Leyli gecede dünyeviden kurtarabilirseniz zihninizi, kanat çırpan pervanelerin uğultusunu işitebilirsiniz, bir ileri merhalesi görmektir olmayanı…

Nasip meselesidir.

Ne herkesin kalbini çalar ney…

Ne de her zaman üfler zamanın evvelindeki neyzen.

Dünya sahilindeki gemilerini yakanlar ile…

Nefis içre köprüleri yıkanların adresine konar muhabbet kuşu.

Cahil ile muhabbeti kesenle konuşur…

Dilini kem söze kapatanla şakır.

Tekkelerin yıkılsa da taştan mekanı…

Sadık gönüllerde mihrapları sağ durur.

Okuyan bilir…

Sayfalar hayal, kelimeler hayal, ney hayal.

Beyni karıncalandırıncaya, tansiyonu düşürünceye, bitkin düşünceye kadar düşünmek…

Varlığına anlam katmak.

Kültür yoksa…

Sadece makine misali işleyen bir aksam var.

Not: “Kadim Kastamonu” diyoruz…

“Kültür” var geride çünkü.

Değişik kavimlerce bir diğerine miras bırakılmış “kültür”…

Kabul etse de işler kültürüne bir evvelki kültür, kabul etmese de, zaten kendi kültürü olarak özelleştirdiği de yine farklı kültürlerin karışımıdır.

Göçebe kavimler…

Kültür taşıyıcısıdırlar.

Sinanbey Parkı karşısında, hamamın olduğu alanda, “külliye” şeklinde diyelim…

“Mevlevihane” vardı.

Çok yazdık…

“Yeniden imarı” dediysek de cümle aralarında, olacak iş değil, keşke bir gün olabilse.

“Bayramiler”…

Ankara dışında açılan ilk dergahtı Kastamonu dergahı.

Mevlevi ve Bayrami dergahlarının ortak özelliği…

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda tastamam yer almaları, gerek Osmanlı’nın gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin payandası olmaları, milli duruş göstermeleridir.

Tarihçiler yazmayı sürdürsün…

Kastamonu’nun bu kılcal damarı tüm haşmetiyle bilinsin.

“Şeyh Şaban’ı Veli”…

Kastamonu’dan fikrini dünyaya yayan Mevlana’mız, Yunus Emre’miz, Hacı Bektaş’ı Veli’miz.

Üryan gelip, üryan gidenlerin piri…

Dünya malını bir toz zerresi gibi görenlerin, feda edenlerin, elinin tersiyle itenlerin mürşidi.

Tekke tekke, cami cami, külliye külliye Kastamonu…

Bütüncül bir inanç merkezi.

Aynı zamanda kültür merkezidir…

Her dönemin yansımasını görmek olasıdır inanç yapılarında.

Elbette eğitim merkezidir…

Medreseleri aman ha kimse yabana atmasın.

Baş tacıdır her biri…

Üst üste konulmuş tuğlasıdır medeniyetin.

Not 2: “Şeyh Şaban’ı Veli ve Kastamonu Evliyaları Anma Haftası” düzenlenecek “17-18-19 Mayıs” tarihlerinde…

Tarih yanlış.

Neresinden bakarsanız bakın fitneye açık bir tarih, “19 Mayıs gölgelenmek mi isteniyor?” şeklinde bir soruyu herkes sorar, bu sorunun faturası da doğrudan bir iradeye kesilir…

Her yıl 4 Mayıs haftasında düzenlenen programın 19 Mayıs’ta ne işi var?

Üstelik…

Bu belirlemede söz konusu edilecek iradenin hiçbir dahli yokken.

(Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonu’ya gelişleri ve şapka devriminin tarihi olan 25 Ağustos haftasında da “Türk Dünyası Günleri” icat edilmişti tee ne zaman, sanki başka tarih kalmamış gibi, benzer “kafa mı?”..

Kabul edilemez.)

Yöntem de yanlış…

“Şeyh Şaban’ı Veli ve Kastamonu Evliyaları Anma Haftası”, Kastamonu Valiliği organizesinde kamu kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin ve hayırseverlerin işbirliğinde düzenlenirse anlam ve içerik kazanır.

Bir vakfın düzenleme işine memur edilmesi bütünlüğü de bozar, içeriği de zayıflatır, sürdürülebilirliği engeller…

Valilik düzenlemeli.   

Hazırlık toplantısının fotoğraflarını gördüm, memurlar ve emekliler toplanmış, gönül veren bir tane hayırsever iş insanı göremedim aralarında...

Davet edilmediyse ne diye olsun?

Halka mal edilmeyen bir etkinlik şu an itibarıyla…

Her yönüyle ilk düğme yanlış iliklenmiş durumda. 

Hem tarihi hem de yöntemi onarın…

Çok tepki çeker aksi halde.