İLİ KASTAMONU
İLÇESİ MERKEZ
YERİ PERVANE CAMİSİ HAZİRESİ
Miladi 1272 yılında Kastamonu’da bir şifahane yani darülşifa yaptıran zat pervane oğullarından Ali bin Süleyman Bin Ali’ nin isminden birkaç kitapta bahsedilmektedir. Çobanoğulları Beyliğinin başında Alp Yürek Beyin Ata Bey olarak bulunduğu bu tarihte Kastamonu merkezinde Anadolu’nun en büyük Hastanesinin yapılmasının neden o dönelerde Moğollardan bulaştığı bilinen bir salgın hastalığın tedavisine çare bulmak olarak izah etmek mümkündür. Çünkü aynı tarihlere yakın bir zamanda Çankırı merkezinde de bir şifahane, yani bir hastane yapıldığı bilinmektedir.
Çankırı da o yıllarda Çobanoğullarının idaresi altındadır. Bu Hastanenin de Ferruh Bin Abdullah’ın yaptırdığı kayıtlarda mevcuttur. Bu hastanenin kitabesinde, “ Büyük Padişah Keykubad bin Keyhüsrev emretti. Çoanoğlu Atabeyinin Lalası olan, fakir, Allah’ın rahmetine muhtaç Cemlüddin Ferruh yaptırdı ve Allah için Vakfetti.” İfadesi mevcuttur. Bu Hastane de o yıllarda yapılan bir pandemi hastanesidir. Ayrıca, bu dönemde Anadolu’nun bazı yerlerinde de hastaneler yapılmıştır.
Kastamonu’daki Şifahane giriş kapısının üstündeki kitabede de “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla bu kitabeyi yazmaya başlıyorum. Biz Kur’anı mahzı şifa ve müminlere rahmet için gökten indirdik. Peygamber Aleyhisselam buyurdu ki; Ey Allahın kulları hastalarınızı ilaçla tedavi ettiriniz. Çünkü Allahü Talaa her dert için bir ilaç yaratmıştır. Yalnız Ölümün ilacı yoktur. Bu mübarek şifa evinin binasını Allahın rahmetine en muhtaç, en yoksul Süleyman’ın oğlu Ali emretti. Allah onun böyle hayırlı işlerini kabul etsin. Günahlarını affetsin. Hayır Kazanmak için bu binayı vakfetti” şeklindeki yazı halen kapının üzerinde durmaktadır.
Bir kitapta ise bu kapının yüksekliği, dört metre ve genişliği de iki buçuk metre diye kayıtlıdır. Günümüzde bu kapını iki metrelik kısmı toprak altında kalmış durumdadır. Kapının kuzeyindeki ve doğusundaki yol yükseldikçe kapı da eski şeklini kaybetmeye devam etmektedir. Miladi 1837 yılında kapısı hariç bu şifahane tamamen yanmıştır.
Kastamonu’yu ziyaret eden misafirler, bu taş kapıyı ve üzerindeki yazı ile kilit taşlarını hayranlıkla izlemekte ve önünde de resim çektirmeden buradan ayrılmamaktadırlar. Kastamonu turizmi için önemli bir mekan olan bu tarihi ve kültürel değere sahip olan bu eserin çevresinin düzenlenmesi Kastamonu turizmi için hayırlara vesile olur düşüncesindeyim.
Bir diğer konu ise bu külliyenin içinde Abdülfettahi Veli’nin türbesinin bulunmasıdır. Bu türbe içindeki 25 sandukadan birisinde Süleyman Bin Ali’nin yattığını anlatanların sayısı bir hayli fazla. Bu tamamen yanlıştır.
Ayrıca “ bu şifahane yapılırken Küherbaş nezaret etti. Mimar Kayserili Sadi’dir Allah onların ve bütün Müslümanların günahlarını affetsin” şeklindeki yazı ile “ Hicri 671 miladi 1272 yılında bu binayı Çobanoğulları çağında Ali Bin Süleyman bin Ali yaptırdı” ifadeleri halen bu taş kapıda durmaktadır.
Süleyman Bin Ali’nin türbesi Kastamonu’da değildir. Süleyman Bin Ali’nin ve Pervane Oğullarından Pervane Muineddin ‘in Durağanda yaptırdığı kervansarayın mimarı da Küherbaş tır. Ayrıca Amasya’daki Pervane Camisini de Küherbaş ın kontrolünde, Süleyman bin Ali yaptırmıştır.
Kastamonu’da Yılanlı Şifahanesi, Dar-ül Şifa veya Maristan olarak da bilinen ve miladi 1272 yılında yapılan bu hastane aynı zamanda bir farmakoloji hastanesidir. O dönemde salgın olan hastalığın tedavisi için de bu hastanede bir çok ilaç ve tedavi şekli denenmiştir.
Süleyman Bin Ali’nin Türbesi Amasya’dadır. Amasya’daki Pervane Camisinin yanındaki Türbesi halen ziyaret edilmektedir.
Süleyman Bin Ali’nin Mekanı Cennet ruhu şad olsun.