Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “koyun eti” üzerine değerlendirmesini okuduğumda aklıma eski tarım bakanlarından Mehdi Eker’in meşhur “Buğdayla koyun, gerisi oyun” sözleri geldi…
Taa seneler evvel Kastamonu’daki bir toplantıda dile getirmişti Eker.
Mevzu şuydu o vakit…
Ülkemizde et fiyatları tırmanıyordu, yetiştirilen büyükbaş hayvan sayısı artsa da tüketime yetişmiyordu, üreticinin maliyetini kurtarmıyordu dahası.
Kastamonu’daki besi ve süt hayvancılığı işletmeleri “yem” bulamıyordu…
Kilometrelerce ötelerden kamyon kamyon yem peşindeydü üretici vatandaş.
O vaktin tarım bakanı Eker işte bu şartlar altında dile getirmişti bu tespiti…
Anadolu, büyükbaş hayvancılığa uygun değildi lafın özü.
Bir büyükbaş hayvanın doyduğu alanda 10 küçükbaş karnını doyurabilir…
E biri 850 kilogram cüsse, diğeri 60 kilogram.
Bir varil su koy…
Büyükbaş bana mısın demez.
Büyükbaş hayvan ayağını bastığı yeri ezer geçer, eğimli araziyi hele yarar atar, olmadı ayağını bacağını kırar…
Küçükbaş ise narin.
Anadolu’nun yerli ırkları yahut yabancı ırk olup da tam da uyum sağlayan “Jersey” olsa hadi…
“Simental”, “Holstein” misallerinden Allah koruya.
Türkiye’nin bitki örtüsü ve iklimi belli…
Büyükbaş hayvancılığa yetecek ot nerede?
Nasıl bir hesaba kurban gittiysek artık…
Büyükbaş hayvanı dışarıdan ithal ediyoruz, yem ithal ediyoruz, ilaç vesaire saymıyorum.
O vakitler ilimizde küçükbaş hayvancılığı geliştirmeye yönelik devlet projeleri birbiri ardına geliyordu…
“Keçi sütü” seferberliği başlatıldığını hatırlıyorum.
Sonraki yıllarda ne oldu bilmiyorum açıkçası…
“Kastamonu, hayvancılık merkezidir” deyip geçiyoruz.
(Vaktiyle…
1980’lerin öncesi.
Belediye, eski binasında, şimdiki “Osmanlı Sarayı”…
Valilik, aynı yerinde.
Senenin belli vaktinde, Diyarbakırlı karpuz üreticileri soluğu Kastamonu’da alırdı, adresleri “Belediye” ve “Valilik”…
Çatı katlarına çıkar, ellerinde küçük süpürge, ne kadar güvercin gübresi varsa toplarlardı.
Tanesini ziyan etmeden…
Kuyumcu hassaslığında.
Niye?..
Karpuz tarlasında kullanmak üzere.
Bedelini maliyeye yatırırlardı…
Devlet de kazanırdı.
Kastamonu’nun taşı toprağı altın…
Yeter ki farket.)
Not: Saran Group, “Spor Salonları” projesini “23” yıldır uyguluyor, ülkemizin dört bir köşesinde spor salonları açıyor, 24’üncünün kurdelesi İzmit’te kesildi geçtiğimiz hafta…
25’incisi Şırnak’ta birkaç ay içinde açılacak.
Tüm tesislere “Atatürk Spor Salonu” ismini veriyor.
Devlete devrediyor.
Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran’ın çocukluk yıllarının bir bölümünü Kastamonu’da geçirdiğini biliyoruz…
“Hemşerimiz” sayılır.
Bünyesindeki şirketlerin vaktiyle ilimizde yatırım yaptığı da malum…
Maden işletmesi vardı.
26’ncı spor salonu Kastamonu’ya yakışır…
“Hemşeri hakkı”.