Bir zamanlar Kastamonu’nun, şimdi Bolu’nun eski nahiyesi bugün ise ilçesi Dörtdivan önemli bir halk şairi, tekke edebiyatı şairi yatağıdır. Ümmî Kemal’in bir süre yaşadığı, Köroğlu’nun doğduğu, zaman zaman kıratını  koşturduğu Dörtdivan’ın ünlü şairleri Âşık Ahmed-i Dîvânî, Rümûzî ve Hilmî’dir. Cumhuriyet dönemi yeni Türk şiirinde de Servet Yüksel, Fahri Kayaalp, Ali Çankaya, Ekrem Çelikay, Ali Argunşahin, Ramazan Yıldız, Halil İbrahim Yaman ve Düldül Mevlüt’ün torunu Mehmet Ali Ayer şiirleriyle temayüz etmişlerdir.

               Bizim Dörtdivan’ın Ömerpaşalar köyü Azaplar Mahallesi’nden “Düldül” lakaplı Mevlüt Ayer’i Prof.Dr. Ahmet E. Uysal vasıtasıyla tanıdığımızda (1978-1979 Ankara) Dörtdivan, Gerede’ye bağlıydı. DTCF İngiliz Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Ahmet Bey, halk kültürünü çok sever, halk hikâyeleri, fıkralar derlerdi. Güzel bir otomobili ve gelişmiş teybi vardı. Derledikleriyle, ABD Texas Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Warren Walker’le Uysal-Walker Sözlü Halk Hikâyeleri Arşivi’ni kurmuştu. 1962 yılından beri derlediği sadece masal, hikâye ve fıkra derlemelerinin bantlarını bu arşive gönderiyordu. Arşivdeki malzemelerin bir bölümü (300’den fazla banttan seçilmiş) 1966’da ABD’de Tales Alive in Turkey adıyla 1989’da da Ankara’da Yaşayan Türk Halk Hikâyelerinden Seçmeler adıyla yayımlandı. Türkiye’den Saim Sakaoğlu, Tuncer Gülensoy başta olmak üzere birçok bilim insanı Texas Üniversitesine gidip ücretle bantlarını yazıya aktardılar. Düldül Mevlüt’le ilgili en geniş derleme bu arşivdedir.

               Düldül Mevlüt’ü tanıdığım 1978-1979 yıllarında Bakanlıkta kızak (müşavir) görevindeydim. MİFAD’a huzursuz olmasınlar diye gitmiyordum. Düldül Mevlüt’ten derleme yapmak hem de biraz harçlık vermek amacıyla Türk Kooperatifçilik Kurumunda bir konferans düzenledik Uysal Hoca’yla. Kurum yol parasını ödedi. Düldül Mevlüt Ayrancı Mahallesi’ndeki kiralık dairede misafirimiz oldu. Bol bol konuşturup teybe kaydettim. 12 Eylül 1980 sonrası Bolu’da 1981 Haziran ayında Köroğlu Semineri’nde Dörtdivan Sayık Yaylası’na gezi düzenleyince onu da aldık yanımıza. Prof.Dr. Faruk Sümer, Prof. Uysal’la daha önce Dörtdivan’a gidip onu tanımış, Dede Korkut üslubuyla konuştuğunu belirleyip Folklor Araştırmacısı İsmail Hakkı Akyoloğlu’nu uyarmıştı. Akyoloğlu, görevi gereği biraz da Düldül’ü sevdiğinden ondan derlemeler yaptı. Yıllar sonra görüyorum ki bizim ve Akyoloğlu’nun derlemeleri bir kitaba konu olmuş:

               Dr. İsmail Hakkı Akyoloğlu-Dr. Yasin Şen; Dörtdivanlı Bir Söz Bülbülü Düldül Mevlüt/Mevlüt Ayer’in Hayatı, Şahsiyeti ve Sözleri, Ankara 2024, 142 s.

               Kitabın yazılış amacını, yöntemini, ana özelliklerini açıklayan Sözbaşı yazısından (s.5-7) yazarların bazı cümlelerini aktarmakta yarar var:

               “Düldül Mevlüt Ayer (1912-1985) Bolu Dörtdivan ilçesinin yetiştirdiği önemli değerlerden biridir.

               Türk boyları arasında tarihte her zaman Dede Korkut gibi sözüne itimat edilen, kendisine danışılan kimseler vardır. Bunlara aksakallılar diyebiliriz (....) Düldül Mevlüt de bir bakıma böyle bir şahsiyettir. Onun Dede Korkut üslubuyla konuştuğunu ilk teşhis eden kişi rahmetli hocamız Prof.Dr. Faruk Sümer’dir.

               (......)

               Bu zikredilen özellikleri (bilgelik) yanında Dörtdivan’ında ‘beyitleme’ veya ‘oranlama’ tabir edilen sözleri kendiliğinden ve anında söyleyebilmesi, duruma uygun şiirimsi ifadeleri Düldül Mevlüt’ün bazı halk kültürü araştırmacıları tarafından âşık veya şair olarak kabul edilmesine zemin hazırlamıştır.

               (.....)

               Çalışmamız giriş kısmından sonra üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Dörtdivan’ın şiir kültürünü ele almaya çalıştık. Kitabın ilk bölümünde Düldül Mevlüt’ün hayatı ve şahsiyetine yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde Düldül Mevlüt’ten bize ulaşan kayıtlar üzerinde durularak onun sözleri incelenmiş ve bunların halk kültürümüz için taşıdığı önem üzerinde durulmuştur. Üçüncü ve son bölüm ise Düldül Mevlüt’le ilgili kayıtların deşifre edilmesiyle oluşmuştur. Bu bölümde biz Bolu Dörtdivan şivesinin özelliklerini mümkün mertebe yansıtmaya çalıştık.

               (....)

               Sonuçta ortaya Düldül Mevlüt’le ilgili bilgileri derleyip toparlayan elinizdeki bu mütevazı çalışma çıkmış oldu. Bu çalışmanın önemi, bir arşiv niteliğinde ve Düldül Mevlüt’le ilgili kitap olarak ilk yayın olmasıdır.”

               Kitabın bölüm ve alt başlıkları şöyledir:

               1.Bölüm: Düldül Mevlüt’ün Hayatı ve Şahsiyeti

               2.Bölüm: Düldül Mevlüt’ten Yapılan Derlemeler Üzerine

·        Düldül Mevlüt ve Halk Kültürü

·        Düldül Mevlüt’ten İlahiler

·        Atasözleri

·        Düldül Mevlüt’le İlgili Anlatılar

·        Düldül Mevlüt İçin Yazılmış Bir Şiir

·        Düldül Mevlüt’ün Türk Halk Kültürü İçin Önemi

3.Bölüm: Düldül Mevlüt’ten Kayıtlar

·        İsmail Hakkı Akyoloğlu Arşivi

·        Nail Tan Arşivi

Sonuç

Kaynakça

Yazar Biyografileri

1980 yılında Kültür Bakanlığı MİFAD’a kazandırdığımız Bolu Kültür Müdürlüğüne Folklor Araştırmacısı olarak atadığımız, öz Bolulu Dr. İsmail Hakkı Akyoloğlu ile Ordulu olmasına rağmen Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yaptığı Gerede ve Dörtdivan’da önemli araştırmalar yapan, çoğunu yayımlayan, şimdiden kitaplarının sayısı 39’u bulan Dr. Yasin Şen’in hazırladığı kitap sanıyorum Türkiye’de en çok beni memnun etmiştir. Prof.Dr. Ahmet Edip Uysal ile Prof.Dr. Faruk Sümer’in de ruhları şad olmuştur. Böylece Ord.Prof.Dr. M. Fuad Köprülü’nün “İlmî nesiller tamamlar, her şeyi ben yapacağım diye beklerseniz çok şey kaybedersiniz.” şeklinde yarım yamalak hatırladığım öğüdü bir kez daha doğrulandı. ABD’deki kayıtlar daha da önem kazandı.

Düldül Mevlüt, ne âşık, ne hikâyeci ne de Nasreddin Hoca’nın kopyası bir fıkra kahramanı, sözü dinlenen bir bilgeydi. Ahmet Bey’in tanıyıp bizi bilgilendirdiği eskiden halkın mukallit dediği, halkı güldüren, eğlendiren bir tipti. Saydığım özelliklerinde her birinden bir parçayı şahsiyetinde toplamıştı. Türkiye’nin birçok yerinde mahallî fıkra kahramanı olarak adlandırılmış, halkı güldüren kişilerin hiç birine benzemiyordu. Secili konuşma, mizahı, konuşmalarının ana özellikleriydi. Genç ihtiyar, gelin kaynana, çiftçi memur, öğretmen öğrenci her kesimden Bolulular ona bir laf atıp okkalı bir cevap alırlardı. Prof.Dr. Ahmed Edip Uysal ve Kültür Bakanlığı yetkililerinin ona verdikleri değer ve saygıdan sonra çevresinden daha çok ilgi görmeye başladı. Köroğlu Semineri’nde (1981) Dr. Saim Sakaoğlu, Dr. Fikret Türkmen, Dr. Dursun Yıldırım gibi halk edebiyatçıları onu tanıdı. Üzerinde geniş derlemeler yapılıp derinlemesine incelenecekti. 1985’te ölüverdi. Kabri ışıkla dolsun.

Kitap Dörtdivan İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ile DİVANKAV’In maddi katkılarıyla yayımlanmış. Güzel bir hizmet yapmışlar. Başta Dr. İsmail Hakkı Akyoloğlu ve Dr. Yasin Şen olmak üzere yayımında emeği geçenlere teşekkürü borç biliriz. Nail Tan olarak ayrıca Geredeli eğitimci ve halk bilimci Dr. Abdullah Demirci’ye şükran borçluyum. Arşivimde yavaş yavaş çürüyen iki bandın içinden bazı bilgileri kültürümüze kazandırmaya vesile olduğu için...