Her Şehrimize Üniversite Projesi Doğru muydu?
“Yeryüzündeki şartların düzelmesi, savaşların bitmesi, her şeyin güzel olması sadece bilimsel buluşlarla değil ahlaklı ve doğru bir yaşamla sağlanır.” (A. Einstein)
Giriş
Bilimsel araştırmalar, hem bireylerin yaşam kalitesini artırmak hem de insanlığın karşı karşıya olduğu küresel sorunlara çözüm üretmek için vazgeçilmezdir. Bilim ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak bazı sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Bu sorunların çözümü yine bilimsel araştırmalardadır. Sorunlara rağmen, daha iyi ve sürdürülebilir bir hayat için bireylerin, kurumların ve hükümetlerin bilimsel araştırmaları desteklemesi, aralarında işbirliği yapmaları ve bilimsel bulguları uygulamaya koymaları kaçınılmaz bir gerçektir.
Türkiye’de Üniversiteler ve Bilimsel Araştırmalar
Türkiye’de, 1970’li, 1980’li ve 1990’lı yıllar; ideolojik tartışmaların, terör olaylarının, suikastların, inanç özgürlüğü ve özellikle kamu kurumlarında ve özellikle de üniversitelerde başörtüsüne yönelik yasakların yaşandığı kayıp yıllarımız olmuştu. 2000’li yıllardan sonra siyasette ve yönetim kademelerinde yaşanan bazı olumlu gelişimlerle birlikte bu olumsuzlukların çoğu ortadan kalkmıştır.
Bu olumlu gelişmelerden üniversiteler de nasibini almıştır. Kamu ve vakıf üniversitelerimiz sayısında hızlı bir artış olmuştur. 2010’lu yıllardan sonra, devlet ve vakıf üniversitelerimize devletimizin sağladığı maddi imkânlarla bilimsel araştırmalarda olumlu gelişmeler yaşamaya başladık.
2000’li Yıllardan önce sadece eğitime ve Ar-Ge’ ye odaklanan birinci ve ikinci nesil üniversite anlayışı bu yıllardan sonra değişmeye başladı. Üçüncü ve dördüncü nesil üniversite kavramları konuşulmaya başlandı.
O yıllardan sonra üniversitelerimiz adeta kabuğunu kırmaya başladılar. Süreç içerisinden önemli başarılar elde ettiler. Kamu ve özel sektörde, üniversitelerle işbirliği halinde faaliyet gösteren bilim teknoloji ve Ar-Ge merkezlerinin sayısı da hızla artmaya başlamıştır.
Türkiye’de, ilk teknokentimiz ODTÜ Teknokent 2001 yılında kuruldu. Günümüzde sayıları 94’e ulaşan birçok teknokentimizde önemli başarılar elde ediliyor.
Önceki yazılarımda bu konular ile ilgili ayrıntılı bilgileri vermiştim.
Türkiye’de eğitim gören yabancı öğrenci sayısı da hızla artıyor. Üniversitelerimizden mezun olan öğrenciler kendi ülkelerinde yöneticilik vb. önemli makamlara yükseliyorlar. (Örnek: Suriye’deki yönetim değişikliği akabinde yaşanan gelişmeler).
Bu yöneticilerin ülkemizle gerçekleştirecekleri işbirliklerinin çok olumlu neticeleri olacaktır.
Her Şehrimize Üniversite Projesi Doğru muydu?
2006 yılımdan sonra, ülkemizde dönemin hükümetinin aldığı bir kararla, her şehrimize üniversite projesi hayata geçirilmiştir. Bu tarihte ve sonrasında kurulan üniversitelerimizin bir kısmı nitelik olarak yeterli düzeyde olmazsa da, nicelik olarak önemli gelişmeler kaydetmişlerdir.
Üniversitelerimizde nitelikli eğitim ve Ar-Ge, yeni bölüm ve program açmada yanlış planlamalar ve yanlış mesleki kariyer planlaması nedeniyle mezunlar arasında işsizlik, düşük verimlilik vb bazı konularda bazı sorunlar yaşanmaktadır. Yükseköğretimde yeni bir yapılanmayla, verimlilik ve kalite odaklı yeni stratejilerle bu sorunları çözüme kavuşturmak mümkündür.
Bundan sonraki süreçlerde, üniversitelerde uygun yönetişim modeliyle yönetim kalitesinin arttırılması ve Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun (YÖKAK) öncülüğünde kalite güvence sistemlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Kurumların ve birimlerin YÖKAK ve diğer ilgili kuruluşlar tarafından akredite edilmesi niteliğin artırılmasına önemli katkılar sağlayacaktır.
Her şehrimize üniversite ile sonrasında yaşanan bazı olumlu gelişmeler:
- Üniversite ve araştırmacı sayısı artmış ve araştırma ağımız genişlemiştir.
- Teknokentlerdeki çalışmalar umut veriyor.
- Bulundukları şehrin ve bölgenin kalkınmasına katkı vermesini sağlaması hedefiyle ‘Bölgesel Kalkınma Odaklı İhtisas Üniversiteleri Projesi’ hayata geçirilmiştir.
- Bu üniversitelerimizde de yeni nesil üniversitelere geçiş süreci hızlanmıştır.
- 2000’li yıllara kadar, TÜBİTAK üzerinden sağlanan proje desteklerinde birkaç büyük şehrimizdeki araştırma üniversitesi ve az sayıda bilim insanı yararlanırdı. 2006’dan sonra kurulan üniversitelerimiz dâhil, TÜBİTAK’ın üniversitelere sağladığı proje destek ağı da genişlemiştir.
- TÜBİTAK vb. destek veren kurumlarımıza yapılan proje başvuru ve değerlendirme süreçleri eskiye oranla oldukça şeffaf, objektif ve nitelikli bir şekilde yürütülmektedir. Bu desteklerden, görev yaptığım Kastamonu Üniversitesindeki araştırmacılar dâhil birçok küçük şehrimizde kurulu üniversitelerimizin araştırmacıları yaralanmaktadır.
- Proje desteklerin etkisiyle kısa sürede üretilen ve bilim dünyasına sunulan yeni ve özgün bilgi miktarında da büyük artış olmaktadır.
- Başka ülkelerden gelen ve Türkiye’de eğitim gören yabancı öğrenci sayısında da hızlı bir artış olmuştur.
Bu olumlu gelişmeler her şehrimize üniversite projesinin doğru olduğunu göstermektedir.
Neticede…
Yükseköğretim kurumları kabuğunu kırarak gelişme sürecine girmişlerdir. Bundan sonrasındaki süreçlerde daha çok niteliğe ve verimliliğe odaklanmalıyız.
Bu kurumlarımızdan daha iyi verim almak için her kurum kendi güçlü ve zayıf yanlarını çok iyi analiz etmeli, sonuçlara göre verimliliği ve niteliği artıracak kalite esaslı yeni stratejiler geliştirmek için çaba göstermelidir.
TÜBİTAK Tarafından Desteklenen Projemiz Hakkında Kısa Bilgi
Bir KOBİ bünyesinde KOSGEB ve Kalkınma ajansı destekli iki adet Ar-Ge ve iki adet endüstriyel üretim destekli projelerde yürütücü ve danışman olarak görev aldım. Bu projeler, kimya alanında ilk yerli ürünlerin Ar-ge ve üretimi ile ilgili olup, ülkemizin kalkınmasına katkı ve toplumsal faydaya yönelik gerçekleştirdiğimiz çok anlamlı projelerdi...
Bu projelere yürütücü olarak görev aldığım TÜBİTAK destekli bir proje daha eklendi. TÜBİTAK 1002-A Hızlı Destek Programı kapsamında sunduğumuz disiplinlerarası projemizde, ilk aşamada bazı organik bileşiklerin sentezi ve bu bileşiklerin yapısal olarak tanımlanması gerçekleştirilecektir. Devamında bu bileşiklerin meme kanseri hücreleri üzerindeki etkileri incelenecektir.
Bu çalışmayla, alandaki araştırmalara katkı verecek ve bu çalışmaları hızlandıracak yeni bilgilerin, yaklaşımların ve yöntemlerin literatüre kazandırılması hedefleniyor.
Bu projeye destek veren kuruluş olan TÜBİTAK yönetimine ve tüm personeline, yürütücü Üniversite olan Kastamonu Üniversitesi, paydaş üniversiteler olan İstanbul Medipol Üniversitesi ve Samsun 19 Mayıs Üniversitesi yönetimlerine proje ekibi adına teşekkürlerimi sunarım.