Önceki iki belediye yönetimini kıyasıya eleştirdim, hedeflerinde ve projelerinde “çıtayı düşük tuttuklarını” dile getirdim, demediğimi bırakmadım tabir caizse…

Yeri geldi, umudumu kestiğim zamanlar oldu, sustum.

Günümüz belediyeciliğinde çağı tarif etmekte “modern” az gelir, “postmodern” bile farları çok geride kalmış otomobildir adeta, günümüz belediyeciliğinin seviyesi olsa olsa “uzay çağı” kavramı ile ifade edilebilir…

Mevlana hazretin tam da dediği üzere “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”.

“Bilim Merkezi inşa etmedi”, “Üretimci belediyeci olmadı”, “İklim, afet, turizm, ulaşım, sanat, spor ve sair master planları hazırlamadı”, “Yerel kültüre yeterince değer vermedi”, “Katılımcı bütçe yapmadı”, “Kent tarımında eksik kaldı” deyu deyu…

Önceki iki dönemi yukarıda çok azını kaydettiğim eleştiri başlıkları ile yerel tabirle “yudum yıkadım”.

(Misal…

Güya, “Kadın Kooperatifi-KÖYKOOP-Üniversite-Belediye” işbirliğinde “süt” ve “süt ürünleri” projesine asılmadığı için dönemim belediye başkanına “posta koydum” demeyeyim de, “küstüm”.

Ha…

“Fare dağa küsmüş” durumuydu ayrı mesele.)

“Bilim Merkezi” kelamından gele gele…

“190 aileye haftada iki litre süt yardımı lansmanı” devrine geldik iyi mi?

Bilindik laftır...

Yazının başlığına koydum.

Söz konusu 190 aileye haftada iki litre sütü kendi emekleri ile edinebilecekleri bir eylem bul, haftada iki litre süt için ailelerin sosyal durumlarını incelemekle vakit geçireceğine yeni emek alanları üzerine kafa yor, süt aldığın kapitalist işletmelere ödeyeceğin parayı şehirdeki kooperatiflerle işbirliği için kullan…

Kitabı tersinden okuduğumun farkındayım. 

Bir şehri bu kadar yoksul, yoksun, çaresiz göstermeye kimsenin ne hakkı ne de haddi var…

Hele yerel yönetimin hiç yok.

Nerede “sosyal yardım” varsa…

Orada kapitalizmin ekmeğine yağ sürülüyordur.

Not: Kastamonu Belediyesi “Süt Kuzusu” isimli “proje” için “lansman” yaptı…

“İlk etapta 2-5 yaş arası çocuğu olan 190 aileye ayda 8 litre olarak gerçekleştirilecek projenin kısa sürede 500 haneye yükselmesi bekleniyor.”

Filmi 6 ay önceye sarmakta fayda var…

Propaganda broşürlerinde vardı bu “proje”, kaleme alan ekibin ya “cahil” ya da “algı peşinde” olduğunu demeye getirmiştim o vakit isim vermeden yazdığım yazıda, bugün gelinen noktada hangisi olduklarının kararını siz verin.

31 Mart yerel seçimleri öncesinde yazmıştım aşağıdaki satırları…

“Bir belediye başkan adayının broşürleri kapıma bırakılmış, projelerinden biri ‘2-5’ yaş çocuğu olan ailelere talep etmeleri halinde aylık 8 litre süt verileceği ve bu sütün yerli üreticilerden sağlanacağı şeklinde… Kastamonu’nun tarım ve hayvancılık kapasitesi, süt işleme altyapısı, organizasyon gücü bu projenin gerçekleşmesine mani değil anlaşılan!

Senelerdir ‘tarım ve hayvancılık’ yazıları yazıyorum… Yerli üreticiden süt toplayıp tüketiciye doğrudan sunamazsınız, kanun var nizam var, olanaksız.

Ki… Kastamonu’nun mevcut süt üretimi zaten yetersiz, ilimizdeki kimi süt işleme tesislerine il dışından süt geliyor, kilometrelerce öteden hem de.

Sütü ancak ‘hastalıktan ari işletme’ ruhsatı olan ilimizdeki üç beş çiftlikten alabilirsiniz… O da ne ‘yerli üretici’ kavramının içini doldurur ne de miktar olarak yeterli gelir.

Hadi aldınız… Pastörize tesisiniz var mı?

Soğuk zincir var mı?.. Lojistik altyapı hakeza.

Yanılmayı çok ama çok isterim iddialarımda… Varsın şehrin çocukları belediye kaynaklı süt içsin.

Tane tane anlatılırsa sevinirim… Çok heyecan verici bir proje neticede.”  

“Lansman” esnasında açıkladılar…

“İlk etapta sütü ulusal markalardan sağlayarak dağıtacağız. Sütün üretilmesinden, toplanmasına ve paketlenmesine kadar yerel bir zincir olsa da keşke biz de yerel üreticilerimizle çalışabilsek. Eğer bu konuda hem kamu kurumlarından hem de yerel üreticilerimizden adımlar atılırsa böylesi projelere de önderlik etmekten gurur duyarız. İnşallah ileride yerel üreticiden sağlayacağımız sütleri çocuklarımıza ulaştırırız.”

6 ay önce demiştim…

“Ulusal markalar” yani “kapitalist işletmeler” yani “büyük şirketler” dışında süt dağıtma şansınız yok.

“Sosyal belediyecilik” öyle mi?..

“Kapitalist belediyecilik” ne oluyor peki?

Not 2: Belediye yetkilisi Ağustos ayının son haftasında yapılan konser vesaire kutlama programının faturasını 3 milyon küsur TL olarak açıkladı, 600 küsur bin TL belediye kasasından çıkmış, geri kalan rakam ise “dayanışma” ile karşılanmış…

Kim bu rakamı ödeyenler?

“Şeffaf belediyecilik” diyorlar…

Kamuoyuna açıklamak lazım “dayanışma gönüllülerini”.