1997 yılına gitmiştik “İnebolu Limanı” mevzusunda birkaç gün önceki yazımda, teknik birimlerce o tarihte yapılabilirlik puanı “Eksi 1000” verilmesine karşın “masaya vurularak” yatırıma programına sokulmuştu, dönemin parası “3 buçuk trilyon” bütçe ile yapılabildiği yere kadar…
2000’li yıllarda yeniden ihale vesaire ile süreç sürdü.
İnşa kaderi İnebolu Limanı ile eşdeğer başka bir liman yok ülkemizde…
Kaç padişah, kaç hükümet, kaç bakan.
Sakallı Alman “bir şey olmuyorsa olmayacağı içindir” der…
Mevzunun insan iradesinden (volontarist) ari kısmına (determinist) dikkat kesilmek lazım.
“Buz dağının su altındaki kısmı”…
Üstü daha eğlenceli gerçi.
1885’ten limanın özel sektöre tahsisine geçtiği 2016’ya kadar geçen sürede neden “arzu edilen aşamaya” evrilmedi?..
Yapılabilirlik raporunda çıkan “Eksi 1000” puanın anlamı ne?
Devlet nerede!..
Ödenek yok!
Madalyonun arka yüzü ise…
“Eksi 1000”.
“Liman” olması için gerekli şartlar var…
İnebolu Limanı bu şartları karşılayamadığı için “Eksi Bin”.
Bir…
Limandan yük taşınır, yükünüz olacak ki liman çalışsın, İnebolu Limanı’nı gerekli kılacak ithalat, ihracat ya da yurtiçi piyasası var mı Kastamonu ve havalisinde?
İki…
Limanın karayolu ve demiryolu bağlantısı lazım ki gemilerle gelen yük rahat taşınsın, 1997 ve bugün söz konusu bağlantı var mı?
Üç…
Limanın hemen arkasından sarp dağlar başlamaması lazım, liman arkasında yetecek kadar bir faaliyet alanı, yük elleçleme alanı olması gerekir, İnebolu Limanı lokasyonunu zihninize getirin, böylesi bir alan var mı?
3 madde yeterli…
Neden “Eksi 1000” olduğunu izah etmeye.
(Hakkını vermek lazım…
Limanın yapılabilirlik puanını pozitife çekmek için az emek verilmedi, limana “yük” üreten bir ekonomi oluşması için az çırpınılmadı, OSB’ler, sanayileşme çabası, ahşap ve fuar emeği, hayvancılığın geliştirilmesi gayreti… hepsi bu sebepten.
Belli ki devlet İnebolu Limanı’ndan “elini yıkamıştı”…
Özel sektör enerjisi ile belki daha fonksiyon kazanır ihtimaliyle tahsis edildi özel sektöre.
Duble yolun Küre’yi aşması…
İnebolu’ya uzanması hedefi de bundandı.
Bir vali vardı…
“Ne üretiyorsun?” diye sorardı ilk cümlede.)
Not: “Eksi 1000” yapılabilirlik puanı Kastamonu Havalimanı için de farklı rakamlarla da olsa vardı…
Orada da masaya yumruk vuruldu.
Bizatihi şahit olmuştum…
Masaya vurulan yumruğun.
Havalimanımızda durum ne?..
Zarar ziyan.
Bitirmek, tamamlamak, hizmete sokmak…
Her zaman tam anlamıyla “başarı” anlamına gelmiyor.
Not 2: Güncel konuları pek yazmak taraftarı değilim…
Ancak halk zarar gördükçe içim elvermiyor.
Şehrimizde şehir içi toplu taşıma sistemi “alarm” veriyor…
“Kriz” başladı.
Kooperatif, dolmuş seferlerini (tam yüzdesi elimde değil) düşürdü, hiç bilmiyorsan “yarısını” söyle…
Vatandaş duraklarda mağdur.
Kooperatif haklı…
Seferleri düşürmeden önceki son bir haftada sarf ettikleri akaryakıt fiyatına nerdeyse denk gelen bir ödeme yapılmış hat sahiplerine, şoför maaşı cepten çıkmış, iddia bu.
Sorun, şehrimizdeki “yaşlı” nüfustan kaynaklanıyor en çok, “sübvansiyon” yetmiyor…
Somut koşulların getirdiği sonuç.
Hizmet veren haklı…
Hizmet alan haklı.
Şehir içi ulaşımdan hangi kurum sorumlu peki?..
Çözer herhalde krizi kısa sürede?