Çeşme ile okul bahçesi arasına sıkışmış, en az elli yaşında olduğu iddia ediliyor çevre esnaflarca, şehir hayatına meydan okuyan bir yabani...
"Fındık ağacı".
Dalında fındık yok...
Evveliyatında da gören olmamış.
Niye?...
Büyük olasılık cinsi "erkek", görevi "dişi" fındık ağaçlarını döllemek, komşu ağaçlarda nasibi var mıdır bilmiyoruz.
Dallarına gözümüz takıldı Serdar İzbeli ile önünden geçerken, daha doğrusu onunki takıldı, "doğasever" o neticede...
Etraftan malumat topladı.
Fotoğrafı incelerken kök dalları dikkatimi çekti...
Etrafındaki betonla kelepçelenmiş adeta.
Çeşmenin alt kaidesi bir taraftan, bahçenin taş parkesi diğer yandan, cendere içinde fındık ağacı...
Umurunda değil ama.
Ne beton anlamış ne de taş parke...
Delmiş, kırmış, parçalamış.
Azimse azim...
Yaşama dirayetiyle kuşanmış örnek savaşçı.
Yenilmemiş fındık ağacı...
Yenilmeye de hiç gönlü yok.
Meydan okuyor...
Biz ise okuyamıyoruz karşımızdaki şaheseri.
Not: Fındık ağacının az ilerisinde tarihi bir konak restorasyonu var...
Eh, o da ilginç, ilk bakışta karton bir bibloyu andırıyor.
Nerde bir restorasyon yapıldığını görsem...
Tırnak etime iğne batırılmışçasına canım yanar.
Eskiyi korumaktansa...
Eskiyi yenilemenin gayreti güdülür çünkü.
Eski eseri yaşatmak bu mu?..
Günümüzde kullanışlı hale mi getirmek?
"Cephe kaplama" ile aynı eksendeki mantık...
Restorasyon mudur?
İlimizde restorasyon deneyimleri çok yaşandı, gerek konaklarda gerekse taş yapılarda, hepsi de kurul onaylı yapıldı...
Geçmişin izleri ne oranda korundu?
İlimize özgü değil elbette...
Ülke genelinde restorasyon mantığımız arızalı.
Tartışması lazım bilim çevrelerinin...
"Kültürel mirası korumak" bu olmamalı.
Not 2: Mahmut Bey Camii'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girmesi, bu yolda ilimizin yürüdüğü en azından çeyrek yüzyıllık yolu yeniden hatırlatmak gereğini doğurdu, "vefa" namına en azından.
Bugün de bir fotoğraf ile devam edelim vefa yürüyüşümüze...
"Hüseyin Üster" arşivinden geldi fotoğraf.
Altına not düşmüş Üster...
"Başlangıç noktası".
ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen mikrofonda konuşuyor...
Belediye Başkanı Süleyman Yücel, Sedat İşeri, Şevket Selvi, Ata Erdoğdu, Tahir Altıkulaç başta olmak üzere hemşerilerimiz dinliyor.
1990'ların sonu olsa gerek...
Süleyman Yücel'in "1994-1999" döneminde belediye başkanlığı yaptığı dikkate alınırsa.
Enis Yeter'in Kastammonu Valiliği dönemi...
Bir kaç yıl öncesi belki de.
1990'ların sonu..
Kültürel mirası koruma yolunda ilimizde atlara eyer vurulduğu dönem.
O yolculuğu bugün çok daha hızlı sürdürmeliyiz...
Ne oranda iz üstündeyiz?
Not 3: "Dünya kültür mirası" listesine girmek için bu yıl bitmeden UNESCO'ya bir başvurumuz daha olacak mı?..
"Gastronomi" dalında.
3 Şubat 2021'de bu yönde tarih verilmişti...
2023'te başvuru yapılacağı duyurulmuştu.
Gastronomi alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı'na dahil olmak için ilimizde "Gastronomi Masası" oluşturulmuştu o tarihlerde...
Kamu ve sivil paydaşların işbirliğinde.
Başvuru dosyasının 2023 yılında Kastamonu Belediyesi tarafından UNESCO'ya sunulacağını dönemin valisi açıklamıştı...
Dosya hazırdır.
Aradan 2 küsur yıl geçti...
Önümüzdeki günlerde başvuru yapılır.
Ardından da...
Kastamonu yeni bir UNESCO payesi ile daha ismini tüm dünyaya duyurur.