Merhaba dostlar.
Geçtiğimiz hafta KASFOT ile birlikte harika bir etkinlik gerçekleştirdik.
KASTAB, yani Kastamonu Turizm Altyapı Birliğimizin organizasyonu ile, KASFOT üyesi fotoğrafçılarla birlikte Araç ilçemizde hızlı bir foto maraton yaptık.
Şimdi öncelikle sizlere, KASFOT’un benim için anlamından kısa da olsa bahsetmeliyim.
Gurbette olduğum yıllarda beni memlekete bağlayan, özlemimi gideren ve belki de bugün içinde olduğum çabanın temelini zihnime işleyen etkenlerden birisi de KASFOT olmuştur.
KASFOT üyesi fotoğrafçıların birbirinden muhteşem kareleri; memleket sevgimi katlamış, bir taraftan özlemimi giderirken bir yandan ise güçlü bir şekilde beni bu topraklara çekmiştir.
Bu vesile ile buradan, sizlerin huzurunda başta topluluk başkanımız Suat Hocam olmak üzere her birine teşekkür ediyor, sevgili Mustafa Gökmuharremoğlu hocama da rahmet diliyorum.
Evet, ben de bu organizasyon ile, yıllarca fotoğraflarını ilgiyle izlediğim çok değerli hocalarımla birlikte muhteşem bir gün geçirdim.
Öncelikle sabah vakti hava şartları oldukça aleyhimize gibi görünse de, Rabbim dualarımızı kabul etti ve ilerleyen zaman içinde doğa bizlere muhteşem fırsatlar sundu diyebilirim.
Fotoğraf çekmeyi sevenler bilir, fotoğraf çekmek için ya yalnız gezmelisiniz ya da fotoğraf çekmeyi seven insanlarla birlikte...
Çünkü fotoğraf emek isteyen bir süreçtir. Ha diye çektim oldu diyebileciğeniz bir olgu değildir. Dolayısıyla bu farkındalıkta olmayan insanlarla çıktığınız gezide fotoğraf adına mutlu olamazsınız.
İşte bu yüzden bu etkinlik beni oldukça mutlu etti açıkçası. Bir fotoğraf grubuyla birlikte fotoğrafa çıkmayalı hayli zaman olmuştu.
İnşallah KASTAB organizasyonu ile bu faaliyet tüm ilçelerimizi kapsayacak şekilde devam edecek. Coğrafyamıza dair ortaya çıkan birbirinden güzel görseller, memleketimizin tanıtımında kullanılacak.
Bu arada bizleri yaylada ağırlayan, ikramda bulunan değerli Belediye Başkanımız Satılmış Sarıkaya’ya da çok teşekkür ediyorum.
Evet dostlar, yaylalar muhteşem. Hele bu mevsimde baharın coşkusu bir başka. Yeşilin onca tonu ile kaplı olan örtüye, yüzlerce farklı renkte çiçekler desen veriyor. Neyi çekeceğinizi, nereye odaklanacağınızı şaşırıyorsunuz. Makro mu çalışsam, geniş açı mı? Her ne yana ve her neye baksanız muhteşem fotoğraflar.
Göz görüyor ama bunu teknolojinin verdiği imkanlarla gözün gördüğüne yakın kaydedebilme telaşı alıp sarıyor sizi...
Ve çevrenizdeki herkes fotoğrafçı olunca tatlı bir rekabet ve tabi en önemlisi muhteşem bir işbirliği söz konusu...
Evet gerçekten yaylalar muhteşem. Buraları görmek, buralarda vakit geçirmek insanın ruhunu genişletir, canlandırır. Yaşama sevincini artırır, ömrünü uzatır.
Buralar en iyi şekilde değerlendirilmeli, insanlara hizmet etmeli. Yok olmakta olan yayla evleri korunmalı, doğal kültür devam ettirilmeli...
Yine geldik aynı noktaya; turizme...
Turizm ama nasıl?
Buraları imara açıp bribirinden modern tesisler, bungalov evler yaparak mı?
Kesinlikle değil tabi ki!..
Yapılması gereken doğal kültürün ürünü yayla evlerini güçlendirmek ve gerekiyorsa eğer aynılarını inşa ederek kontrollü bir şekilde çoğaltmak.
Bunu tekrar tekrar ifade ediyorum. Biliyorsunuz öğrenmenin önemli bir etkenidir tekrar. Bu nedenle çevresel ve toplumsal hassasiyetlerimizi birbirimize sürekli tekrar edebilirsek daha az hataya düşeriz. Daha çok doğru üretebiliriz.
Evet, tekrar ifade ediyorum; Bizim turizmde amacımız büyük kalabalıklar değil, nitelikli çoğunluk olmalı.
Nicelik değil nitelik...
Temel ilkemiz...
Ve bu nitelikli çoğunluğu da tek bir noktaya toplamadan genele dağıtmak. Bu sayede sağlıklı ve kontrollü bir döngü sağlamak. Süreklilik kazanmak. Kısa vadeli vurkaç kazançları değil, uzun vadeli, geleceği de düşünen, öngören kazançları hedeflemek...
Zor değil. Vallahi hiç zor değil...
Formül; bireyci değil toplumcu düşünce. Kolayı değil doğruyu tercih. Gayret ve azim. Ve en önemlisi eğitim...
Şu an turizme dair tüm yatırımlarınızı durdurun. Tüm kaynaklarınızı halkın eğitimine aktarın. Sadece bir yıl bunu yapın. Emin olun gelecek yıl en az yüzde yirmi, yüzde otuz yol almış oluruz.
Kastamonumuzun sağlıklı turizm geleceği, halkımızın kendi değerlerini etkin kılabildiği, doğal yapıyı koruyarak uygulanacak butik turizm anlayışındadır.
Elbette doğa, kültür süzgecinde sağlam kriterler ışığında büyük projeler yapılabilir. Ama bu projeler asla Kastamonu Turizminin ana omurgasını oluşturmamalıdır. Aksi halde bu muhteşem coğrafyaya yazık olur, gelecek nesillerimize yazık olur.
Evet yaylalar muhteşem, Kastamonu muhteşem...
Bu yayla evlerini doğal dokusunu bozmadan dış görünümleri salaş kalacak şekilde restore edebilir ve içlerini de yine doğal yapı ve çevreye uygun biçimde daha modern ve ferah biçimde dizay edebiliriz.
Bu şekilde çevre ve doğal yapı korunmuş olurken, atıl vaziyette kalmış yayla evlerimizi turizme kazandırmış oluruz.
Böylece bölge insanımız iktisadi bir kalkınma fırsatı yakalar.
Bunun yolu da halkımızı doğru bir şekilde bilinçlendirmek ve kendi değerleri için kendilerinin yatırım yapmasını ve hizmet üretmesini sağlamak.
Biliyorum bu birçoklarımıza ütopik bir hayal gibi geliyor.
Eğer bizler birbirimize inanmayı ve güvenmeyi / güvenebilmeyi başarabilirsek, birbirimizin güvenini hak edebilirsek, asla ütopik bir hayal olmadığını göreceğiz...
Hayaller uğruna çaba gösterildiğinde değerli ve anlamlıdır. Ve tabi ki gerçekleştirilebilir.
Er ya da geç...