1950 yılından itibaren “göç veren iller” liginin şampiyonlarından biri Kastamonu, zaman zaman “mutedil” zaman zaman “kor alev” göç hareketinin mağduru, tam da “batının doğusu”…

“Doğunun batısı” değil ama.

Yıllardır “insan göçü” verdik…

Şimdilerde “sermaye göçü” veriyoruz.

Sermaye sahibi Kastamonulular gurbet illerde yatırım yapıyor…

Kütükleri Kastamonu’da olsa ne fayda.

“Sermaye göçü” çok daha tehlikeli ilin geleceği namına…

Doğrudan ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeyi vuruyor çünkü.

“Sermaye sosyolojisi”…

Hatmedilmeyi bekliyor.

“Sermaye” göç ediyor Kastamonu’dan…

Kimi İstanbul’a, kimi Ege, kimi Akdeniz’e.

Peyderpey…

Kum saati misali, tane tane, azalıyor “Kastamonu’da kalan sermaye” haznesi.

Kastamonu’nun gündemindeki asıl mesele budur…

“Sermaye göçü”.

(Kastamonu sermayesi “inşaat” kimlikli…

“Entelektüel sermaye” değil.

“Kazma kürek”…

“Yap-sat.”

“Süper lüx” ama…

Yiğidin hakkını yemeyelim.

Aslında bir “furya”…

İnşaatın getirdiği gelire özenen farklı meslek erbaplarını da karasularına çeken bir “iksir”.

Dirsek çürütmüş onca yıl akademide…

Demirlediği liman “yap-sat”.

Kastamonu sermeyesi zaten genel itibarı ile “yerleşik” olmadı, en fazla “yatakhane şantiyesi” olabildi, apartman bitince başka arsa üzerine kuruldu…

“Fabrika”, “tesis”, “atölye” hak getire.

İnşaatçılar baktılar ki il kalkınmış yörelerde inşaat geliri katbekat katmerli Kastamonu’ya nazaran…

“Uçtular”.

Ülkemizin yaşadığı kimi siyasi çalkantılar da etkili oldu…

Tebdili mekanda ferahlık var neticede.

Yol müteahhidi, altyapı müteahhidi, tesis kuran müteahhit olanlar elbette bu yazının konusu değil…

İstisna olacak kadar bile sayı yok ancak bu kategoride.

Sermayenin göçmesi…

Evvela belediyeyi vurdu.

Belediyenin ana gelir kalemlerinden biri olan ruhsat vesaire harçları tepetaklak oldu…

Arsa bile satamadı ağız tadıyla.

İnşaat sektörünün kazanç sağladığı onca yan sektör de yara aldı…

Piyasanın az sayıda aktöre kalmasının neticesinde rekabet ortamı ortadan kalktı.    

“İnşaatçılar göçüyor” diye üzülmek anlamsız da…

E sermaye onlardaydı.

Torna atölyesi olan bile göçemez…

Yerleşiktir çünkü.)

Not: Bayram değil seyran değil…

Hatırlatmak gerekiyor ama.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 23-31 Ağustos 1925 tarihlerinde yaptığı Kastamonu gezisine “8” Kastamonu milletvekilinden sadece 2’si katıldı, “2” milletvekilinin Kastamonu’yla ilişiği olmadıklarını düşünürsek, geriye kalan “4” milletvekili nerede?..

“İnebolu”, Daday” ve “İnebolu” nutuklarında önemli detaylar veriyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Daday nutku…

“Daday’a geldiğimden dolayı çok memnun ve mütehassısım. Memnun olduğum cihet; doğrusunu itiraf etmek lazım gerekirse, Dadaylıları bana ve benim gibi sizi görmeyenlere tanıttıranların söyledikleri şeylerin ne kadar yanlış olduğunu anladığım içindir. Sizi bize başka türlü anlattılar. Burası adeta cehl ve taassup içindedir dediler.”

Kastamonu Nutku…

“Saygıdeğer milletvekilleriniz Ali Rıza Bey, Mehmet Fuat Bey gibi kişiler bulunmasaydı, sizi olduğunuzdan farklı tanıtmak için çalışanlar akılları karıştırmada kim bilir ne kadar ileri gitmekte başarılı olacaklardı.”

“Kim bunlar” sorusunun cevabını Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Daday” nutkunda veriyor…

“Arkadaşlar, sizi bize böyle tanıtan, sizi temsil edenlerden bazılarıdır. O kadar ki onlar sizin gerçek yaşamınıza yabancıdırlar. Burada gördüklerimi bütün Ankara’daki arkadaşlarıma anlatacağım ve sizin aleyhinizde söylenecek sözlere karşı sizi ve haklarınızı ben bizzat müdafaa edeceğim.”

“Bilim”…

“Diyalektik” yöntemle yapılırsa “bilim” olur.