İLİ KASTAMONU
İLÇESİ DADAY
YERİ BAYRAMLI KÖYÜ
Günümüzde Sarımsakçı köyü türbesi diye bilinen türbe Daday İlçe merkezine 6 km mesafede Bayramlı köyü Sarmsakçı mahallesindedir. Üç evden oluşan bu köyün hemen yanında eskiden Han köyü diye bilinen ve günümüzde Bayramlı köyü diye adı değiştirilen tarihi çok eskilere dayanan köy vardır.
Bu türbede yatan zat ile ilgili olarak kayıtlarda henüz herhangi bir bilgiye rastlanılamamış, ancak türbenin baş şehadet taşında okunabildiği kadarıyla hicri 702 tarihi okunabilmiştir. Bu tarih miladi 1303 veya 1304 yılına tekabül etmektedir.
Çobanoğullarının son dönemlerini gösteren bu tarih bize Candaroğulları ile Çobanoğullarının yaptığı üçüncü mücadeleyi hatırlatıyor. Bu mücadele Ballı Dağın batı yamaçlarında başlamış ve çetin kış şartlarında ise Çobanoğullarının geri çekilmesi ile bu günkü Daday İlçe merkezinin 3 km kadar batısındaki küçük tepe civarında yoğunlaşmıştı. Bu savaşta Çobanoğullarının son Atabeyi olan Nasrettin Mahmut Beyin Ağabeyi olan Ali Beyin oğlu Gıyak Sultan Şehit düşmüş ve Candaroğulları emiri Süleyman Şah galip gelmişti.
Burada her iki taraftan da çok zayiat verilmiş ve bunlardan büyük kısmı Ulu Mezarlığa defnedilmişti. Halk arasında bu konuda da günümüze kadar farklı rivayetler anlatılagelmiş olup bunlardan iki üç rivayet bu türbe ile ilgilidir.
Bunlardan en akla yakın olanı ise kısaca şöyledir. Bu türbe civarı savaşın kazanılması ve kaybedilmesi açısından çok önemli bir mihenk noktasıdır. Ancak Han köyünde eski ipek yolu ve Sahilden gelen ticaret yolu üzerinde tarihi bir han vardır. Bu Handa Saru Mir Sakçı isminde bir han bekçisi veya koruyucusu vardır. Saru kelimesi Çobanoğulları Atabeylerinden Alp Yörük Beyin oğullarından Yavlak alpin kardeşi Akca Alpin lakabıdır. Bu zat aynı zamanda derviş olup Türkmen beylerinin içinde önemli bir saygınlığı vardır. Ancak yol güzergahlarında birden çok han yaptırması ile bilinir. Bunlardan en önemlisi de Tosya, Kastamonu arasındaki Saru’nun hanıdır.
Mir kelimesi ise Komutan, Komuta eden, Yöneten anlamındadır. Bu köyün hemen güneyinde bulunan bugünkü adı Sarçam olan ve eski adı Gülam olan köyde askeri eğitim verilen ve en güvenilir askerlerin yetiştirildiği bir asker ocağı vardır ve burada birden çok mir yetiştirilmiştir.Günümüzde de bu kelime Mirim, Mir Alay, Mir Sadık Paşa, Miralay Halit Bey gibi önemli şahsiyet ve komutanlar için de halen kullanılmaktadır.
Sakçı kelimesi ise koruyucu, koruyan, bekleyen anlamlarına gelmektedir. Burada bu kelime ya hanı koruyan, ya da miri koruyan Yani Mir Sakçı, Komutanı koruyan, tekkeyi bekleyen ve koruyan Hanı koruyan gibi anlamlar ifade itmektedir. Kısaca komutanın koruyucusu veya bu köye ismini veren Han’ın koruyucusudur. Şunu ifade etmek yanlış olmaz. Saru Mir Sakçı kelimesi Sarunun hanının koruyucusudur ve bu kelime günümüzde Sarımsakçı olarak kullanılmaktadır. Yoksa Taşköprü Sarımsağı anlaşılmamalıdır.kısacası, sarımsak ile bir ilgisi yoktur.
Diğer rivayet ise Sarı Mihenk taşı ile ilgili olup bu taş çok nadir bulunan ve altın veya gümüşün değerini ve saflığını ve değerini ölçmede kullanılan, düz, sert ve pütürlü sarı, siyah veya koyu renkli bir taştır. Bunlar ya çakmak taşı ya bazalt ya da kuvars taşlarıdır. Bu civarda sarı çakmak taşları son zamanlara kadar döğen veya düğen dişi olarak da kullanılmıştır. Mecazi anlamda ise sarı mihenk taşı bir şeyin kalitesini belirleyen kıstas veya ölçüdür. Buradaki anlamı ise insanın kalitesini veya değerini belirleme ve ölçme yeteneğidir. Kısacası Sarı Mihenk Taşı kelimesi günümüze Sarımsakçı diye kısaltılarak gelmiştir. Eskiden Dadaya bağlı olan ve günümüzde Pınarbaşı sınırları içinde bulunan ve Mirahor köyündeki Âlî Danşmend Gazi Türbesine halkın aldaşman türbesi dediği gibidir. Sarımsakçı türbesinde yatan ve mezar taşındaki tarih de dikkate alındığında bu türbede yatan zat o kadar maharetlidir ki insanın değerini bakışından, konuşmasından anlar ve onunu ederi kadar ona değer biçen önemli bir zat dır.
Bir diğer rivayet ise, Savaş o kadar uzamıştır ki, Gıyak Sultanın askerlerinin geri çekilmesi sırasında Süleyman Şahın askerleri, Yakalı köyü, Hasbeylar köyü (Bu günkü adı arabacılar olarak değiştirilmiştir) ve bu köy ile aralarında bazı sorunlar bulunan ve günümüzde Hasan Bey köyünün kurucusu olan Hasbeylerden olan bu beyin yardımı ile, Balabanlar ve Gülam köylerinin Kastamonu tarafına yani İnciğez tarafına sızmayı başarmış ve çembere alarak Kastamonu’dan gelen iaşe ve destek hattını kapatmayı başarmıştır. Yardım ve iaşe gelmez olmuş ve bunun üzerine Gıyak sultan askerlerinin zinde kalması için onlara her yemekte bol miktarda sarımsak vermiş ve askerlerinin mukavemetini artırmaya çalışmıştır. Bu köy hem iaşe hem de sarımsak deposudur ve adı da buradan kalmıştır. Bu köydeki türbede yatan zat ise sarımsağın değerini ve şifa deposu olduğunu bilen bir şifacıdır.
Her üç konu da bu türbede yatan zatın İnsanın veya iaşenin değerini bilen ve ona göre kıymet biçen dönemin alimlerinden birisidir.
Mekanı Cennet ruhu Şad olsun.