İstanbul'daki Kastamonulular "tanıtım günleri" üstüne "tanıtım günleri" düzenliyor, her düzenlenen "gün" Kastamonu'yu asli tanıtım kulvarında kaç "yıl" geri götürüyor, etmeyin eyleyin n'olur?..
Kastamonu kaldırmaz bu tempoyu!
Dernekler bir yandan...
İstanbul ilçe belediyeleri bir yandan.
Sılanın "tanıtım" talebi yok...
Gurbet tam gaz.
Kafamız karışıyor uzaktan bakınca...
Elli çeşit federasyon, konfederasyon, birlik nerede?
Biri Kağıthane'yi mesken tutmuş...
Biri Yenikapı'yı.
Zannımca biri CHP'li büyükşehir belediyesi ile yürüyor...
Diğeri AKP'li ilçe belediyeleriyle.
Gurbettekiler yol bulmuş...
Gurbet ne eyleye?
Siyasi mevzileşme ile Kastamonu yol alamaz...
Gurbettekiler alır mı kendileri bilir.
(Kastamonu'yu "tanıtmak" için evvela "bilgi" lazım...
Kastamonu "üstün körü" anlatılacak nesne değil
"Birlik" lazım...
Siyasetin ayrıştırıcı rüzgarından arınmak şart.
"Had" lazım...
Her kafasına esen dernek vesaire bu yüke talip olmamalı, oldurulmamalı, korunmalı Kastamonu.
Seçici olmak lazım...
"Davul zurna" takımı bile "yerel" olmalı.
Tüketici "kandırmamak" lazım...
Ne esnaf Kastamonulu ne tezgahtaki ürün.
"Hazırlık" lazım...
"Dünden bugüne" olmaz.
"Tarz" lazım...
"Topa karaburun vurmak" ile olmaz.
"Hedef kitle odaklaması" lazım...
Kastamonu'nun hangi gelir grubuna tanıtılacağını hesap eden var mı?
E bir de sıladan "5N1K" lazım...
"Kim, neyi, nasıl, nerede, neden" tanıtacak?
Sıla için bu ne gayret!..
Yormayın kendinizi.)
Not: "Kastamonu'nun yoksulluğu" revaçta son günlerde...
Türkiye'nin güneydoğu bölgesindeki bir yöresinin ardından "Kastamonu, Çankırı, Sinop" üçlüsü geliyor.
Yeni malumat değil...
Son 15 sene boyunca yazılarımla ilimize tüyo verdiğim "ısıt, ısıt, sür" bir mevzu.
"Yoksulluk" göreceli bir kavram...
"Mutlak" manada ölçmekten çok, ölçenin neyi baz aldığı ile alakalı, istatistik metodunun "tarafsız" olduğunu iddia edebilmek münkün mü?
Kastamonu yoksul mu yoksul diğer iki komşusu ile oluşturduğu grup olarak "kalkınma bölgeleri" liginde...
Yıllardır yeri değişiyor mu değişmiyor, değişmesi için ne gerekiyor özel sektörün canlı olması, her üç ilde de bu canlılık var mı yok.
Kastamonu ekonomisi misal...
Kendi içinde dönen, kamunun mal ve hizmet alımlarına muhtaç, "dışarı" ile ticarete girmekten "aklı çıkan" bir il.
Dışarıdan para gelmedikçe...
"İçerisi" nasıl zenginleşecek?
Ulusal iç piyasada dahi toplu olarak "aslı astarı olmayan" Kastamonu firmalarının ulusaşırı piyasalarda zaten hükmünü aramak saflık olur...
İhracat verileri ortada.
Ezcümle...
Kastamonu'nun yoksulluğunu dile dolamaktan evvel yapılacak iş o yoksullukla nasıl baş edileceğine kafa yormaktır.
Hamaset ile peynir gemisi yürümediği gibi...
Yoksulluk üzerinden siyasi prim yapmaya kalkışmak ise apayrı bir sorumsuzluktur.
Kastamonu ekonomisi yoksulluk setini nasıl yerle bir edecek?..
Kafa yormaya var mısınız?
Yoksunuz...
Kesinlikle yoksunuz.
Not 2: Sene 70'lerin sonu...
Kastamonu Belediyesi'nin "tanzim satış mağazası" vardı Topçuoğlu'ndaki şimdiki kapalı pazarı yerinin içinde, peynirden süte, yağdan şekere, Kastamonu'nun alt direğine temel gıda maddeleri sağlardı.
Hatırlar yaşı kemale erenler?..
Beyaz önlüklü belediye çalışanları.
Sene belki 80'lere geçmişti...
Mustafa Kasım mı, Vali-Belediye Başkanları mı, Ali Köse dönemi miydi?
Yoksulluk...
Hep vardı Kastamonu'da.