Bu hafta sorgulayacağımız konu Ahlak, ekonomiye yön verebilir mi? Bunun için aşağıda bazı örnek olayları ele alacağız. İlk bakışta ahlak ile ekonomi arasında bağlantı kuramayabilirsiniz ama bakalım yazımızın sonunda aynı görüşte olacak mısınız?

1.Örnek Vaka: Geçen haftaki “Fiyatlar” isimli yazımdan düşünerek örnek vakayı ele alalım. Maliyeti 30 TL olan lahmacunu piyasada yoğun talep olduğuna güvenerek 1000 TL’ya satabilirsin. Peki bu ahlaki midir? Bu soruyu ben cevaplamayacağım. Ama uzun dönemde ne olacağını söyleyeyim. Turist bir sonraki sene lahmacunu satan yere gelmeyecektir. Başka bir tatil yerine girebilir, aynı tatil yerinde başka bir firmaya gidebilir, kiraladığı evde yiyebilir veya başka bir yol bulabilir. Bir müşteriyi bir kez kandırabilirsin, ikinci kez kandırabilirsin ama üçüncü kez kandırman çok zor. Fiyatını makul düzeye indirsen bile küsen müşteri kolay kolay sana geri dönmez. Yani firma veya lokasyon uzun dönemde varlığını sürdürmekte zorluk çeker.

2. Örnek Vaka: Taksi şöförü önünde yaşlı bir kadın elini kaldırmasına rağmen onun önünde durmaz. Biraz ötede Arap turisti görünce onun önünde durur ve Arap turisti alır. “Ya Habibi”, “Maşallah”, “İnşallah” gibi Arapça sözler söyler. Yağlar çeker. Hatta Arap turistin muhabbetinden öyle hoşlanır ki gideceği yer 1 km ötede olmasına rağmen 40 km yolculuk yapar. Sonra tabi hizmetinin karşılığını fazlasıyla alır. Arap turisti bıraktıktan sonraki müşterisine de “Her yere Arap Turistler doldu” muhabbetini yapmayı ihmal etmez. Bu davranışın da ahlaki olup olmadığını size bırakıyorum. Bir sene sonra ne olur? Arap turist bir daha bu lokasyona gelmez, bir daha taksiye binmez. Bir kişiyi bir kez kandırırsın, iki kez kandırırsın. Ama üçüncü ve dördüncü kez zor kandırırsın. Yani uzun dönemde taksici bu işten zarar görür.

3.Örnek Vaka: Kötü kalite mal yaparsınız ve müşteriye bunu satarsınız. Müşteri bunu bir kez alır. Ama kısa sürede malın kalitesi hakkında bilgi sahibi olur. Kandırıldığını anlar. Daha önceki vakalarda olduğu gibi bu sefer de müşteri ikinci kez de belki kanabilir. Ama üçüncü ve dördüncü kez kandıramazsın. Marka sadakati oluşturamazsın. Uzun dönemde malının talebi sürekli düşer ve firman uzun dönemde varlığını sürdüremeyebilir.

Üç tane örnek vaka paylaştık. Üçünde de satıcı veya firma ahlaki açıdan tartışmalı hareketler de bulunmaktadır. Yorumu size bırakıyorum. Ama ahlaki açıdan müşterilerinizin hoşuna gitmeyecek hareketler yaparsanız uzun dönemde malınızı satmakta zorlanırsınız. Müşterinin size güveni kaybolur. Güvenin kaybolması da bir daha sizden mal almasını zorlaştırır.

İktisat derslerinde biz Homoeconomicus adı verilen insan tipini işliyoruz. Homoeconomicus insan kendi çıkarını düşünerek davranan bireydir. Faydasını ve karını maksimize etmeyi amaçlar. Sadece kendi çıkarını düşünmesi ahlaki açıdan eksikliğini göstermektedir. İktisatçılar insanı Homoconomicus yani çıkarcı düşünerek matematiksel modelleri daha rahat kurdular. Yani olayları daha rahat açıkladılar. Yukarıda saydığımız olayları ele alalım. İnsan için hangisi akılcıdır? Kısa dönemde müşteriyi kazıklamak mı yoksa uzun dönemde çıkarını düşünerek daha itidalli fiyat belirlemek mi? Şimdi öncelikle insanlar her zaman kendi çıkarını maksimize etmek için mi davranır? Bunu iktisat derslerinde anlattığımız iki konu ile açıklayalım.

İktisat teorisine göre tekel (yani piyasada tek satıcı olduğu durum) piyasasında firma çok yüksek fiyat belirleyebilir. Ama tekel firmaları gerçek hayatta bu denli yüksek belirlemez. Neden? Çok yüksek kar elde ederse piyasaya girmek isteyen firma sayısı artar. Er ya da geç piyasaya rakipler girebilir. Bu nedenle tekelci firmalar teoride anlattığımız fiyattan daha düşüğünü belirler. Böylece piyasaya uzun dönemde başka firmaların giriş ihtimalini azaltır. Kısa dönemde tekel olarak yüksek kazanç elde etmektense uzun dönemde tekel olarak kalmayı tercih eder. Bu fiyata “girişi engelleyici fiyat” adı verilir. Bu konu aslında yukarıda örnek verdiğimiz üç olay gibi davranılmadığı durumun iktisat biliminde işlendiğini gösteriyor.

İnsanların homoeconomicus bireyler gibi davranıp davranmadıkları ültimatom oyunları gibi çeşitli şekillerde de ölçülmüştür. Ultimatom oyununda iki oyuncu vardır. Birinci oyuncuya 100 TL verilir ve bunu ikinci oyuncu ile paylaşması istenir. Oyuncu 100 TL’nin bir kısmını kendisi için bir kısmını da ikinci oyuncu için önerir. İkinci oyuncuya da bu öneriyi kabul edip etmediği sorulur. Eğer kabul ederse bu önerideki parayla iki oyuncu da bu önerideki parayla oyundan ayrılır. Eğer reddederse de iki oyuncu da sıfır kazançla oyunu bitirir. Eğer birinci oyuncu homoeconomicus gibi davranırsa ikinci oyuncuya çok küçük bir para önerirdi. Eğer ikinci oyuncu da Homoeconomicus gibi davransaydı kendisine 1 TL bile teklif edilse kabul ederdi. Çünkü reddederse sıfır kazanç elde edecek. Ama bu oyunlarda bilin bakalım genelde nasıl sonuç ortaya çıkıyor? Birinci oyuncular genelde %50-%50 veya %60-%40 gibi bir oranla paylaşmayı tercih ediyor. Yani çıkarcı değil biraz daha paylaşımcı davranıyor. İkinci oyuncu da kendisine çok az para teklif edilirse reddediyor. Yani o da homoeconomicus birey gibi davranmıyor. Daha adil bir paylaşım beklentisinde bulunuyor. Bazılarınız “Birinci oyuncu, ikinci oyuncu reddedeceğinden korktuğu için adil paylaşım önerisinde bulunmuş olamaz mı?” diyeceksiniz. Öyle veya böyle. Adam adil paylaşım önerisinde bulunuyor mu? Evet. Yazının başında verdiğim örneklerde de kişi, müşterinin bir daha gelmemesinden korkabilir mi? Evet. Korktuğu için kazık atmayı istemeyebilir mi? Evet. Önemli olan sonuç. Eğer adam bir şeylerden korkup ahlaklı davranacaksa davransın.

Biliyorum. İçinizden “Sen de çok uzun yazıyorsun hocam” diyorsunuz. O zaman kısaca yazımızı özetleyelim. Siz başlangıçta ahlaki olmayan tutumlar izleyebilirsiniz. İçinizden “Kerizleri nasıl da soydum soğana çevirdim” diyebilirsiniz. Kısa dönemde başarılı da olabilirsiniz. Ancak karşınızdaki kişiler keriz değildir. Bir kez kanabilir, hatta ikinci kez da kanabilir. Ama üçüncü kez kandırmak oldukça zor olacaktır. Yaptığınız ahlak dışı hareketler uzun dönemde sizin için iyi olmayacaktır. Şahsım adına ben kısa dönem yerine uzun dönemde kazançlı çıkmayı tercih ederim. Ya siz?