Her kültürel toplantı Kastamonulu yazarların yeni kitaplarıyla tanışmamızı sağlıyor. Ankara dönüşü okuma saatlerimizi artırdığı gibi, Kastamonu İstiklal’deki köşemize yeni bir yazı kazandırıyor. Kastamonu Valiliği Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü iş birliğiyle 19 Kasım 2024 tarihinde Kastamonu’da düzenlenen “Bilim ve Sanat yolunda 63 Yıllık Bir Seyahat: Nail Tan Sempozyumu” dolayısıyla gittiğimiz güzel memleketimiz Kastamonu’da Hasan İlyasoğlu, Numan Karanlık ve Dr. Süleyman Şenel yeni kitaplarını elime tutuşturdular. Çok sevindim. Artık Kastamonulu yazarların kitaplarını takipte çok zorlanıyorum. Dün de Prof.Dr. Eyüp Akman’ın Âşık Fevzî’nin değerli eseri “Fusul-i Âşıkan”la ilgili çalışmasının AYK Atatürk Kültür Merkezince yayımlandığı haberini aldım. Sevincim katmerlendi. Hasan İlyasoğlu’nun armağanını değerlendirdik. Numan Karanlık’tan sonra bilimsel çalışmaları ele alacağız. Bizim yazılarımızın genel karakteri bir “aferin yazısı” değildir. Aferin yazılarını genellikle particiler, tarikatçılar, ideologlar yazar. Yazdıklarım, yazarın sanat hayatına katkıda bulunabilir düşüncesiyle kalemimi elime alıyorum. Klavye tıkırtısıyla değil, kalem gıcırtısıyla üretirken mutlu oluyorum. Ah bir de şu parkinson yolumu kesmeseydi!

Nai̇l Tan Köşe-13
Dadaylı Numan Karanlık’ın İçimdeki Dağ/Daday Öyküleri (2018) ve Dağlar Duman/Daday Öyküleri 2 (2021) kitapları hakkında Kastamonu gazetesinin 28 Eylül 2021 ve 1 Kasım 2022 tarihli baskılarında birer köşe yazısı yayımlamış, kitapların olumlu olumsuz yanlarını belirterek tanıtmıştık. Hemşehrilik duygusunun etkisinde kalmayarak mutlaka yazmayı sürdürmesini tavsiye etmiştik. Her sanat gibi yazarlık da antreman, tekrar, meşkle gelişir. İlk iki kitapta başlıca eleştirilerim yazım hatalarının azaltılması, dilinin zenginleştirilmesi ve üslubun biraz  baharatlandırılması, çeşitlendirilmesi yönlerinde olmuştu. Acaba bu yönlerde neler yapıldı düşüncesiyle öncelikle Sawsan’ı okudum. Künyesi şöyle:
Numan Karanlık; Sawsan, Öyküler, Editör Ali Turgay Karayel, İstanbul 2023, 134 s. Ozan Yayıncılık.
Yazarın ilk iki kitabı Daday öyküleri odaklıydı. Bu kitaptaki 20 öykünün ise 16’sı İstanbul odaklı. Kastamonu’yla iki, Zonguldak’la bir ve Irak’la ilgili bir öykü bulunmakta. Genelde anı öykü türünde yazdıkları. Çocukluk, gençlik çağları ve memuriyetinin önemli bir bölümünü İstanbul’da yaşamış. Daday öyküleri dışında İstanbul’la ilgili anı kaynaklı öykülerini de bir kitapta toplaması çok yararlı olmuş. Burada, İstanbul anıları kaynaklı öykülerin de Daday öyküleriyle birlikte genellikle 2000’li yıllarda Kastamonu’da (İstanbul’da 2-3) kaleme alındığını özellikle belirtmek zorundayım. 2013-2016 arasında yazılanlar çoğunlukta. Bu tespit, iki yazımızdaki eleştirilerin çok azının (yazım kuralları) dikkate alındığını gösteriyor. Çünkü, yazılmış öyküler üzerinde ancak çok sınırılı katkılarda bulunabilirdi.
Kitaptaki 20 öykünün adları şöyle: El Cordobes, Final, Hamam, Harmankaya, Hayat Çalısı, İki Kız Kardeş, İspinoz, Kara Bela, Karabasan, Kıçı Kırık, Koçum, Koku, Kuduz, Mangal, Muhtar, Pasaport, Sawsan, Titrek Fare, Yağsız Çorba, Sevil.
İçindekiler bölümünden daha rahat yazayım diye 7.sayfayı açınca bir de ne göreyim? Öykülerin önündeki sayfa numaraları unutulmuş. Aynı olay, Gurur Kaynağımız Kastamonulular adlı çalışmamızın birinci cildinde başımıza gelmiş (Özdemir Tan’la), II. cildin başına I. cilt içindekiler sayfalarını da koymak zorunda kalmıştık. Öyle hızlı bir zamanda, erdemin değil paranın efendi olduğu çevrelerde yaşıyoruz ki. İşini iyi yapan kasaya kapatıyor. Kötüleri etkilemesin diye. Depreme kadar, Allah’ın takdiri denildiği gibi bu tür baskı hatalarına yayınevleri güzel bir yakıştırmada bulunmuşlar: Nazar boncuğu veya göz tutulması.
Numan Karanlık’ın öyküleri yalın, akıcı bir dil ve kısa cümlelerle örüldüğü için kolay okunuyor. Ele aldığınız zaman kitabı, bitirmeden yerinizden kalkmayabilirsiniz çoğu zaman. Konular ilgi çekici. Özellikle eski İstanbul’u sevenlere, arayanlara hitap eden olaylar, betimlemeler de var. Kastamonu hamam ve mutfak kültürüyle ilgili Hamam (s.17-20) ve Yağsız Çorba (s.121-124) öykülerini de zevkle okudum. Daday Öyküleri ile aynı yıllarda yazıldığı için olsa gerek sanat gücü bakımından göze çarpan bir farklılık göremedik.
Ali Turgay Karayel’i kitapları dolayısıyla iyi bir şair ve “Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni” olarak tanıyoruz. Onun editörlüğünün kitaba katkılarını çok kolay anlayabiliyoruz. Yazım hataları son derece az. Yine de Türkçe öğretmenliğimin bir sonucu gönlüm “hiç olmasa” diye arz ediyor. 1983 öncesinin TDK’sinde (dernek) yazım klavuzu ^ işaretini yok edecek noktaya yaklaşmıştı. Devlet bilim kurumuna dönüştürülen TDK ise ^ işaretini sınırlı sayıda korudu. Özellikle, yazılışları aynı anlamları farklı kelimelerde karışıklık olmasın diye korudu: Tarihi-tarihî, hal-hâl, hala-hâlâ gibi. Kitaptaki yazım hatalarının çoğu ^ işaretiyle ilgili.
Üç öykü kitabı sonrası, Numan Karanlık’ın yeni öykülerini çok merak ediyorum. İyi bir öykü yazabilmek için tüm donanıma sahip artık. İsterse anılarını yine öyküleştirebilir ama yeni bir dil ve üslup anlayışıyla. O zaman öykücülük merdivenlerinde ne kadar ilerlediğini görebiliriz. Yok, “Ben yerimden memnunum, okuyucu beni mekânımda, bu giysilerle tanısın, yeter.” de diyebilir. Saygı duyarız. Çünkü sanatın her dalında zirvenin yanı sıra çeşitli yüksekliklerde dağlar ve tepeler de vardır. Doğanın güzelliğini hep birlikte oluştururlar. Numan Karanlık, şayet bir tepe olarak kalmayı tercih ederse de yine mutlaka yazmayı sürdürmeli. Türkiye, yazarlar için bir ilham/esin hazinesi. Her gün yaşadığı tuhaf olayları öyküye dönüştürme yeteneğine sahip.
Kitabın sonuna ilk iki öykü kitabıyla ilgili Kastamonu basınına yansıyan yazıların bazı bölümlerini de koymuş. Bizim Kastamonu gazetesindeki yazılarımız eleştiri de var diye görmezden gelinmemiş.
Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Kastamonulu yazarların kitapları üzerine karşılıklı sohbet edemediğimize. Bu imkânı ve gücü bulamıyoruz bir türlü. Teknoloji çağı hem sağlığımızı bozdu hem de konuşacak zaman bırakmadı bize... Sağlık olsun! Numan Karanlık’tan acele 2024 marka bir öykü bekliyorum. Basılmış değil bilgisayara geçmiş şekilde... Bitirdim deyince göndereceği e-postayı Prof.Dr. Eyüp Akman’dan öğrenebilr. Kolay gelsin öykücü dost!