“De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” Doğrusu ancak akıl iz‘an sahipleri bunu anlar.”
(Kur’an-ı Kerim; Zümer, 39/9)
Günümüz dünyasının ulaştığı uygarlık düzeyi, belli bir coğrafya ya da kültüre mal edilemez. Bilim ve teknik alanında ulaşılan nokta insanlığın asırlar boyu süren etkileşimi ve daha iyiye yönelik olan ortak arayışının bir ürünüdür. İslam medeniyetinde de, bilim ve teknik alanlarında büyük atılımlar gerçekleştiren ve bugün insanlığın ortak hafızasında yer etmiş önemli bilim adamları yetişmiştir. Astronomi, geometri, matematik, tıp, mimarlık, görsel ve el sanatları, kimya ve başka birçok alanda kaydedilen gelişmelerle İslam dünyası, tüm insanlık için büyük bir bilimsel canlanmanın öncülüğünü yapmıştır.
2018 yılında aramızdan ayrılan Rahmetli Prof. Dr. Fuat SEZGİN, uzun yıllar süren çalışmaları sonucu ortaya koyduğu eserlerle, İslam dünyasının bilim ve teknikte insanlığın gelişmesine yaptığı katkıları kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Bu çalışmalarının neticesinde, bilim tarihi için yeni bir bakış açısına kapı aralanmıştır. Bu çalışmalarla, Orta Çağın, Batının gözünden kaçmış olan ve büyük ölçüde İslam’daki ilmi ve bilimsel anlayışla özdeşleşen bilimsel başarıları ve bu dönemdeki araştırmalarının özgünlüğü ortaya çıkarılmıştır.1 
İSLAM’IN BİLİM VE TEKNİĞE VERDİĞİ ÖNEM
İlim, Allah'ın kâinatta koyduğu kanunların bilimsel araştırmalar neticesinde insanlar tarafından keşfedilmesidir.2 Bilimsel bilgiyi üretebilmenin iki temel şartı vardır: Biri ilmî merak ve tecessüs (bilinmeyeni araştırma), diğeri ise kâinatta karmaşanın (kaosun) değil, belli yasalara göre işleyen bir düzenin hâkim olduğu fikridir. Kur’an’a göre kâinat; bilgi, kudret, irade ve rahmet sahibi bir yaratıcının eseridir ve bu eser belli kanunlarla, aksamadan varlığını devam ettirmektedir.
Kâinattaki bu düzenin belli kanunlara göre işlediğini kabul etmeyen bir insanın da bilimsel teorilere ve kanunlara ulaşma yolunda verimli bir gayret içerisinde olması düşünülemez. Bir bilim adamı evrene baktığı zaman mikro âlemden ( atom ve atom altı parçacıklar) makro âleme (gezegenler, galaksiler) kusursuz ve mükemmel bir düzen görür. Kâinatın bu yapısı ve anlaşılırlığı bilim için esastır. Newton ve Einstein’e göre kâinatın bizatihi anlaşılırlığı “mucizevî” bir karakterdir. En büyük mucize (burada genel geçer kanunları ifade etmektedir) kâinatta bu derece yüksek bir nizamın görülmesidir.3
Kâinat ile ilgili tüm bilgiler Allah’ın isim ve sıfatlarının bir tecellîsini konu edinir ve İslam dini bu bilgiyi kutsal görür. Her ilim esasen ayrı bir dille Yaratıcıyı tanıtır ve bu nedenle Marifetullah (Allah’ı tanıma) yolunda her bilgiden yararlanmak gerekir.
Kur’ân-ı Kerim’de Allah (c.c.),  “Yaratan Rabbinin adıyla oku” (Alak 96/1; ilk nazil olan ayettir), “Düşünmüyor musunuz?” (Bakara, 2/76), “Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Bakara, 2/44), “Bu inceliği, ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” der (Âl-i İmran, 3/7). "Rabbim, ilmimi arttır.' de." (Tâhâ, 20/114) “Bilenlerle bilmeyenler bir değildir.” (Zümer 39/9), “Eğer bilmiyorsanız, zikir (ilim) ehline sorun.” (Nahl, 16/43), “Allah’tan en çok korkan ancak âlimlerdir.” (Fatır 28) Âyetleriyle; peygamber efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’de, “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz. Her şeyin bir yolu var. Cennetin yolu ilimdir. İlim Çin’de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.”(Beyhaki, Şuabu’l-İman, Beyrut, II/254), “Hikmet müminin yitik malıdır. Nerede bulsa alır.” (Tirmizi, İlim, 19), “Kadın ve erkek her Müslüman’a ilim öğrenmek farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17) sözleriyle insanları aklını kullanıp, düşünmeye,  bilgi edinmenin en önemli yolu olan okuma ve araştırmaya teşvik etmektedir.
Kur'ân’da yer alan birçok ayet insana etrafındaki varlıklara ve olaylara bakmasını tavsiye etmiş, ondaki ilmî merakı kamçılamış ve onu kâinat üzerinde tefekküre sevk etmiştir. Günümüzde ulaşılan ileri düzeyde bilimsel ve teknolojik bilgi neticesinde daha iyi anlaşılan bazı ilmi ayetler şunlardır:
“Devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı?” (Ğaşiye 88/17-20).
“O ki birbiri ile ahenktâr yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah’ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk var mı?” (Mülk 67/3),
“Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık” (Kamer, 54/49),
“Onlar göklerin ve yerin yönetimi üzerinde ve Allah'ın yarattığı şeyler üzerinde düşünmediler mi?” (A‘râf 7/185).
“Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz” (Zariyat 51/47).
“Ne Güneş Ay’a kavuşabilir, ne gece gündüzün önüne geçebilir. O gök cisimlerinden her biri, birer yörüngede akar, durur.” (Yasin, 36/40).
“Yemyeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O'dur; işte ondan yakıp durmaktasınız” (Yasin, 36/40).
Kâinatın yaratıcısı, bu ayetlerle, evrende düzensizliğin ve kaosun değil, mikro âlemden  makro âleme kadar belli kurallara göre işleyen bir nizamın hâkim olduğunu ve belli bir güne (kıyamete) kadar onun kusursuz işleyişini teminat altına alındığını bildirmektedir.
SONUÇ OLARAK
Yukarıda ifade edilen ve kaynağı Kur’an ve Sünnet olan bilgiler Müslümanların bilim ve teknik alanlarına verdiği önemi ve katkıları açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Ortaya çıkan tek gerçek, İslam dininin bilimle çatışmasının söz konusu olmadığı, bilakis bilimsel araştırmaları teşvik ettiği gerçeğidir.
İslam dünyasında, din veya dinlere karşı mesafeli duran bazı art niyetli veya önyargılı insanlar, tahrif edilmiş Hıristiyanlık ile bilim arasında ortaya çıkan çatışmayı, İslam ile bilim arasında da varmış gibi göstermeye çalışmışlardır. 
İslam'ın bilimle çatıştığı vehmi üzerine kurulu anlayış ideolojik bir anlayıştır ve asırlardır İslami bir kültüre sahip olan bu toplum bu yanlış anlayışlar yüzünden dinden koparılmaya çalışılmıştır. Bu çatışma vehmine kendini kaptıran ve gerçeklerden uzak kalan bazı insanlar da dünya ve ahiret saadetinden mahrum kalmışlardır.
Toplumlarda görülen ahlaki çöküşten, silahlı terörden, hırsızlık ve yolsuzluk neticesinde devleti talan etmekten kurtulmanın ve insanı ailesine, topluma ve devletine faydalı bir birey haline getirmenin tek çıkar yolu ancak bilimin din ile ve dinin bilim ile birlikte eğitime alanına girmesiyle mümkün olacaktır.
Devam edecek…
KAYNAKLAR
1.    Sezgin, F., İslam’da Bilim ve Teknik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, 2008, Cilt 1.
2.    https://sorularlaislamiyet.com/islamiyet-ile-bilim-birbirlerine-mani-midir-celisir-mi
3.    Yerinde, Adem, Kur’ân-ı Kerim’e Göre Bilimsel Düşüncenin Temelleri, Ağrı İslâmi İlimler Dergisi (AGİİD), 2018 (2), 17-28.