“Öğrenmek zekânın, yapmak ahlakın işidir.”
(Nurettin Topçu)
Hedefimiz Büyük Türkiye ise Yapmamız Gerekenler
Nitelikli eğitim ülkelerin sürdürülebilir bir kalkınma hedefine ulaşması için en önemli araçtır. Geçmişte yaşanan acı tecrübelerden hareketle, sistemin verimli işleyişini engelleyen uygulamalara-girişimlere bir daha fırsat vermemek için, yarının büyük insanları olacak çocukların ve gençlerin nitelikli bir şekilde yetiştirilmesini sağlayacak bir yapılanmanın ve sistemin kurgulanması noktasında toplumun tüm kesimlerine görev düşmektedir.
Yıllardır eğitimin içinde olan, araştırma yapan, medyada yazılarıyla toplumu bilgilendiren bir akademisyen olarak fikrim: Milli Maarif Modelinin kaliteyi artıracağına inanıyorum ve bu süreci destekliyorum. Yeni müfredat üzerinde iyi çalışılmış, insanı/öğrenciyi merkeze alan, çağın gerektirdiği becerileri kazandırabilecek bir müfredat olarak değerlendiriyorum.
Benzer çalışmaları üniversitelerden de bekliyoruz. Tabandan gelecek öneriler de çok önemlidir.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin uygulamadaki verimliliğini artırmak için ve diğer konularla ilgili bazı önerilerim şunlardır:
· İlim, irfan ve hikmet sahibi, çağın gerektirdiği bilimsel becerilerle donatılmış bireyler yetiştirecek olan bir eğitim sisteminin inşa etmemiz gerekiyor. Bu nedenle, eğitim ve yükseköğretimde alanlarında, çağın gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatılmış bireylerin yetiştirilmesi, akademik bilginin üretimi ve bu bilginin ekonomik ve toplumsal yarar doğrultusunda kullanılması için gerçekleştiren yeni model arayışları desteklenmelidir ve tüm paydaşlarca katkı sunulmalıdır.
· Temel bilimsel, ileri teknolojik gelişmeler ve bunlara paralel olarak dijital/yapay zekâ teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Bu durum müfredatların sık sık güncelleştirilmesini gerektiriyor. Müfredat değişimi/dönüşümü dinamik bir süreçtir. Belki şimdiden bir sonraki sürece hazırlanmak gerekiyor.
· Müfredat kadar önemli olan belki de ondan daha önemli olan çağın niteliklerine uygun müfredatı uygulayacak olan nitelikli öğretmen yetiştirme meselesidir. En iyi müfredatı da ortaya koysanız bunu uygulayacak nitelikli öğretmen yetiştirememişseniz o müfredattan yeterli verim alamazsınız. Üniversiteler bu alanın en önemli sorumlusudur. Bu noktada, Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurumu’nun işbirliği yapması şarttır. Bu tür işbirliklerinde verimliliği artırmak için gerekirse Yükseköğretim Kurumu’nu bakanlık statüsüne çıkarıp ‘Yükseköğretim Bakanlığı’ kurulmalıdır.
· Dijital dönüşüm sürecinde, her bireyin yapay zekâ vb teknolojilerini erken yaşlardan itibaren öğrenmesi ve bu teknolojilerden verimli bir şekilde yararlanması sağlanmalıdır. Yeni müfredatta bu teknolojilere yer verilmesi olumludur ve uygulamada verimlilik sağlanmalı ve takip edilmelidir. Bu teknolojilerin zayıf ve güçlü yanları hakkında bireyler yeterince ve doğru bir şekilde bilgilendirilmelidir. Bu teknolojilerin güçlü yönlerinin ve sağladığı fırsatların yanında, zayıf yönleri ve getirdiği tehditler de eğitim müfredatlarında yeterince yer almalıdır.
· 12 yıllık zorunlu eğitim gözden geçirilmeli, okul öncesi eğitim dâhil bu süre en fazla 9 yıl olmalıdır.
· Türkiye'de eğitim ve yükseköğretim ile ilgili birçok sorunun çözümünün şifresi orta ve lise yıllarından itibaren nitelikli bir mesleki eğitimin yaygınlaştırılmasına bağlıdır. Erken yaşlardan itibaren çocukların mesleki eğitimin geliştirilmesi mesleki eğitime yönlendirilmesi ülkemize ve bireylere büyük kazanımlar sağlar.
· Meslek liselerini cazip hale getirmek ve başarılı öğrencilerin meslek liselerini tercih etmesi için doğru stratejiler belirlenmelidir. Mesleki liseler ve o liselerin bulunduğu bölgedeki MYO'lar (4+2) formülü şeklinde birleştirilmelidir.
· Dijital dönüşüm ve yapay zekâ teknolojileri de dikkate alınarak, yeteneklerin heba olmaması için erken yaşlardan itibaren öğrencilerin becerilerine, yeteneklerine ve ilgilerine göre doğru mesleklere yönlendirilmesi ve bu noktada mesleki eğitimin geliştirilmesi için doğru stratejiler belirlenmelidir. Ortaokuldan itibaren tüm okullarda etkili-verimli bir kariyer planlaması danışmanlığı sistemi kurulmalıdır. Bu konu da akademisyenler de destek vermelidir.
· Fen, dijital teknoloji, matematik vb uygulamalı alanlarda laboratuvar, atölye, yapay zekâ eğitimi vb çalışmalara daha çok yer verilmelidir. Laboratuvarlar etkili kullanılmalı, bu hususta MEB ile üniversiteler işbirliği yapmalı, öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilmelidir.
· Son yıllarda, eski dershane ağırlıklı sistemden uzaklaşma noktasında çabalar sarf edildi. Neticede okulların işlevi artmış olsa da dershanecilik faaliyetlerinde bir artış gözlemleniyor. Okullarda uygulamaya geçirilen kurslar birçok okulda maalesef verimli olamadı. Yeni müfredat modelinin başarısı için bu kursların verimli bir şekilde devam ettirilmesi gerekir ve bu soruna bilimsel yaklaşımlarla çözüm bulunmalıdır. İçi boş, sınav merkezli ve devlet okullarını işlevsiz hale getiren ve okula alternatif olarak sunulan kurs vb uygulamalar zaman ve kaynak israfıdır.
· Sürekli bir kısır döngü içerisinde olan, 1982 Anayasası ile 27 üniversite için kurulan, fakat bugün sayısı 208 olan üniversiteleri tek merkezden idare etmekte zorlanan Yüksek Öğretim Kurumu Sisteminin de yeniden yapılandırılması artı kaçınılmaz bir gerçektir.
Sonuç Olarak…
Eğitim ve yükseköğretim alanında başarılı olabilirsek, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “TÜRKİYE YÜZYILI” olarak ifade ettiği bu yüzyıl, sadece madde değil mana anlamında da ülkemiz açısından gerçek bir ‘Medeniyet Yüzyılı’ olabilir. Aslında, bizi sevmeyen ve engellemeye çalışanların da en büyük korkusu budur.
Türkiye Gemisinde bulunan herkesin, yakın tarihimizde yaşanan olumsuzluklardan ve yapılan yanlışlardan ders çıkarması gerekir. Hangi siyasi iktidar tarafından yapılmış olursa olsun, ülkemizin kalkınmasına yönelik gerçekleştirilen çalışmaları takdirle karşılayacak, yapılamayan veya yanlış yapılan işlerin de yapıcı bir dil ile eleştirecek ve alternatif projeler ortaya koyacak bir yaklaşım sergilemek, hedeflerin gerçekleştirilmesi ve bu geminin sağlıklı bir şeklide karaya ulaşması için şarttır.
Hem uhrevi hem de dünyevi anlamda, insanların kurtuluşuna vesile olacak bir dünya düzeninin de inşa edilmesine katkı sunmamız için bu alanlarda başarılı olmak zorundayız.
Gayret bizden başarı ve takdir Allah’tandır.
Prof. Dr. Zekeriya YERLİKAYA
İletişim:
e-posta: y.zekeriya@gmail.com