Bu haftaki yazımız fakirlik üzerine olacak. İktisatta iki tür fakirlikten bahsedilir. Birincisi; mutlak fakirliktir. Mutlak fakirlikte insan ihtiyaç duyduğu temel ihtiyaç mallarını, gıda, barınma, ısınma vb bile elde edemez. İkincisi de nispi fakirliktir. Nispi fakirlik ise içinde bulunulan toplumda bireylerin bazılarının diğerlerine göre daha az refah içerisinde olmasıdır. Şimdi fakirlik konusunda belirteceklerimiz büyük ihtimal okuyucularımı şaşırtacaktır.
1-) Her Toplumda Nispi Fakirlik vardır: Dünyanın çeşitli bölgelerinde (Örneğin; Afrika Kıtasındaki ülkelerde) mutlak fakirlik vardır. İnsanlar su ve gıdaya ulaşmakta zorluk çekerler. Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise mutlak fakirlik yoktur. Örneğin; Almanya, Türkiye, Rusya gibi ülkelerde mutlak fakirlik yoktur. Aslında buraya muhalefet şerhi koymak gerekir. Aramızda ABD, Fransa gibi ülkelerin zengin olduğundan şüphe duyan var mı? Olmadığını tahmin ediyorum. Ama ABD ve Fransa’da çok sayıda evsiz insan var. İnternette “Homeless in US” veya “Homeless in France” yazınca karşımıza çok sayıda video ve fotoğraf çıkıyor. Yani barınma ihtiyacını, muhtemelen gıda ihtiyacını da karşılamakta zorlanan çok sayıda mutlak fakir, Dünyanın en zengin ülkelerinde bile var. Gelelim Nispi fakirliğe! Nispi fakirlik ise tartışmasız biçimde Dünyanın en zengin ülkelerinde bile var. Almanya’da 800-900 avro aldığı için şişe toplayan emekliler var. Türkiye’de emekli maaşları malum. Dünya’nın her ülkesinde asgari ücretle çalışanlar var. Hongkong gibi zengin bir ülkede canavar binalarda 10 m2 evlerde yaşayanlar var. İnanması güç ama doğru.
2-) Her Toplumun Fakirlere Sunduğu İmkanlar Farklıdır: Genelde devletler veya toplum fakirlere çeşitli imkanlar sunar. Bu imkanlar ise ülkeden ülkeye değişir. Örneğin; ABD’de genelde fakirlere sunulan imkanlar çok kısıtlıdır. Almanya ve çeşitli Avrupa ülkelerinde işsizlik sigortası sistemi vardır. Kişi işsiz kaldığında devlet ona bir ücret ödemeye başlar. Bu nedenle insanlar bu ücretin altında maaşla çalışmazlar. Yani resmi bir asgari ücret uygulaması olmasa da insanlar fiilen bu ücretin altında çalışmıyorlar. Dolayısıyla fiili bir asgari ücret var. Asgari ücretle çalışanların nispi fakir olduğundan bahsetmiştik. Çünkü toplumun geri kalanından daha az kazanırlar. Gelişmiş ülkelerde asgari ücret yüksektir. Bunu bir örnekle anlatayım. Örneğin; Almanya’da asgari ücretli kişi 800 kilo domates alırsa Türkiye’de asgari ücretli kişi 600 kilo domates alabilir. Yani ülkeler arasında gelişmişlik farkı ile nispi fakirlerin refahı arasında doğru orantı vardır. Gelişmiş ülkelerde nispi fakirler biraz daha iyi durumdadır. Bu fark sosyal medyada bazılarının abarttığı kadar değildir, çünkü fiyatlar gelişmiş ülkelerde daha yüksektir. Bununla beraber gelişmekte olan ülkeler çeşitli uygulamalarla bu açığı kapatırlar. Örneğin; Türkiye’de asgari ücretli işlerin çoğunda öğle yemeği ve servis olayı vardır. Yani işyeri servisle çalışanı alır, öğle yemeğini verir ve yine servisle çalışanı eve bırakır. Bazen otobüs bileti verme, öğle yemeği kuponu verme gibi imkanlar da verilir. Gelişmiş ülkelerde ise böyle imkanlar verilmez. Örneğin; Almanya’da gurbetçilerimiz evlerinden sefer tası ile yemek getirerek öğle yemeği işini hallederler.
Toplumun yardımlaşması bile farklıdır. Türkiye’de ve diğer İslam ülkelerinde kurban bayramlarında fakirlere kurbanlık et verilir. Fitre, sadaka, zekat verilir. Zor duruma düşen kişiye anne, baba, dayı, hala, amca vs yardım eder. Avrupa veya ABD’de böyle kurumlar yoktur. Bayramlarda, Ramazan ayında fakir semtleri gezerek bakkalların veresiye defterlerini satın alan hayırseverler vardır. ABD’deki evsizlere kimse dönüp bakmaz ama Türkiye’de selam verdiğinde seni sofrasına davet eden yığınla insan bulursun.
3-) Her Devletin Sosyal Politikaları farklıdır: Her ülkede sosyal politikalar farklılık arz eder. Örneğin; Türkiye’de depremde evlerini kaybedenlere TOKİ aracılığıyla devlet evler yapıyor. Bu evler karşılığında da cüzi bedel alıyor (almıyor gibi bir şey). Maraş depremi sonrasında devlet 200,000’den fazla evi depremzedelere teslim etti. 2025 sonunda 450-500,000 civarına çıkacağı konuşuluyor. Bu çok büyük bir imkan. Daha yakın zamanda ABD Los Angeles’ta bir yangın oldu ve çok sayıda ev yandı. ABD’de ise sigortası olanlar sigortadan paralarını alacaklar ama bu da evin tüm parası değil, ufak bir kısmı… Tekrar edeyim daha zengin ve daha büyük vergi geliri olmasına rağmen devlet ev inşa etmiyor, sigorta da evin bedelinin ufak bir kısmını ödüyor. Orada yaşayanlar zaten zengin olduğu için fazla sıkıntı çekmeyebilirler. Yine bir başka örnek verelim. Türkiye’de acil servise gitmek, ambulans, önemli bazı ilaçlar bedavadır veya bedavaya çok yakındır. Almanya, ABD gibi ülkelerde ise sağlık sigortası yaptırmazsanız bedava değildir. ABD gibi zengin bir ülkede herkes hastaneye gitmekten korkar. Sağlık sigortanız yoksa ambulans çağırmak bile bir servet değerindedir. Sağlık sigortası da gelirinizin %10’u kadar bir şey tutar. Yani sağlık sigortası için de ayda bayağı bir ödeme yaparsınız. Buna karşılık Kuzey Avrupa ülkelerinde devletin fakirlere sağladığı olanaklar biraz daha fazladır. Örneğin; Kuzey Avrupa ülkelerinde Türkiye’dekine benzer biçimde aile hekimleri vardır. Gerekli gördükleri ilaçları hastalara yazarlar.
4-) Zengin Ülkelerde Gelir Dağılımı Adil olacak diye bir kaide yoktur: Kapitalist zengin ülkelerde gelir dağılımı adil olacak diye bir kaide yoktur. Toplumda herkesin yeteneği, eğitimi, becerisi farklı olduğu için geliri de farklı olmaktadır. ABD zengin ülkedir ama gelir dağılımı adaleti bozuktur. Bir yandan Jeff Bezos, Elon Musk, Bill Gates varken diğer yanda sokaklarda yatan evsizler vardır. Kuzey Avrupa (Norveç, Finlandiya, İsveç vb) ülkelerde ise gelir dağılımı daha adil dağılmıştır. Sokaklarda yatan insan pek görülmez.
Kısaca bir özet geçelim. Bir ülkenin zengin olması o ülkede nispi fakir (hatta mutlak fakir) olmaması demek değildir. Zengin ülkedeki ortalama bir insan, fakir ülkedeki ortalama insana göre daha müreffehtir. Yani zengin ülkedeki kişi maaşıyla 100 kilo et alıyorsa fakir ülkedeki kişi 50 kilo et almaktadır. Örneğin; ABD’de orta gelirli kişiler müstakil 200 m2 evlerde oturup son model jipleri kullanırlar, Türkiye’de orta gelirli kişiler 100 m2 apartmanda yaşayıp 10 yaşında orta düzey Sedan otomobile binerler. Bazen toplum veya devletin fakirlere sağladığı imkanlar ile aradaki fark da kapanabilir. Örneğimizden gidelim. ABD’daki daha güzel evde yaşayıp daha iyi otomobile biner ama Türkiye’de sağlığa ulaşım daha rahattır. Acil servis bedavadır, zırt pırt randevu alıp (ortalama 10 gün sonrasına) devlet hastanesine gidebilirsin. ABD’de ambulans çağırmak bile servet değerindedir. Ülkenin zengin olması milli gelirin adil dağıtılması anlamına da gelmez.