“İlimizde Tip 1 diyabetli çocuklar var, şeker oranını ölçmek için günde 4 ila 20 kez parmakları delinip kan alınıyor ve 2 ila10 kez enjeksiyon yapılıyor, tüm bu sıkıntıları rafa kaldıran gelişkin diyabet yöntemindeki sensör ve pompa teknolojisi diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de uygulanmaya başlandı… Kimi illerde valilikler eliyle yapılan projeler sayesinde hastalar bu yeni teknolojiye ücretsiz ulaşıyor”..

Yukarıdaki satırların üzerinden 3 Aralık geçti.

Kastamonu “dön dolaş başladığın noktaya dön” memleketidir...

“Bir ileri, bir geri” de desek de olur.

Çok şükür...

“Bir ileri, iki geri” değil.

Yok inanmam...

“Öyle olduğuda mı oluyor?”

“Yerimizde saymaya razıyız”..

Bu kadarına şükür.

“TİP 1 diyabetli çocuklar ‘sensörlü glikoz ölçüm cihazı’ istiyor” idi o vakitki yazının başlığı...

Aynı başlığı bugün de atsam kurtarıyor.

Usta “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi” derken Kastamonu’yu hiç hesaba katmamış besbelli...

Ne memleket!

(7 Aralık 2021’de söz konusu yazıyı yazdım...

Google aramasında karşınıza çıkıyor.

Velilerin talebi olmuştu o vakit...

“Destek atmak” için yazmıştım.

7 Şubat 2022 tarihinde dönemin valisi protokol töreninde açıklama yaptı...

“Tip 1 diyabetli anne babanın Valiliğimize ziyaretiyle beraber Tip1 Diyabetli Çocuklarda Sağlıklı Yaşam projesinin ilimizde hayata geçmesi noktasında bir fikir gelişti. İl Sağlık Müdürlüğümüzün de koordinesinde ilimizdeki öncelikli tip 1 diyabetli hasta sayısının rakamları çıkarıldı. Bu proje ile 3 ve 17 yaş aralığındaki çocuklarımız ve yararlanacak olan 70 çocuğumuz sözleşmesini imzaladığımız sensörlü şeker ölçüm cihazına sahip olacak. 26 ailemiz ekonomik olarak sosyal yardımlaşma vakfımızın yardım kriterlerinde olduğu için bu ailelerimizin masrafı vakıf tarafından karışılacak geriye kalan ilimizdeki 44 ailenin de sensörlü şeker ölçüm cihazı yüklenici firma tarafından karşılanacak”.

(Gazete okumazlar...

İlla makamlarına gidip anlatacak vatandaş.)

1 yıl süren proje hayata geçti o vakit...

Proje bedelinin bir kısmı “yüklenici firma”, bir kısmı “SYDV” tarafından karşılandı, şükran her iki kuruluşa da.

Bir yıl nihayetinde...

“Dağılalım arkadaşlar”)

(Sensör gideri aylık 5 bin TL...

Özelliği en az olanın bu.

SYDV kendi kapsamındaki 5-6 hastaya (sanırım) sensör desteğini sürdürüyor...

Üst gelir grubu veli cebinden karşılayabilir, olan aradaki gelir grubuna, “geçmiş olsun”.

Geçenlerde bir haber çıktı ulusal medyada...

Sağlık Bakanlığı’nın 18 yaş altı hastalara sensör vereceği üzerine, süreç imza aşamasındaymış, hadi bakalım.

Kastamonu Valiliği’nin 1 yıl boyunca uyguladığı proje, o dönemde farklı illerde de uygulandı, o illerde bugün durum nedir bilmiyorum açıkçası...

Kastamonu’da “oldu bitti” ama.

(Proje uygulanırken gelir düzeyi yüksek ailelerin sensör desteği almadıklarını işittim...

Geliri az olanlara verilmesini talep etmişler.

Buna karşın...

Geliri az olan kimi velilerin ise projeden aldıklar sensörü sattıklarını duydum.)

Kastamonu Valiliği Sağlık Bakanlığı’nın sensör kararını mı bekler yoksa yeni baştan projeyi farklı paydaşlarla uygulama yoluna mı düşer?..

Mevcut vali gazete okuduğu için sorabiliyorum buradan gönül rahatlığı ile.)

Not: Kastamonu’nun turizmdeki kamu kurumları Arap ülkelerindeki fuarlara az gitmediler...

“Gitmeyin” dedik, “faydası yok” neticede, “gideceğiz” oldu cevapları.

Bir iki seferde olmazmış...

“İlenihaye gidin o vakit”.

Trabzon’daki cümle otellerin “satışta” olduğuna dair haberden geçilmiyor ulusal medya...

Arap turizmine rağmen!

Haberlerden bir pasaj...

“Trabzon Oteller Birliği Başkanı Mustafa Aksu, kentte otellerin büyük bölümünün satılık durumda olduğunu belirterek şunları kaydetti: ‘Bölgemizde marka sayılabilecek oteller bile satış için fiyat vermeye başladı. İşletmeciler sorunların çözülememesinden bıktı. Trabzon’da turizm sektörünü el birliğiyle bitirdiler.”

Kastamonu’daki kamu turizm kurumlarına “yerel kalkınma”, “plan”, “sürdürülebilirlik” üzerinden ne söylersen söyle...

Trabzon örneği ortada.