Merhaba dostlar... Rabbimin izniyle yeni bir yazı ile yeniden karşınızdayım.

Bu hafta size, geçtiğimiz hafta Kayseri’den şehrimize gelen Adımtrek Doğa Dostları Grubu ile yaptığımız geziden bahsetmek ve bu gezi üzerinden turizme dair düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

20-23 Nisan tarihlerinde şehrimize gelen 20 kişilik Adımtrek Doğa Dostları Grubu’na mihmandarlık etme fırsatı buldum. Grup lideri Boğaç Tunoğlu ağabeyimle birlikte, dört günlük bir program hazırlayarak Kastamonumuzun doğal güzellikleri ve tarihi değerlerini göstermeye ve anlatmaya çalıştık.

Pınarbaşı ilçemizden başladığımız gezimizde, ilk önce eşsiz güzelliği ile ziyaretçilerine heyecan veren Horma Kanyonu yürüyüş yolu, Ilıca Şelalesi ve sonra da Valla Muratbaşı Burgu terasa çıktık.

Şahsen sayısını hatırlamadığım kadar yürümeme ve üstelik kanyon içinden ondan fazla geçiş yapmama rağmen Horma, her defasında beni ilk kez geçiyormuşum gibi heyecanlandırıyor.

Ben Horma’da ve diğer kanyonlarımızda, doğanın kalbine dokunduğumu düşünüyor ve hissediyorum.

Valla Burgu Teras ise, yanına Zarı Çayı’nı katarak gelen Devrekani Çayı ve Kanlı Çay’ın birleşip Valla Kanyonu’nu oluşturmaya başladığı noktada, yüzlerce metre yüksekten kanyona bakan, ve ziyaretçilerinde hafif ürperti ile heyecanı zirveye çıkartan muhteşem bir yer.

Valla Burgu Teras’ın 1 km’lik bir yürüme mesafesi var. Devasa köknar ağaçlarının gölgesinde bir kısmı uçurum formunda dik bir yamaç üzerinde, taş döşeli, ağaç korkuluklu keyifli bir yol.

Burgu terası ziyaret edip köye döndüğümüzde Erol’un Yeri’ne uğrayıp nefis gözlemelerini yemeyi ihmal etmedik.

Bana Kastamonu coğrafyasında kırsal turizm uygulaması adına on işletme say deseniz, kesinlikle birisi Erol’un Yeri olur. Mekanın ve çevrenin öz dokusuna uygun çok başarılı bir örnek bence.

Akşam konaklama yerimiz Park Ilıca. Bu mekan da çevreye ve doğaya uygun tasarlanıp uygulanmış hoş bir örnek. Yan yana dizilmiş bungalov evlerde konaklıyoruz. 

İkinci gün programımız ise ILGAR. Ilgar Mağarası yürüyüş etkinliği. Ilgar mağarası yürüyüş etkinliği rotasında görülecek üç nokta var(dı). Mantar mağarası, Ejder Çukuru ve Ilgar...

Kastamonu Turizminde yeni bir destinasyon: KURU KAFA Mağarası

Evet bu güne kadar bu rota üzerinde üç nokta vardı görülecek. Artık bu sayı dörde çıktı. Bu rotada yeni destinasyonumuz Kuru Kafa Mağarası. Bu destinasyon, kendisini tekil olarak ziyaret ettirebilecek kadar güçlü bence. Bu gezide tarihi bir milad yaşanarak, turistik anlamda bu mağaranın ilk grup ziyaretçileri Adımtrek grubu oldu bu arada. Adımtrek bu destinasyonun turizm tarihine adını yazdırmış oldu.

Kastamonu Turizminde yeni bir destinasyon: KURU KAFA Mağarası

Tabi mağaranın kaşifi Ali Subaşı (Kör Ali) ağabeyimi de. Rabbim sağlıkla uzun ömürler versin 82 yaşında beni buraya getirdi ve bu mağarayı kayıt altına almamı ve turizm destinasyonu olarak işaretlememi sağladı.

Bu rota patika olarak 2.5 km. Zemin iyi olmadığından dolayı yağışlı havalarda 1 km de orman yolunu yürümek gerekiyor. Toplam 3.5 km yürüme mesafesi. Dönüşle birlikte 7 km. Belki biraz yorucu ama kesinlikle eğlenceli bir parkur. Horma gibi şu an sayısını bilemediğim kadar yürüyüş yaptım bu rotada. Rotanın sonunda muhteşem Ilgar Mağarası (Ilgar İni). Ilgar’a dair çok yazı yazdım. Ezberin ötesinde delilli iddialarım var. Birgün birilerinin dikkatini çekecek eminim.

Üçüncü ve dördüncü günümüzü ise, İstiklalin şehri İnebolu’da geçirdik. İnebolu’daki İlk günümüzde, Kastamonu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü hocalarımızın çalışması ile geçen yıl tescillenen antik yerleşim alanına yürüyüş yaparak geçirdik. Burada çok üzüldüğüm bir şeye şahit oldum. Tescilli antik yol kepçe ile tahrip edilmişti. Durumu hocalarımıza bildirdim. Bu konuda bakanlık araştırması devam ettiğinden fazla detay veremiyorum.

İnebolu’daki ikinci günümüzde ise muhteşem kültürel değerlerimizden olan tarihi Bıçakçılar Köyünü, coğrafi işaretli geleneksel bıçak yapım atölyelerimizi ziyaret ettik. Bıçakçı Kız Nazan kardeşim her zamanki misafirperveliği ile ziyaretçilerimize ikramda bulundu.

İnebolu’da mihmandarlık adına beni en çok rahatsız eden, yetersiz hissettiren şey, ziyaretçilerimize anlattıklarımızı somut izler olarak gösterememek oldu.  Antik dönem hikayelerimiz, Milli Mücadele destanımız, yüz yıl önce büyük bir ticaret limanı oluşumuz, betonların arasında kaybolmuş mimari kültürümüz İnebolu Evleri...

Yapacak çok işimiz var, bu şehri gerçekten seviyorsak; yapacak çok işimiz var...

Haftaya görüşmek üzere, sağlıkla kalın, Allah’a emanet olun...