Türkiye’de kelimeler üzerinden “algı” yolculuğuna çıkmanın nihayeti genellikle “olgu” duvarına çarpmak olur, “Anadolu medeniyeti” rengarenk çiçek bahçesidir, kim ne ekerse eksin niyet ettiğini biçemez…

Maya sağlamdır çünkü.

“Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı” ve taşra teşkilatlarının “Türkçe” üzerine doğrudan “hassas” olması gerekir…

Yurttaş istediği kelimeyi bahçeden gönlünce derebilir.

Mustafa Afacan Köşe-41

“Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü” misal…

“İlim” yazıyor illa, “bilim” kelimesini kullanmaktan imtina ediyor, neden?

“İlim” ve “bilim” kelimelerinin kökenlerine bakalım…

“Nişanyan Sözlüğü” kullanıyorum ben. 

“İlim” kelimesinin kökeni…

“Arapça ˁlm kökünden gelen ˁilm عِلْم ‘bilgi, özellikle teorik bilgi, bilim’ sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ˁalama عَلَمَ ‘bildi, anladı, iz ve işaretleri yorumlayarak bilgiye ulaştı’ fiilinin fiˁl veznidir”.

“İlim” kelimesi…

“Arapça”.

“Bilim” kelimesinin kökeni…

“Kırgızca bilim ‘bilgi, malumat’ sözcüğü ile eş kökenlidir. Bu sözcük Eski Türkçe bil- fiilinden Yeni Türkçe +Im ekiyle türetilmiştir. Daha fazla bilgi için bil- maddesine bakınız. 1934 tarihli Tarama Dergisi'nde ilm karşılığı olarak önerilen sözcüklerden (bilgi, bili, bilü, bilik, biliş, bilme, bulgu vb.) biridir. İlm/ilim sözcüğünden serbest çağrışım yoluyla benimsendiği şüphesizdir. Kaynak gösterilen Kırgızca’da sözcük genel anlamda ‘malumat’ anlamına gelir”.

“Bilim” kelimesi…

“Türkçe”.

“Arapça” illa…

Neden “Türkçe” değil?

Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü “ilim” kelimesini “Öğretmen Akademileri” ismi verilen projesinde kullanıyor…

“Öğretmen” ve “akademi” kelimelerine de Nişanyan Sözlüğü’nden bakalım.

“Akademi” kelimesi…

“Fransızca académie ‘1. bilimsel kuruluş, yüksekokul, 2. özellikle 1635'te kurulan Fransız Akademisi’ sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İtalyanca academia ‘bilimsel kuruluş, özellikle Marsilio Ficino'nun 1439'da Floransa'da kurduğu Platonik Akademi’ sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca akademía ακαδεμία ‘1. Eski Atina yakınında bir koruluk, 2. Eflatun'un (MÖ 429-347) bu yerde kurduğu felsefe okulu’ özel isminden türetilmiştir”.

“Akademi” kelimesi…

“Yunan/Fransız”.

“Öğretmen” kelimesi…

“Türkiye Türkçesi öğret- fiilinden Yeni Türkçe +mAn ekiyle türetilmiştir”.

“Arapça” diye yola çıkıp…

Nerelere toslanıyor görüyorsunuz.

“Algı” derken…

“Olgu” çıkmaz sokağı.

(Kastamonu İl Milli Eğitim Müdürlüğü web sayfasında “Müzik Akademisi’nde ‘İlim, Sanat, Müzik’ Konulu Müzik Dinletisi Gerçekleştirildi” başlıklı haber var…

Haberin görselinde aşağıdaki metnin yer aldığı slayt görüntüsü var, noktasına-virgülüne dokunmadan aynen alıntı yaptım, ki görsün maarif teşkilatımızın “imla” ve “bilgi” düzeyini alem.

Bu metni kaleme alan “öğretmen” haberiniz olsun…

“Sonuç olarak, Batı “ya ait olduğu söylenen birçok şey aslında Doğu kökenlidir. Batı ile İslam Dünyası arasındaki ilişki, İspanya ve Sicilya yoluyla sürmüştür. Doğu kültürü, özellikle İslam bilginlerinin bulgularıyla beraber Batıya ışık tutmuş, bilim köprüsü kurulmuştur. Bu yolda sadece Arap bilginler değil, diğer İslami ilim insanları yetişmiş, ilim, sanat ve müziğe büyük katkılar sunan çok sayıda düşünürler isimlerini tarihe yazdırmışlardır.”

Öğrencilere “imla” ve “bilgi” öğreten öğretmenin düzeyi yukarıda…

Maarif teşkilatı hiç mi kontrol etmez?

Yukarıda metni karşısında gören “akademi öğretmenleri” okudukları karşısında “Yazım kuralları yerle yeksan” demezler mi, itiraz etmezler mi, düzeltmezler mi?...

Allah’ım nereye düştük biz?

“Bilgi” tarafındaki yanlışlar apayrı…

Bilimin ilerleyişini bu kadar “yanlı” ifade etmek “günah”.

Elbette “Doğu” her zaman Doğu’dur…

Başımız üstüne.

Ancak…

Metinde izah edilmeye niyetlenilen “Doğu”, o Doğu değil, “Doğu” çok daha zengin ve iletişime açık.

Ve…

“Doğu” ile “Batı” arasındaki ilişki “voleybol” maçı değil, sürekli bir “alışveriş”, üst üste tuğla koymak.

Maarif teşkilatının bilgiyi eğip bükmesinden ve yazım kurallarını bilmemesinden şikayetçiyim hakim bey…

Vatandaş dilekçesidir bu.)