Uzak dağların türkülerini söyleyen adamlar “Hatıranız yeter”
“Kastamonu İl Özel İdaresi’nde uzun yıllar hizmet veren ve emekli olan 106 personel için veda programı düzenlendi.”
14 Ocak 2025 günündeyiz. Bu tarihi bir gün, İş yerinde birlikte uzun yıllar görev yaptığımız birçok arkadaşımız bugünden itibaren artık emekli oluyor. Birçoğu ile aynı yaşlardayız, bizim neslin iş yerine bakışı biraz farklıdır. Evimizle işimizi hiç ayırt etmemişizdir. Bizim bir parçamız olarak kabullenmişizdir. Çoğu zaman da kendi evimizden daha fazla işimizde geçmiştir hayatımız.
Yemekhaneye toplanmış arkadaşlarıma bakıyorum, hepsiyle öyle çok anılarım var ki. Emekli olan her bir arkadaşımızın geride bıraktığı silinmez izler, hatıralar var.
Biz sadece verilen görevleri yapmakla kalmayıp, kimsenin bilmediği o “Uzaklar” denilen yerlerle köprü olduk.
Kar mücadelesindeki anılar unutulmaz olur.
Bizim memlekette kış çetin olur, bakmayın şehir merkezinde arada bir yağan 3-5 santim karda perişan olanlara. Uzaklarda, dağların ötelerinde bambaşka bir hayat yaşanır. Kar bereketi, vazgeçilmezidir bu coğrafyanın.
İlk kar dağlara, yaralıgöze,ılgaza, göynük dağlarına düşer, sonra iner aşağılara doğru.Arada bir eskin olur işte o zaman köyde kırsalda yaşayanların gözleri yollarda, kulakları duyacakları seste olur.
Yer beyaz, gök beyaz iken bir güneş gibi doğar sarı renkli iş makinesi. Gideceği yolu da, gittiği yerdeki her kişiyi de tek tek bilir tanır. Eğer köyden geçerken tanışlardan biri eksikse, hemen aranır sorulur, hastamı, sökel mi bir ihtiyacı var mı diye.
Bundan yıllar öncesinde Yazın silindir, kışın kar püskürtme makinesi kullanan Hüseyin Buran’la köy yolunda kar mücadelesinde karşılaştık.
-Seyin ağam beni de bindir beraber açalım yolu deyince gel ama fazla yerimiz yok rahat edemezsin dedi. Hemen atladım içine desem de öyle kolay olmuyor. Binmek bile ayrı tecrübe istiyor.
Rotatifi bilmeyenler için tarif edeyim kocaman tekerleri o tekerlerin üstünde kalın zincirleri olan bir araç. Önünde tambur denilen dönen bir mekanizma var tıpkı biçerdöver gibi. Biri ekin biçerken biri kar biçiyor.
Gidiyoruz, dışarıda hava sıfır derecenin epey altında, önümüzdeki yolda 1 metrenin üstünde kar var. Tamburun kestiği karlar bacadan dışarı püskürtülüyor.
Yer beyaz gök beyaz… bu kadar beyazlık arasında yol nerede başlıyor nereye gidiyor benim aklım almıyor. Direksiyonda yaptığı işten büyük keyif alan seyin ağama soruyorum.
-Yolu görüyor musun, viraj nerede başlıyor nasıl biliyorsun?
Bu yolları yazın silindirle, kışın kar makineleriyle 40 yıldır açıyoruz, Ezberledik artık diyor.
Yemek masanın iyisi neden olur?
Ben bir kış severim.
Şubat ayında doğdun, kar yağıyordu diye anlatırdı rahmetli anam. Belki kar sevgisi ruhuma doğuştan işlenmiştir.
Ben işimi de çalıştığım kurumu da çok seviyorum. Kastamonu kırsal kesiminde uzun yıllar boyunca yaptığım iş gereği sanırım adım atmadığım köy, mahalle köşe bucak kalmamıştır.
İşimin en keyifli anlarını kışın kar mücadelesi zamanlarında yaşamışımdır. İlk kar yağdığında merkezde toplanan arkadaşlara görev yerleri tanzim edilip güzergâhları verilir. Sabah yola çıkan arkadaşların hepsinin yanlarında küçük bir çanta vardır. Şantiye de kaç gün kalacakları belli değildir. Sabah 7,30 akşam 18.00 gibi standart mesai ile çalışılmaz.
Gittikleri ilçede şantiye binasına eşyasını bırakıp yola çıkarlar. Farkında olmasalar da bembeyaz bir masal yolculuğudur. Gün içinde o yol senin bu yol benim giderler.
İşimizdir, aşımızdır, görevimizdir elbette bunun için maaş alırız ve hak etmek için de tüm gayretimizle çalışırız. Ama her şey de maddi değildir. Açılan yoldan köyüne ulaşan bir yolcunun duası, hastaneye yetiştirilen birinin kurtulduğunu duymak işte onların maddi karşılığı yoktur.
Yemek masası aranmaz dağlarda, karlı yollarda.
İş makinesi için yakıt onu kullanan için de yemek lazım. Yol üstünde köfteci Yusuf yok, bir telefonla getir den pizza da isteyemiyoruz. Bu durumda yanımıza aldığımız helva, köy ekmeği imdadımıza yetişir.
Bulursak bir çeşme başında yemek molası veririz.
Oturup yemek için en uygun yer, greyderin tablası, dozerin bıçağı, ya da pikabın tentesi olur. Kar tanelerini de katık eder lezzetine lezzet katarız.
Bu yemeğin tadı, lezzeti hiçbir 5 yıldızlı işletmede yoktur ve unutulmazdır.
Uzak dağların türkülerini söyleyen adamlara veda…
Emekli olanlar için yemek ve hediye sunumu yapılıyor. Havada hüzün, gözlerde yaş var. Gözündeki yaşlara hâkim olamayan hakkı bey kurumundan aldığı kâğıda plakete sarılıyor. Kendisi bu dünyada tanıdığım işine, kurallara en bağlı kişilerden biridir. belki de artık hiç göremeyeceğimiz nesli tükenen biridir. Hayatında hiç ceza yemeyen, kullandığı aracı kendi aracından fazla benimseyen biridir. Trafik kurallarına o derece riayet eder ki hız levhasında 50 yazıyorsa 51 le git diyemezsiniz, deseniz de dinlemez asla gitmez.
Seyfettin Bey de veda edenlerden, Yol şubesinin canlı navigasyonudur. Kastamonu’nun herhangi bir köyünün yolunda sıkıntı mı var, google earth da bile olmayan yer yol bilgisi ondadır. sorun ona mutlaka o yolun kaçıncı km sinde nasıl bir sorun olduğunu ve çözümünü anlatır.
Aşçılarımız da emekli oluyor, yemek kuyruğunda sıra beklerken yanlış kepçedesin diye takıldığım genelde çorba dağıtan Şule ablamız da emekli oluyor. Protein olduğu günler yoğunluğa sevinen, pırasa çıktığı gün tenhalığa üzülen yemekhanemizin sorumlusu ihsan bey de gidiyor. Şefim pırasa yenmez mi yahu dese de ne beni ne diğer arkadaşları ikna edemedi bunca yıldır.
Öğlen vakti hayatımızda bir tat bir lezzet eksilecek artık.
İlk tanıdığımda yani 25 yıl evvelinde Volvo tır kullanan en son takım otobüsüyle bizleri ve üzerinde benim fotolarımı il il gezdiren baş şoförümüz Dadaylı Sabahattin O da gidiyor.
Ilgaz hacet tepenin zirvesine eşiyle birlikte sırtlarında bayrak taşıyan tornacı Mehmet ustam, o da gidiyor.
Balıkçı arkadaşları var, Formen Osman Ambardan İsmail Deli sebo… hepsiyle ciltler dolusu anılarımız olmuştur. Onlar da gidiyor.
Greyderci Şenol ustam, kendisi tanıdığım en kedisever! arkadaşımdır, Araçtan gelen ekip başımız Akif, Misafirhaneden Sami, Silindirine klima yaptırmadığım için bana çok kızan,o kadar da seven Hilmi ustam, Şenpazardan gelen Ekrem ustam, kar mücadelesi sırasında ne zaman yanına gelsem beni selamlamadan duramayan Seyin ağam,
10 yıl boyunca dağ dere tepe demeden yolda bırakmadan memleketi gezdiren canımı emanet ettiğim İsmail koç, onlar da gidiyor.
Veda etmek zor geliyor, hem gidene hem de geride kalanlara.
Hepsinin önlerinde yepyeni bir hayat başlıyor.
Yeni hayatlarında eski hayatlarından çok daha mutlu, huzurlu sağlıklı bir ömür diliyorum.
…
Kastamonu dağlarında kışın akşam erken olur, ıssızdır köyler. Bazen aralarında bir iki evin penceresinde solgun bir sarı ışık karlar üstüne düşer. Kapalı olan yollardır gönüller değil. O yol illaki açılır.
Bir iş makinesi görünür beyazların içinde güneş renginde.
Levyenin, direksiyonun, joy stickin başındaki değişse de yapılan iş değişmemiştir.
Kapalı yol açılır,
Gönüller hep açıktır zaten hiç kapanmaz o..
Güle güle arkadaşlarım, mutlu olun daima.
Cebrail Keleş- Balıkçı Şef
14 Ocak 2025-Kastamonu