Bu hafta oyun teorisi ve “mahkumlar çıkmazı” adı verilen bir oyundan bahsedeceğim. Bu oyun çerçevesinde suçluların suçlarını itiraf edip etmeyeceklerini iktisat bilimi çerçevesinde değerlendireceğiz.

Öncelikle iktisat bilimine göre insanlar Homoeconomicus’tur yani maddiyatçı insandır. Karını ve faydasını yani çıkarını maksimize etmeye çalışacaktır. Dolayısıyla polis veya savcı tarafından yakalanırsa alacağı cezayı minimize etmeye çalışacaktır.

Şimdi biraz oyun teorisinden bahsedelim. 1944 yılında Von Neuman ve Morgenstern isimli bilim adamları tarafından geliştirildi. Aslında matematiğin bir uygulaması ama iktisat başta olmak üzere uluslararası ilişkiler, siyaset, biyoloji gibi farklı alanlarda kullanılmıştır. Hepimiz çeşitli tercihlerde bulunuruz ama bu tercihler karşısında elde edeceğimiz fayda bizim dışımızdaki bireylerin tercihlerine de bağlıdır. Biz ve diğer kişiler bir oyun oynarız. Oyun teorisinde bireylerin tercihleri “Nash Dengesi” adı verilen yerde oluşur. Hatta John Nash, oyun teorisinde geliştirdiği denge ve iktisat bilimine katkıları nedeniyle Nobel Ekonomi ödülünü almıştır. Bir kısmınız Russell Crowe’un oynadığı “A Beatiful Mind” (Akıl Oyunları) filmini hatırlayacaktır, işte o filmde John Nash’in hayatı anlatılmaktadır.

Oyun teorisinde geçen en önemli oyun “Mahkumlar Çıkmazı” adı verilen oyundur. Kısaca oyunu anlatalım. Bir banka soygununa karışan iki zanlı polis tarafından yakalanmıştır. Üzerlerinden ruhsatsız silahlar çıkmıştır ama bunun dışında savcının elinde delil yoktur. Savcı iki mahkumu da birbirleriyle ve dışarıyla irtibat kuramayacağı iki farklı nezarethaneye atar. Sonra önce birine gider ve şu teklif te bulunur. “Eğer arkadaşın ve sen itiraf ederseniz adalete yardımcı olduğunuz için beşer sene hapis yatarsınız. Sadece sen itiraf eder, arkadaşın inkâr ederse sen bize yardımcı olduğun için dışarı çıkarsın ama arkadaşın 10 sene hapis yatar. Aksine arkadaşın itiraf eder ve sen inkâr edersen bu sefer arkadaşın adalete yardımcı olduğu için dışarı çıkar ama sen 10 sene yatarsın. Eğer ikiniz de inkâr ederseniz sadece ruhsatsız silah bulundurmaktan birer sene hapis yatarsınız.”. Bu tekliften sonra diğer zanlıya gider ve aynı teklifi yapar. Sonra her ikisine de 24 saat düşünme süresi verip ayrılır.

Sonucun ne olacağını söylemeden evvel düşünün, sizce kişiler hangi tercihte bulunmuşlardır? İtiraf mı etmişlerdir yoksa inkâr mı etmişlerdir? Unutmayın hiçbir şekilde diğer zanlıyla ve dışarıyla irtibat kuramıyorlar.

Birinci zanlı, tercihleri karşısında ne yapacağını kararlaştırırken yatacağı hapis cezasının sadece kendisi değil diğer arkadaşının da tercihine bağlı olduğunu bilmektedir. Önce diğer zanlının itiraf ettiğini varsayarak kendisinin hangi tercihte bulunması gerektiğini düşünür. Sonra diğer zanlının inkar ettiğini varsayarak kendisinin hangi tercihte bulunması gerektiğini düşünür. Sonra da buna göre karar verir. Diğer zanlı itiraf ettiyse birinci zanlı ne yapmalıdır? Birinci zanlı bu durumda itiraf ederse 5 sene, inkâr ederse 10 sene yatacaktır. Doğal olarak daha kısa süreli hapis (beş sene) yatmak tercih edilir. Yani diğer zanlı itiraf ettiyse birinci zanlı da itiraf etmelidir. Şimdi diğer zanlının inkar ettiği duruma gelelim. Diğer zanlı inkar etmişken birinci zanlı itiraf ederse ceza almadan çıkacak, inkar ederse de bir sene hapis yatacaktır. Doğal olarak serbest kalmak daha iyidir. Yani diğer zanlı inkar ettiyse birinci zanlının itiraf etmesi gereklidir. Görüldüğü gibi diğer zanlı itiraf etse de inkâr etse de birinci zanlının itiraf etmesi en iyi tercihtir. Buna oyun teorisinde baskın strateji adı veriliyor.

İkinci zanlı da aynı biçimde tercih etme sürecini yaşayacaktır. Birinci zanlı itiraf etse de inkâr etse de ikinci zanlı itiraf etmelidir. Görüldüğü gibi her iki zanlı da itiraf etmelidir. Yani Homoeconomicus tercihlerde bulunurlarsa her ikisi de itiraf edecektir. İktisat teorisi açısından önemi şudur. Klasik iktisat teorisi “eğer her birey kendi çıkarını maksimize etmeye kalkarsa toplum için de en iyi sonuç ortaya çıkar” görüşünü savunmaktadır. Mahkumlar çıkmazında gördüğünüz gibi her iki birey de kendi çıkarını düşünerek karar vermiş ve itiraf etmiştir. Ama ikisi için de en iyi sonuç bu değildir. Eğer ikisi de inkâr etseydi sadece birer sene yatarak çıkacaklardı. Şimdi her ikisi de beşer sene hapis yatacaklar.

Bazen toplumda “Adamlar rüşvet yemiş, yolsuzluk yapmış, çalmış, çırpmış, cinayet işlemiş. Neden itiraf etsinler?” diye sorular duyuyorum. İşte insanlar daha az ceza yemek için yolsuzluğu, suçu itiraf edebilirler. Akıllıysalar ederler de… Üstelik karşı taraftan kandırılmak gibi durumlarda kızgınlık ve hayal kırıklığını da düşünün. Zaten suçlular suçu işledikleri anda her şey güllük gülistanlıktır. Her şey çok güzel olmuştur. Ama iş ganimeti paylaşmaya geldiğinde sorunlar ortaya çıkar. Bazıları daha fazla hak talebinde bulunur. Bazıları diğerlerini ekarte edip ganimeti paylaşırlar. Aralarında kavgalar, münakaşalar başlar. İşte o anda kandırılan, ganimetten hak ettiğini almadığını düşünen suçlular diğerlerine kin duyabilir hatta savcıya gidip itirafçı, tanık veya gizli tanık vb. olabilirler. Bir de artık eskiye nazaran savcılar daha rahat fiziki delil toplayabiliyorlar. Bilgisayarlar, banka kayıtları, cep telefonları, kameralar var. İki suçlu detayları konuşmak için bir araya geldiğinde cep telefonu kayıtlarından her ikisinin de aynı yerde bulundukları tespit edilebiliyor (Rahmetli Narin vakasını düşünün). Gezi parkı olaylarını organize eden ve birbirlerini tanımadığını iddia eden iki suçlunun birbirleriyle defalarca telefon konuşması yaptıkları tespit edilebiliyor. Bir suçtan elde edilen paranın nasıl hareket ettiği banka bilgisayar kayıtlarından bulunabiliyor. Cinayet işleyen kişinin DNA’sı cinayet mahalinde bulunabiliyor veya kameralardan suçlunun nasıl ve nereye kaçtığı tespit edilebiliyor. Kredi kartı ekstresinden suçlunun hangi mağazada ne alışverişi yaptığı öğrenilebiliyor. Dolayısıyla günümüzdeki mahkumlar çıkmazında her iki oyuncu inkar etse bile fiziki deliller nedeniyle ağır ceza yiyebilirler. Ağır cezalardan kurtulmaları için tek çareleri var, itiraf etmek. Gelecekte suçluların arasında giderek daha fazlasının itirafçı veya tanık olarak ortaya çıktığını göreceğiz gibime geliyor. Nasıl mı tahmin ediyorum? Mahkumlar çıkmazı hakkında yazdıklarımı bir kez daha okuyun.