Epeyce süredir Kastamonu yerel medyasında (önce Nasrullah şimdi de İstiklal gazetesi) yazılarım çıkıyor. Bu hafta okuyucularımın bana ulaşıp sorduğu soruları cevaplamaya karar verdim.

Soru: “Enflasyon düştüğünü söylüyorlar ama marketlere gittiğimizde herşey ateş pahası? Nasıl inanacağız?”

Cevap: Enflasyon ile hayat pahalılığı birbirinden ayrı olgulardır. Pahalılık, malların fiyatlarının yüksek olmasıdır. Enflasyon ise ekonomideki tüm malların fiyatlarındaki genel artış oranlarıdır. Düşen enflasyon, ama pahalılığa bir şey olduğu yok. Aynı yerinde kalıyor. Pahalılığın kısa dönemde düşmesi demümkün değildir. Bunu bir örnekle anlatalım. Markete gittiniz ve Ezine beyaz peynir fiyatının 200 TL olduğunu gördünüz. “Enflasyon düştü” derken düşen bunun fiyatı değildir. Düşen bunun fiyatının artış oranıdır. Geçen sene bunun fiyatı 75 TL’dan 150 TL’ya çıkmıştır yani %100 artmıştır. Bu sene ise 150 TL’dan 200 TL’ya çıkmıştır yani sadece %33 artmıştır. Gördüğünüz gibi fiyat artmıştır ama daha yavaş artmıştır. Bunu ekonomideki tüm mallar için düşünürsek de karşımıza enflasyon çıkar. Beyaz peynir fiyatını sadece size anlatmak için basit bir sayı olarak seçtim.

Bana soru gelmedi ama halk arasında dolaşırken karşılaştığım “Hayat Pahalılığı ne zaman ortadan kalkar?” sorusuna da cevap vereyim. Uzun dönemde insanların gelirleri artarken mal fiyatları daha az artarsa malların pahalılığı düşer. Bunu şöyle bir örnekle anlatalım. Yine anlaşılması basit olması için kolay sayılar seçiyorum. Asgari ücret 20,000 TL olsun. Herhangi bir malın fiyatı da 10 TL olsun. Vatandaş asgari ücretle bu maldan 2000 adet satın alabilecektir. Birkaç sene sonra Asgari ücret 40,000 TL’ya çıksın. Malın fiyatı da aynı kalsın. Şimdi vatandaş 40,000 TL olan asgari ücretiyle fiyatı 10 TL olan maldan 4000 adet alabilecektir. Dolayısıyla hayat pahalılığı düşmüş, halkın refahı artmıştır. Bu da kısa dönemde olabilecek bir şey değildir. Örneğin; Avrupa’da insanların refah seviyesi iyi ama 1800’lü yıllarda böyle değildi. Bacalardan iple çocuklar sarkıtılır ve bacalar bu çocuklarla temizlenirdi. Fabrikalarda, madenlerde insanlar çocuk yaştan itibaren karın tokluğuna çalıştırılırdı. Avrupa ve ABD’de insanların refahı 1900’lerin başlarından sonra yavaş yavaş artmaya başladı.

Soru: “Fiyatların hepsi enflasyondan daha yüksek artıyor. Nasıl oluyor da enflasyon %48’e düştü diyorlar”

Bu sefer soruyu soran okuyucumuz biraz daha bilinçli. Enflasyonun fiyatlar genel seviyesindeki artış olduğunu biliyor. Ama algısı yanlış. Psikolojide “algıda seçicilik” dediğimiz bir şey var. Birey sadece ilgisini çeken olaylara yoğunlaşır ama diğer olayları göz ardı eder. Örneğin; senenin başında 1 litre sızma zeytinyağı fiyatı 260 TL civarında idi. Fiyatları şimdi de aynı hatta marketler kampanya düzenleyerek bunun altında fiyatlar ile satıyorlar. Çoğumuz zeytinyağı fiyatlarının düştüğüne dikkat etmedik değil mi? Aynı şekilde ikinci el otomobillerin de önemli bir kısmının fiyatı düştü. Sene başına motorin fiyatı 40 TL idi şimdi de 43-44 TL yani fiyatı sadece %10 artmış. Yani fiyatları az artan veya düşen mallar da var, aksine yüksek artan mallar da var. Eğer biz fiyatı yüksek artan mallara yoğunlaşırsak bu okuyucumun yaptığı gibi enflasyonu yüksek algılarız. Enflasyon hesabında sadece birkaç malın fiyatına değil çok sayıda malın fiyatına bakılır. TUİK, 81 ilden veriler toplayarak hesaplama yapar. Dolayısıyla sıradan vatandaşların birkaç malın fiyatına bakarak enflasyon hesaplaması mümkün değildir.

Soru: “Kastamonu Üniversitesinin sıralamada yeri yükseliyor ama puanlarının düştüğü söyleniyor. Doğru mu?”

Cevap: Yanlış. 100 üzerinden alınan puan ile 20 üzerinden alınan puan haliyle aynı olmaz. Örneğin; 100 üzerinden 50 alan bir kişinin puanı 20 üzerinden hesaplandığında 10’a denktir. URAP sıralaması yapılırken geçen sene puanlar 100 üzerinden veriliyordu. Kastamonu Üniversitesi puanı da 45,9 idi. Bu sene puanlar 20 üzerinden verilmeye başlandı. Kastamonu üniversitesi bu sene 20 üzerinden 10,43 aldı. Bu da 100 üzerinden 52,15’e denk geliyor. Yani Kastamonu Üniversitesi puanı yüz üzerinden 45,9’dan 52,15’e yükselmiş. Zaten bir üniversitenin puanı düşmüş olsaydı sıralamadaki yeri de yükselmezdi. Aksi durum sadece tüm üniversitelerin puanlarının düşmesi durumunda söz konusu olur ki bu da mümkün değil. Kısaca Kastamonu Üniversitesi geçen seneye göre başarısını artırmış, puanını da yükseltmiş. Sıralamadaki yeri de yükselmiştir.

Soru: “Trump’un seçilmesi ile ekonomide neler olacak?, Hangi yatırım araçları kazandırır?”

Cevap: Bu gibi sorulara kesin cevap verilemez. Zaten ekonomide gelecek tahmin edilebilseydi tüm profesörler zengin olurdu. Ancak beklentileri söyleyebiliriz. FED yani ABD merkez bankası faizleri indirmeye devam edecek. ABD’nin Çin’e karşı ticaret savaşları başlatması bekleniyor. Buna karşın Çin de elindeki ABD tahvillerinin bir kısmını satabilir, BRICS ortak parasının kullanıma geçmesi girişimlerine ağırlık verebilir, Çin Merkez Bankası dolar rezervlerini azaltabilir. Birinci senaryoya göre ABD’de sabit sermaye yatırımlarının ve ABD dolarına talebin artması. Bu durumda ABD doları güçlenir. İkinci senaryoya göre ABD’nin ticaret savaşlarını başlatması karşısında küresel çapta tepkiyle karşılaşması. Diğer yandan FED’in faizleri düşürmeye devam etmesi ve ABD dolarının zayıflaması. Yani işin dolar kısmı belirsiz. Dövize yatırım bu belirsizlik nedeniyle mantıklı görülmüyor, Merkez Bankası sürekli döviz rezervlerini yükseltiyor, piyasadan dolar alıyor. Buna rağmen dolar kurunda son dönemlerde önemli bir artış kaydedilmedi. Uzun dönemde döviz kazançları enflasyonun altında kalır yani döviz yatırımı kaybettirir. FED faizlerinin de düşmeye devam etmesi bekleniyor. Öte yandan Trump, seçim kampanyası boyunca kripto varlıklara yönelik olumlu açıklamalar yapmıştı. Bu nedenle kripto paralarda da olumlu gelişme olabilir. Ama kripto varlıklar da düşüşler de çıkışlar da çok sert oluyor. Yani kazanırsan çok kazanıyorsun, kaybedersen de çok kaybediyorsun. Altın yatırımında ise uzun dönemde sürekli kazanıyorsun. Uzun dönemde altın yatırımcısının kaybettiği görülmedi. Güvenli liman olarak görülen altının kazandırmaya devam edeceğini düşünüyorum. Borsa kısmına gelince. Türk şirketleri reel olarak oldukça ucuz. Rusya- Ukrayna savaşının bitme ihtimali de IMKB’yi olumlu etkileyecektir. Trump da seçim kampanyasında Rusya-Ukrayna savaşını bitirmeyi vaat etmişti. İsrail’e karşı bir söylemde bulunmadı ama İsrail saldırganlığının bir şekilde sona erdirmesi de büyük olasılık. Bunlar da IMKB’yi olumlu etkileyecektir. Mevduat faizini de hiçbir zaman önermedim, önermiyorum. Yatırımcı mevduat faizine yatırdığında kazandığını sanıyor ama aslında kazanmıyor. Örneğin; yatırımcı X bankasında %48 ile parasını yatırıyor ama Türkiye’de enflasyon da %48. Yani yatırımcı %48 kazandığını sanıyor ama enflasyon yüksek olduğu için aslında kazandığı bir şey yok. Parası aynı yerinde kalıyor. Faizden uzak durun. Tavsiyem şu. Sepet yapın. Paranızı birkaç ayrı yatırım aracına dağıtın. Bu sepet içinde altın, gümüş vb varlıkların ve IMKB hisse senetlerinin paylarını artırmak daha doğru bir stratejiymiş gibi geliyor. Ama başta dediğim gibi hangi yatırım aracının ileride ne olacağını kesin bilseydim ben ve tüm iktisat profesörleri zengin olurdu.

Prof. Dr. Serkan DİLEK

Kastamonu Üniversitesi