Bu hafta zenginler ve yoksulları konuşacağız ama öncelikle Siyonist markalara boykot uygulamasını hatırlatalım. Marketlerden alışveriş yaparken markanın Siyonizm ile bağını, İsrail’in uyguladığı soykırıma destek verip vermediğini araştıralım.

Her toplumda zenginler ve yoksullar vardır. Bazıları bunu şans ile açıklar ama iş sadece kişinin şanslı olması ile ilgili değildir. Zengin ile yoksulun kafa yapısı, düşünce biçimi farklıdır. Siz zengini şansı sayesinde zengin oldu gibi düşünürsünüz ama o zengin olana kadar kaç defa riske girmiştir, kaç defa batmıştır, kaç defa kaybetmiştir. Şöyle düşünün! Bir defa parayı havaya atarsanız yazı veya tura gelme ihtimali %50’dir. Ama on defa parayı atarsanız en az bir defa yazı veya tura gelme ihtimali çok daha fazladır. Şimdi zengin ile yoksulun farklı düşünce tarzlarını ele alalım.

Yoksul eline geçen parayla hemen iyi bir cep telefonu alır. Bununla arkadaşlarına, çevresine gösteriş yapar. Kendisinin iyi marka cep telefonu olduğunu herkese göstermek ister. Zengin ise eline geçen parayla o cep telefonunu yapan şirketin hisse senedini alır. İki üç sene sonra hisse senedi değer kazandığı için zenginin cebinde 10 adet telefon alacak kadar para olur. O zaman belki cep telefonu alır.

Çoğu zengin gösteriş yapmaz. Bill Gates’i üzerinde kot pantolon ve tişörtle hamburgercide sıra beklerken görebilirsin. İKEA mağazalarının sahibi 1993 model Volvo kullanır. Dell bilgisayarın sahibi 2004 model otomobile biner. Google sahibi de eski model Toyota’ya biner. Warren Buffet, 50 yıl önce aldığı 30,000$ para ile satın aldığı evde yaşamaktadır. Bizdeki fenomenler gibi üç kuruş parasını milletin gözüne sokmaz. Yoksullar ise eline geçen ilk parayla otomobilini yeniler, pahalı ve marka kıyafetler alır.

Yoksullar işlerinde en ufak bir kötüye gidişte telaşa kapılırlar. Zenginler ise sabırlı ve soğukkanlıdır. Örneğin; borsada kısa dönemde düşüşler olabilir. Bu anda yoksullar anında hisse senetlerini satarak zararına da olsa borsadan çıkarlar. Zenginler ise borsada kısa dönemde düşüşler olabileceğini bilirler ve telaş yapmazlar. Hatta fiyat düştüğünde ucuz fiyata hisse senedi alırlar.

Zenginler borç almaktan korkmaz. Ama borç aldıktan sonra yatırım yaparlar. Üretim tesisi açar, bir şirkete ortak olur, yeni bir iş kurarlar. Yoksullar ise borç aldıktan sonra otomobil, cep telefonu, mobilya vb alırlar. Faizler düşük, enflasyon yüksek iken zenginler fırsatı kaçırmaz. Şöyle örnek verelim. Enflasyon %50 ve faizler %10 olsun. Bugün 1,000,000 TL borç alırsan bunu iki sene sonra 1,210,000 TL olarak ödersin. Ama bankadan aldığın 1,000,000 TL ile aldığın ev iki sene sonra 2,250,000 TL olmuştur. İşte zenginler bu fırsatı kaçırmaz.

Zenginler kendilerini iyi hissettiren işi yaparlar ve daima bu işi nasıl daha iyi yapabileceklerine odaklanmışlardır. Yoksullar ise hoşlanmadıkları işi yapar ve mesai saatinin bitmesini sabırsızlıkla beklerler. Zenginler ise hoşlandıkları işi yaptıkları için ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar rahatsız olmazlar.

Yoksullar küçük paraları umursamazlar ama zenginler ufak paraları bile önemserler. Çünkü zenginler ufak paraların kendilerine çok para kazandırabileceğini bilirler. 2022 yılı Ocak ayında 20,000 TL’lık THY hissesi alan kişinin şimdi yaklaşık 315,000 TL’sı var. İki senede 15 kat para kazanmış. Bu nedenle zenginler ufak paraları bile önemserler. Zenginler israf yapmazlar. Yoksullar ise israf yapar. Örneğin; bizden daha zengin olan Avrupa ülkeleri bizden daha az gıda israfı yaparlar.

Zenginler arkadaş olarak çalışkan, azimli, olumlu düşünen kişileri seçerler. Kötümser, tembel kişilerden uzak dururlar. Bir düşünün! Siz “işi şöyle yapalım, böyle yapalım” diye yeni fikirler düşüneceksiniz ve ortağınız “olmaz, şöyle kötü olur, böyle kötü olur” diyecek ve iş çalışmaya gelince de ortalıktan toz olacak. Bu iki kişi ne kadar süre beraber olur? Sonunda ya taraflardan biri diğerini kendisine benzetir ya da ayrılırlar. Enerji bulaşıcıdır. Siz etrafınızdaki 5 kişinin ortalaması olursunuz. Etrafınızdakiler zengin ve çalışkansa siz de zengin ve çalışkan olursunuz.

Zenginler savaşçıdır. Bir kere kaybederler, bir kere daha kaybederler, bir kere daha. Ama sonunda kazanırlar. ABD’de bir adam farklı bir tavuk pişirme türü keşfeder. Lokantalara giderek bunun karşılığında ortak olmayı teklif eder. Binlerce kere red cevabı alır. Sonunda bir lokanta sahibi ortaklığı kabul eder. Şimdi bu kişiler Dünyaca ünlü bir fast food zincirinin sahibi.

Zenginler çözüm odaklıdır. Yoksullar ise bir sorun çıktığında suçlayacak birini ararlar. Örneğin; Acun Ilıcalı’dan zamanında Dünya Kupasından bağlantı kurmasını istemişler. Ama Acun Türkiye’de… Ne yapıyor? Orada bulduğu gençlere İtalyan taraftarlar gibi bağırmasını rica ediyor. O zaman teknoloji canlı görüntüye izin vermediği için telefonla bağlanıyorlar. Telefonda Acun, İtalyan taraftarların arasındaymış gibi yapıyor ama arkadaki gençler tezahüratı Türkçe yapınca karşımıza komik bir anı çıkıyor. Şimdi Acun Türkiye’nin zenginlerinden biri… Yani zenginler sorunlar karşılaştıklarında nasıl çözeceklerine odaklanırlar.

Zenginler yatırım yapmadan veya risk almadan para kazanmayacaklarının farkındadır. Yoksulların risk gördüğü şey zenginler için değildir. Yoksullar riske girmemek için paralarını faize veya dövize yatırırlar. Zenginler ise güvendikleri şirketlerin hisselerini alırlar. Yoksullar kazandıkları üç kuruş faiz gelirine sevinirler ama aynı anda zenginler güvendikleri şirket hisselerinden dolayı birkaç kat daha fazlasını kazanmışlardır. Faizin haram olduğunu, paranın bereketini götürdüğünü düşünmezler.

Zenginler çabuk düşünüp çabuk harekete geçer ve fırsatları değerlendirirler. Yoksullar ise geç düşünürler. Sonunda da ya eyleme geçmeye korkar ya da geç kalırlar, fırsat geçip gitmiştir. Fırsatı görüp değerlendirenler kazanmıştır.

Prof. Dr. Serkan DİLEK

Kastamonu Üniversitesi