Kastamonu'yu ekonomik altyapıda tanımlamak için "tarım, hayvancılık ve ormancılık" sektörlerinin merkezlerinden biri olduğunu her ne kadar iddia etsek de, bu tanımın gerçeklik payının, paydanın çok altında kaldığını en azından mevzunun meraklıları biliyor...

Ne tarımı ne hayvancılığı ne ormancılığı birader?

Üstüne koyalım hayal, abartı ve boş laf heybemizin...

Ne turizmi ne sanayisi ne üniversitesi?

Ne eğitimi?..

Ne ticareti?

Ne kadar "çorba" yaparsak tarifi, o kadar yıllara sari  beceriksizliğimizin ve boşvermişliğimizin üzerinin kapanacağını umut eriyoruz besbelli, "uyanığız"...

"Kurnazlık" diz boyu.

Çorbamız "bulamaç"...

Bulabilirsen bul içindeki yeşil mercimeği.

Kastamonu'nun mevcut rotasında akıl, bilim ve sürdürülürlük eksik...

İmece ve icat da namevcut.

Yol uzun, ince ve engebeli...

Yolcu kör, sağır ve dilsiz.

Bu kadar oldu?..

Bundan sonrası da anca bu kadar olur.

(Ankara'da bir elma satışına denk geldim yöresel ürünler sergisinde...

Hangi yörenin olduğuna dikkat kesilemedim şaşkınlıktan.

Kasa kasa elma...

Kamyon kamyon getirdiler iki gün boyunca.

"Kafa" büyüklüğünde...

Parlak yüzeyinde saçını tara.

E yine de mızmızlananlar için...

Seç, beğen, al.

En büyük poşeti al...

İki kolun taşıyacağı kadar doldur.

Tomofile koy...

Geri koş.

Kilogramı 10 TL...

Akla pazarlık getirmeyecek meblağ.

"Bu kadar elmayı ne yapacaksın?"..

"Yenir".

Ucuz bulunca vatandaş elma müptelası oldu iyi mi?..

Ne elmaymış!

Kastamonu'da 40-50 TL'ymiş...

Yediğim meyve değil, ben "tropikalim", armut yemem "avakadocuyum"!

Şaka şaka...

"Ne yersen; o'sun" felsefesini güderim.

"Dubai çikolatası" mı?..

Sizin olsun popüler kültür mağdurları.

10 TL'ye Ankara'ya inen elma...

Yerinde 5 TL belki.

"Tarım kenti" böyle olunuyor işte...

Enflasyona, algıya, art niyete üretim gücü ile meydan okuyabiliyor musun?

(Kastamonu evvel zamanın "elma merkezi" idi...

Envai yerli tohum yanı sıra, vaktiyle Amasya'dan getirken fidelerin tutması sayesinde, "Amasya elması" ile de ünlüydü Kastamonu.

"Elma" olmaktan çıkmış Kastamonu'da...

"Kastamonu elmas'ı" olmuştu.

"Kırmızı elmas"...

Karayoluyla yurtiçi pazarlara ve denizyoluyla envai ülkeye.

Elma tüccarları vardı...

Zamanın ticaret ustaları.

Gel zaman git zaman...

Ne üretici ne tüccar ne de elma kaldı.

Bu üçlüden hangi halkalar koptu da peyderoey zincir ortadan kalktı...

Muamma.

Ankara'daki yöresel ürünler sergisinde Amasya standında rastgeldim meşhur Amasya Misket Elması'na...

Anayurdu sahip çıkmış.

Albenili kutu içinde ambalajlı...

Gıda ürününün ötesinde aynı zamanda "hediyelik".

"Çikolata" yahut "lokum" misali...

"İnivasyon" desek yeri.

Fiyat da makul...

3 kilogram 50 TL.

Albenili ürün...

"Al beni" diyor.

Semt pazarından kurtarılmış...

Butik dükkan malı olmuş.

Konumlandırma başarısına göre...

3 kilogramı 150 TL'ye satılır mı vallahi "su içinde".

Havalimanına koy İstanbul'da...

Bilmem kaç euro.

Ah Kastamonu...

Potansiyelini bir bir heba etmekte üstüne yok.

Varlık içinde yokluk çekme meraklısı Kastamonu...

Zengin toprakların fakir ili.)