Geçen hafta tam bugün İstiklal Madalyamızın 100.yılını kutladık. Küçük bir topluluk olarak da olsa, tarihe bir not düştük. Geleceğe küçücük de olsa bir umut, tutunacak bir dal bıraktık.
Gönül isterdi ki tüm KASTAMONU olarak bu günü analım, kutlayalım ve çok güçlü bir şekilde bu kutsal mirası, ruhu geleceğe taşıyalım.
Kısmet...
Bugün olmadıysa yarın olur. Biz yeter ki doğru bildiğimiz yolda pusulamızı şaşırmadan devam edelim.
En azından tarihe 100.yılı hatırladığımıza dair bir iz, işaret, bir not bırakmış olduk. Biz vazifemizi yerine getirdik. Ecdadın hatırına sahip çıktık. Verdikleri çabanın, mücadelenin, emeğin boşa olmadığını, onları unutmadığımızı göstermiş olduk.
Bundan sonra, belki ikinci yüzyılı göremeyeceğiz ama, gelecek yüzyılı torunlarımızın çok daha coşkulu kutlaması için küllenmeye yüz tutmuş sönmek üzere olan Milli Mücadele ruhunu körükleyip bu alevi tekrar güçlü bir şekilde canlandırmak için elimizden gelenin fazlasını yapmaya devam edeceğiz...
Geçen hafta ifade etmeye çalışmıştım. Milli Mücadelemizin tarihinde İnebolu ve Kastamonu, anlatılmadan olmazsa olmaz bir yere sahiptir. Milli Mücadelenin ana omurgalarından birisidir. İnebolu Kastamonu hattının kahramanlık hikayesi yalnızca kayık ve kağnınn mücadelesi de değildir. İnebolu’da kurulan devlet ve halk örgütlerinin çabası ve mücadelesi de anlatılması gereken kahramanlık hikayeleri ile doludur. İnebolu cepheye yalnızca silah ve mühimmat göndermemiştir. O yıllarda İnebolu, ticari bir merkez oluşu nedeniyle zengindir. Halk örgütlenmeleri ile Ankaraya ve cepheye gitmek üzere İnebolu’ya gelenlerden ihtiyaç sahiplerinin giyimini, kuşamını İnebolu’da beklediği süre içerisinde barınmasını yemesini içmesini ve hatta yol parasını karşılamış ve bu hizmeti Milli Mücadele boyunca aralıksız sürdürmüştür. Bunlar anlatılması gereken, bilinmesi gereken hatıralardır. Bu hem ecdadın hatırasına bir saygının gereğidir hem de geleceğe karşı bir sorumluluk. Bu nedenle ne yapıp etmeli İnebolu’da geniş kapsamlı bir Milli Mücadele müzesini kurmalıyız. O dönemde İnebolu ve Kastamonu’daki çabayı, mücadeleyi, ayrıntılı bir şekilde anlatmalıyız. Bu bizim özgürlüğümüzün borcudur. Hem geçmişimize, ecdadımıza vefanın gereği, hem de iktisadi bir kaynak açısından bir turizm ürünü olarak akıllıca bir hareket...
Aşağıda 100 yıl arayla aynı noktada kaydedilmiş iki fotoğraf görüyorsunuz. Üstteki 16 Mayıs 1924 tarihinde İnebolu’da İstiklal Madalyası ve Beratının teslim töreninde çekilmiş. Alttaki ise 16 Mayıs 2024 tarihinde 100. yılı anma etkinliğimizde çekildi. Ben bu fotoğrafta yer alan herkese çok ama çok teşekkür ediyorum. Onlar tarihe geçti. İstiklal Madalyası tarihinde bu fotoğraflar artık birlikte anılacak. Gönül isterdi ki daha kalabalık, daha coşkulu olalım. Ama sönmeye, küllenmeye yüz tutmuş bir ateşi canlandırmak çok da kolay değil. Bu etkinliği umursamayanları da gördük, istemeyenleri de. Onlar da vicdanlarda tarihe geçtiler. Bundan sonra yapacağımız şey her yıl düzenli olarak hem 16 Mayıs’ı hem de 9 Haziran’ı hakkıyla anmak olacak inşallah. Bu etkinlikler gereksiz değil bilakis bir görev ve sorumluluktur. Bizler bunun için çalışmaya devam edeceğiz ...
Haftaya yeniden görüşmek dileği ile hoşçakalın, Allah’a emanet olun...