Kısa süre önce bir mecliste, bir okul yetkilisinin ağzından işittim, ciğerime bıçak saplandı…

Öğrencilere daha üst seviyede eğitim imkanı sağlamak için öğretmenlere yönelik “ek ders ücreti” öne sürdü.

Motivasyon(muş)…

“Başka türlü olmaz” demeye getirdi.

Sihirli kelime…

“Ek ders ücreti”.

Tövbe ettim o gün…

“Maarifle alakalı bir daha elime kalem almam” diye.

Kaçıncı tövbemi bozuyorum bugün…

Günahı boynuma.

Diğer yandan…

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin açıkladı, müfredat değişiyor, her yiğidin yoğurt yemesi farklı.

“Müfredat, hızla değişen dünya koşulları, güncel gelişmeler göz önünde bulundurularak devamlı güncellenecek canlı ve dinamik bir yapıda olmalı. Ana paradigmasından tutun, bize ait ve bizim değerlerimizle inşa edilmiş, bizim referans değerlerimizin ışığında oluşturulmuş bir eğitim sisteminin inşası için gerekli çalışmalarımızı tamamladık, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacağız inşallah”…

Hayırlı olsun maarif sistemimize.

Müfredatı istediğin kadar değiştir…

“Ek ders ücreti” diyen kafa yerli yerinde.

Eski hasletler kalmadı…

“Ek ders ücreti” nelere kadir?

Not: İlimizdeki okulların, daha doğrusu, maarif sisteminin “zayıf yönleri”…

Aşağıda madde madde.

“İlimizdeki okul bahçeleri çocukların sağlıklı yaşam becerileri ve alışkanlıklar edinmelerini sağlayacak şekilde fiziksel aktiviteler ve geleneksel çocuk oyunlarına uygun değil.

Okullarımızda bilimsel, kültürel, sanatsal, sportif ve sosyal sorumluluk programlarına olan ilgi yetersiz ve bu alanlarda faaliyetler nitelik ve niceliksel olarak istenilen düzeyde değil.

Öğrencilerde okuma kültürü, Türkçe ve yabancı dilde dört temel dil (okuma, yazma, dinleme, konuşma) becerileri istenilen düzeyde değil.

Okullarımızda yeşil dönüşüm, çevre ve iklim değişikliği, yenilenebilir enerji konusundaki uygulamalar yetersiz.

İkili eğitim uygulamaları sorun olmayı sürdürüyor.

Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında okullar arasında farklılıklar var.

Veriye dayalı politika geliştirme ve bütünleşik bir veri sistemi istenilen düzeyde değil.

Eğitimde hizmet ihracına yönelik uygulamalar yetersiz.

Hayat boyu öğrenmede farkındalık ve katılım düzeyi düşük.

Öğretmen Dijital Yeterlik Çerçevesi yok.

Stratejik alanlarda (uzay teknolojileri, yapay zekâ, siber güvenlik, savunma sanayi) yetişmiş insan kaynağı yetersiz.”

Bir de…

“Tehditler” var.

Elim hazır değmişken sıralayayım…

“Genel bütçe kapsamında mali kısıtlar var.

Değişen ekonomik koşulların baskısı söz konusu.

Diğer kurum ve kuruluşlardaki personel sirkülasyonu nedeniyle iş birliği süreçleri aksıyor.

Bölgesel sektör ihtiyaç analizleri yetersiz.

Sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılma alışkanlığı toplumsal açıdan yetersiz.

Obezite ve dijital bağımlılık aldı başını gitti.

Özel eğitim konusunda toplumsal açıdan yeterli bilgi ve farkındalık yok.

Bölgeler arası ekonomik gelişmişlik farkı var.

Doğa, insan ve teknoloji kaynaklı afetlere dirençli olmayan şehir ve yapılara sahibiz.

Küresel iklim değişikliği başlıca sorunlardan biri.”

Hemen itiraz etmeyin maarif bilmişleri…

“Muhalif” yaftası takıp.

Yukardaki “zayıf yönler” ve “tehditler” tespitleri benim değil, sadece yüklemleri değiştirdim, bizatihi maarif bakanlığının cümleleri…

“Millî Eğitim Bakanlığı 2024-2028 Stratejik Planı” dosyasından aldım.

Ülke genelinden çok farkımız olmasa gerek…

Eksiğimiz vardır büyük olasılık.

Uydu mu?...

Uydu.

Not 2: İl maarif teşkilatı ilk döneme dair iki kelam etmedi…

Hedeflenen istasyonlara varılabildi mi?

Eğitim ve öğretim ivmemiz ne durumda?..

Ölçme ve değerlendirme yapıldı mı?

İlk döneme göre gaza mı basılacak?..

Rölanti mi?

Allah’a emanet…

Mevla kayıra.