SAMUR DEDE TÜRBESİ

İLİ                        KASTAMONU

İLÇESİ                 MERKEZ

YERİ                   HEPKEBİRLER MAHALLESİ

Samur Dede Türbesi İlimizin en önemli inanç turizmi yerlerinden olan Hepkebirler mahallesinde  Eligüzel yolu üzerindedir. Tarihi dokusu en az bozulan Saylav sokak da buraya yakındır.

Günümüzde Türbe yıktırılmış sadece mezarlar  açıkta kalmıştır. Burası Büyük zatların kabirlerinin de bulunduğu bir mezarlıktır.

Buradaki Hepkebirler Camisi ise günümüzde yeni restore edilen camilerimizdendir. Bu caminin ve cami yapım tarihi ve kimin yaptırdığı da belli değildir. Sahabe Türbesi de bu caminin yanındadır. Hicri 1086 yılı şeriyye sicilinde adının geçtiği görülmektedir. Bu bilgiden hareket ederek daha öncelerden yapıldığını söyleyebiliriz.

Bir kaynakta  ise adı Kebkebiler diye geçmektedir.  Samur  Dede Türbesine Cami içinden geçilmekte idi.  Yaklaşık 30 metre kare kadar olan türbe binasının içinde Gökoğlu  8 adet mezar Çifci  ise9 adet mezar olduğunu yazmış olup bu mezarların üzerinde ahşap sandukalar bulunmakta idi. Bunların ortasındaki diğerlerine göre daha büyük olan sanduka da yatan zata Samur Dede Denilmekte idi. Diğerlerinin kim olduğu hakkında ise herhangi bir bilgi verilmemektedir. Türbenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı da bilinmemektedir. Bu caminin dernek başkanlığını yapan bir zat ise burada halveti dergah şeyhlerinin yattığını söylese de bununla ilgili herhangi bir kayıt yoktur.

Türbe Caminin Restore edilmesi sırasında yıkılmış ve yerine de yenisi yapılmamıştır. Miladi 2017 yılı sonlarında Cami tamir edilip yeniden ibadete açıldığında bazı kişilerce türbenin yıkıldığına tepkiler olmuş ancak bu dönemde Vakıflar Bölge Müdürü Caminin ilk orijinalinde böyle bir türbe yapısının olmadığı gerekçesi ile yıkıldığını ifade etmiştir. Restoreyi yapan Mimar ve Mühendis olan iki kardeş ise bu türbeyi yenilerken çevresindeki diğer mezarlar ile birlikte mezar taşlarını caminin dışında bir duvara yığmış ve sonra  mezarları bir düzene göre sıralamaya çalışmış mezar taşlarının kırık olanlarına da bazı eklemeler yaparak restorasyonu tamamlamıştır. Samur Dedenin mezarı diye belirlenen bir mezarın baş tarafına da küçük bir sac levha konulmuştur. Burası eski yerinden yaklaşık 5 metre kadar içeri taraftadır. Diğer mezarların ise yerleri de belli değildir. Türbenin orijinal yerinin bir kısmı yol genişletilmesine gitmiş ve buraya da Çeşme ile Cami arasına üstü beton olan bir taş duvar çekilmiştir.

Samur Dede hakkında da herhangi bir kayıtta bilgiye henüz ulaşılamamıştır. Kastamonu’da çok sayıda Türbe, Mescit ve Cami ile Dergah binaları, han, hamam gibi eski yapılar ile tarihi konakların günümüzde de değişik gerekçelerle yıkıldığının en güzel kanıtı burasıdır. Bunu diğer bir örneğini de Nasrullah Camisi Civarında görüyoruz. Caminin doğu tarafındaki mezarların kaldırıldığı ve yerine tuvaletler yapıldığı daha sonra tepkiler üzerine bu yapının yıkılarak Frenk Şah Hamamının yanındaki yolun altına bir tuvale yapıldığı  burasının da Frenk Şah Hamamını, Mescidini ve Türbesini yaptıran Şeyh Cemaleddin Efendi Vakfına ait olduğu belirlendiğinden miladi 2018 yılında Yolun altından alınarak Cami tarafına doğru biraz yaklaştırılan ve günümüzde kullanılan daha küçük bir tuvalet yapılmıştır.

Gelelim Hepkebirler Camisi ve Türbelerinin bulunduğu yere. Bu  son yapılan Restorasyon sırasında Caminin Güney doğu kısmındaki çok sayıda mezar da yerinden sökülmüş ve buraya da günümüzde kullanılan üzeri beşik örtülü büyükçe bir şadırvan yapılmıştır.

Kastamonu’da sahabe Türbesinin de bulunduğu bu mekan aslında yeniden ele alınmalı ve daha güzel bir yer haline dönüştürülmeli ve İlimize inanç turizmi için gelenlere güzel bir mekan kazandırılmalıdır.

Ayrıca şunu da eklemek yanlış olmaz. Caminin batı tarafındaki Sahabe Türbesinin bulunduğu yerdeki sonradan açılan yol da kapatılmalı ve bu alan yeniden düzenlenmelidir diye düşünüyorum. Ayrıca buradaki eski tuğla süslemeli minare de yıkılmış ve Cami içinden ahşap bir minare eskiden böyle olduğu gerekçesi ile yapılmış güzel de olmuş lakin bu minarenin hemen yanındaki Sahabe Türbesi de yıkılmış ve Cami ile yol arasındaki küçük bir aralığa sıkıştırılmış ve mezarın üzerine de Sacdan bir şekil verilmeye çalışılmış ve Caminin duvarına da Sahabe ile ilgili bilgiler verilen bir levha konulmuştur.

Kastamonu geneline baktığımızda nedense bilinmez ya yol açmak ya da yerine başka yapılar yapmak için bu mekanlar seçilmiş bir tarih, bir kültür yok edilmeye çalışılmıştır. Bunun son örneği  Samur Dede Türbesi olsun dileğini belirtmek yanlış olmaz.

Burada küçük bir kıssayı yazmadan geçmek de doğru olmaz diye düşünüyorum. “Devrin birisinde Sadrazam öyle bir suç işlemiş ki bunu duyan padişah buna çok kızmış ve sadrazamını yanına çağırtmış. Ona seni affetmem için öyle bir suç işleyeceksin ki özrün de kabahatinden büyük olsun ancak seni o zaman affederim demiş. Sadrazam bira düşündükten sonra padişahın sırtına bir çimdik atmış ve özür dilerim sultanım demiş. Padişah önce adamı ödüllendirmiş ve aklınla bin yaşa demiş. Sonrada atın bunu zindana demiş. Sadrazam Sultanım neden bana zindan cezası verdiniz deyince Padişah da her kim devleti kendi aklı ile yönetmeye kalkarsa o devlet çöker. Devlet ise Devlet aklı ile yönetilir. Sen biraz zindanda kal ve Devlet aklını belki orada öğrenirsin” demiş.

İnşallah bu iş de devlet aklı ile yapılmıştır. Yoksa Kastamonu’da tarih, kültür, turizm çöker. Turizm başkenti olma hayali de suya düşer. Dileğim o dur ki birileri çıkar da Samur Dedenin mezarını eski yerine taşır üzerine de ahşap sandukasını da sökülen öteki zatların mezarları ve sandukalar ile birlikte yerine koyar ve türbenin binasını da yeniden yapar.

      Mekanları Cennet ruhları şad olsun.

              Zühtü Aslan