“Paşanın gönül alçaklığı ile babaca hareketi Mehmetçikleri coşturdu, tekrar bir uğultu halinde ‘Kanımız, canımız vatanımıza feda olsun, emrettiğiniz yerde ölmeye hazırız’ dediler…

Paşa biraz ileride saf halinde duran gönüllü gelmiş Hintli, Cezayirli, Tunuslu askerlerin yanına gitti, Arapça konuştu, onlarla da kucaklaştı.”

“9 Haziran 1921”…

“Kastamonu”.

Ramazan Bayramı’ydı…

Vilayet, komutanlık ve adliye bahçesinde bayramlaşma töreni yapılıyordu sabah saatlerinde.

Kastamonu ve Havalisi Komutanı Muhittin Paşa’nın duygu dolu konuşması askerleri ve halkı coşturmuştu…

“Türk askerleri; Osmanlı Ordusu’nda yalnız birlik kumandanlarının ellerini sıkan mağrur paşalardan bambaşka bir yakınlık ve babalıkla el sıkan ve öpüşen Muhittin Paşa’nın bu hareketini daima andılar. Ve askere verilen değerin parlak bir örneği ve Mehmetçiğe ölümü hiçe saydırmanın bir göstergesi saydılar.”

(Müslüman ülkelerden gelen askerlerden söz ediliyor dikkat buyurun…

“Yabancı düşmanlığı” hastalığından kurtulmak için kayda değer bir sebep olsa gerek.)

Bayramın sevinci az sürdü ama…

Aynı gün İnebolu bombalanmaya başladı.

Muhittin Paşa İnebolu’ya geçti…

Savunmanın komutasını aldı.

13 Haziran 1921, İnebolu Yarbaşı, deniz boyalı bir deng kayığından cephane boşaltılmasını izliyordu Muhittin Paşa…

“Yarbaşı merdivenlerinden inerken ihtiyar haline bakmadan yalıda ağır bir top güllesini sırtına alarak merdivenleri ıkına ıkına çıkmaya çalışan İnebolulu Hamamcıkadı diye anılan 70’lik Salih Reis’i gördü. Hamamcıkadı’ya acıyarak, yardım maksadı ile ‘Baba… Ban ver de merdiveni çıkarayım’ demesi üzerine, Salih Reis terli başını kaldırmaksızın ‘Benimkini isteyeceğine kör müsün git kayıktan al’ diye paşayı bilmeyerek tersledi, güllesini vermedi. Paşayı kızdı sanan peşindekiler aldandılar. Paşa ‘Pekala pekala’ diyerek mırıldandı ve ‘Bu millet ölmez’ diye söylenerek yürüdü.

Ölmedi…

Ölmeyecek.

“9 Haziran”…

İnebolu’nun “Şeref” ve “Kahramanlık” Günü.

Kahramanlarımız kalbimizde daim…

İsimleri baki.

(Alıntıları Nurettin Peker’in “İstiklal Savaşı, Resim ve Vesikalarla İnebolu-Kastamonu ve Havalisi Deniz ve Kara Harekatı” kitabından yaptım…

Okumadıysanız ayıp.”

Not: Musallarlı Hasan ağabey (Karaosmanoğlu) Talipler köyünden aradı telefonla…

“Kene kudurdu” dedi.

“Toprakta yürürken görüyoruz” diyerek sürdürdü sözünü…

Yedi sülale meydandaymış kene kabilesi.

Paçalar çorap içinde…

Pancar kazma zamanı.

Sürülmeyen yerlerde olur(muş)…

Kır alanlarda.

Tarım olsa…

Kene olmayacak.

Boşluğu dolduruyor doğa…

Tarım yoksa kene var.

Not 2: İlimizde “78” lise var…

Öğrenci sayısı toplam “20 bin 186”.

4 kademeye bölündüğünde…

“5 bin” öğrenci eder lise “son” sınıflar.

“LGS” yapıldı geçtiğimiz hafta…

İlimizde sınava giren öğrenci sayısı “3 bin 217”.

Sınava giriş oranı yine “yüzde 75” altında mı?..

Doğru oran elbette maarif idaresinde.

Her yıl açıklamadıkları gibi…

Bu yıl da açıklamayacaklardır büyük olasılık.

Her öğrenci sınava girmek zorunda mı?..

Elbette “hayır”.

Ne var ki…

“Önemli olan kazanmak değil yarışmak”.

Öğrencilere bu “hayat sloganını” öğretemeyen maarif…

Başarısız olacağına hükmedilen öğrencileri LGS’den soğutan maarif.

Maarif idarecisi LGS’ye katılan öğrenci sayısını veriyor?..

Katılmayan öğrenci sayısı niye diline sürülmüyor?