Kastamonu’yu Kastamonu yapan kadınlar, “fi” tarihinden “te” tarihine kadar böyle gidecek, onur ve gurur duyuyoruz kadın emeği, iradesi, beyniyle…

Nükhet Akkaya bu tarihsel zincirin asla kopmayacağını belediye meclis toplantısındaki muhteşem emeği ile ortaya koydu.

Kırmadan, dökmeden, hakaret etmeden…

Şehrine dair sordu, cevap bekledi, fikir ortaya koydu Nükhet Akkaya.

Sesi yırtılmadı, çizilmedi, seviyesi düşmedi…

Tane tane, yalın, apaçık konuştu.

Ki zordur…

O ortamda haletiruhiyeyi bozmadan heykel gibi kalabilmek.

Erkek egemen belediye meclisleri kadın üyelerin “madalyonun arkası” üzerine konuşmalarına tahammül edemez…

Kubbeyi çınlatan o sesi boğmak ister.

Ne hikmetse “kral çıplak” demek de hep kadınların kaderine düşer Kastamonu’da…

Ödenmedik hesapları yoktur çünkü.

Evin tozunu alır gibi…

Tozunu atarlar.

(Geçtiğimiz dönem belediye meclisinde CHP’li Sibel Karakaş’ın sesi kesilmek istendi…

Hatırlayın, kaç yazı yazdım, Sibel Karakaş’a harflerimle destek olmak istedim karınca misali.

Kadın konuşuyorsa…

Bu kalem taraf tutar arkadaş.)

Nükhet Akkaya “siyaset üstü” konuştu…

“Ajitasyon, propaganda, slogan” kelimelerle karşısına baraj kuruldu.

Nezaketle…

Topu köşeye bıraktı Nükhet Akkaya.

Denildi ki “Belediye meclisinde her şey konuşulmalı, susulmamalı, bunun için buradayız”…

“E o zaman şu iki soruyu cevaplayın” minvali, Ankara yolundaki inşaat projelerinden iki soru sordu Nükhet Akkaya, o dakika sustu “konuşalım” diyenler.

Hani her şey konuşulacaktı!..

Demek ki “iki” şey konuşulmayacak belediye meclisinde.

Nükhet Akkaya’nın sorduğu o iki sorunun cevabını vermek zorunda CHP yönetimi…

“Yumuşak karnı” ile kamuoyu önünde yüzleşmek zorunda.

(Kastamonu Belediye Başkanı Temmuz ayı meclis toplantısında, şehrimizdeki geçmiş dönem imar mevzularına dair eleştiri üzerine, belediye idaresini kast ederek “Siz izin verirseniz herkes her yere istediğini yapabilir” dedi…

Peki, “Her yere istediğini yapanlar” ile CHP olarak sizin mesafeniz ne olur, aynı masa etrafında oturur musunuz?

Kol kola yürür müsünüz?..

“Yasal ama ahlaki olmayan” karşısında yeriniz neresi?

İdareye dair “vur abalıya” öyle mi?..

Kes hesabı amir memura.

Sırtlandıkları çıban eninde sonunda patlayacaktı…

Patladı.

Tecrübesizlik…

Kapsamlı düşünememek.)

Not: Sorun çözmenin yolu sonuçtan evvel sebebe odaklanmaktan geçer…

Sebebi ortadan kalkarsa sonuç zaten kendiliğinden pozitife döner.

Bilimsel metottur bu…

“Tümevarım” desek yeri.

Kastamonu’dan Ankara başta olmak üzere büyükşehirlere hasta sevki var…

Sebep, ilimizdeki sağlık altyapı ve personelin yetersiz oluşu, onarılması gereken odak bu.

İlin tüm kesimlerinin sevki azaltacak tedbirleri alması lazım gelir…

Aksi halde, Ankara’da misafirhane açmak, “makyaj” demeyeyim de pansumandan öte geçmez.

Elbette açılsın “derman evi”…

Ancak bu “asli” değil “tali” bir durum.

Elinde “tam teşekküllü hastane ruhsatı” olan bir kurum için “asli” ne olmalı?..

Tartışılması gereken mevzu bu.

  

Toplumlar “konuşarak” gelişir…

“İzleyerek” değil.

Not 2: Fen İşleri Müdürlüğü bütçesinin bir kısmının diğer birim müdürlüğüne dağıtılması söz konusu…

Belediyenin kalbi değil mi “fen işleri”.

Hele şehrimiz misali “altyapı” yoksunu bir yerleşimde…

Bilim diliyle izah edeyim, “fen işleri” altyapıdır, “kültür işleri” ise üstyapı, üstyapıyı altyapı belirler.

Bunu en iyi belediye yönetiminin bilmesi lazım…

“Altyapı” yoksa “üstyapı” hiç yoktur.