İLİ                      KASTAMONU

İLÇESİ               MERKEZ

YERİ                 HEPKEBİRLER MAHALLESİ

       Otacı hekim veya  Şifacı otacı Sultan diye bilinen zat milattan sonra 13. Yüzyılda  Kastamonu da Kastamonu Yılanlı Dar-ül Şifahanesinde  şifacı  hekim olarak görev yaptığı bilinmektedir.

Mezarı Yılanlı şifahanesi  haziresinde dir.  Çeşitli bitkilerden ve otlardan ilaç yaptığı bilinmektedir. Bu  günkü ifade ile kendisi bir farmakolog dur.  Yaptığı ilaçlarla bir çok hastalığa şifa  kaynağı olmuştur. Çeşitli bitki yaprak ve kökleri ile bazı bitkilerin tohumlarını da ilaç ham maddesi olarak kullandığı için otacı unvanı ile tanınmıştır.

Kavak yaprağı ve söğüt yaprağından tutun  da sarı kantaron bitkisinin çiçeğinden Ihlamur çiçeğine   oradan bertik otuna ve salep yani orkide köküne kadar çok sayıda bitkiden yararlanarak ilaçlar yapmıştır.  Kendir tohumu ve kendir çiçeğinden de ilaçlar yapmıştır. Ayrıca tavşan yağı gibi hayvansal ürünler de kullanmıştır. Süt üzeri ile unu karıştırarak yaptığı hamur ile  akıntılı yaraları tedavi etmiştir. Bal ve arı sütü ve arların topladığı çiçek özlerini de kullanmıştır. Çam ağacının taze kozalağının kaynatılması ile elde edilen bir sıvıya bal katarak boğaz ağrılarını vr öksürüğü de tedavi etmiştir.

Kuşburnu  bitkisinin meyvelerini ve alıç bitkisini kullanarak mide ilaçları yapmıştır. Erik suyu ve halk arasında üryan eriği kurusu denilen  meyvenin kaynatılarak elde edilen suyundan kabızlığı önleyen ilaç yapmıştır. Isırgan otundan ağrı kesici ilaçlar yapmıştır.

Otacı Sultan veya otacı hekim diye bilinen bu şifacının yaptığı ilaçlar günümüzde de dilden dile anlatıla gelmiş ve halen kullanılmaya devam etmektedir. Bazı bilim adamlarının koca karı ilacı adını verdikleri bu benzeri ilaçların çoğunun kaynağı eski şifacılardır.

Günümüzde de bazı bilim insanları çeşitli yayın organlarına çıkarak şu ot bu hastalığa iyi geliyor. Şu hastalığa şu bitki çayını kullanınız gibi önerilerde bulunmasının nedeni de herhalde bu olsa gerek.

Çünkü adına koca karı ilacı da deseniz bu ilaçlar geçmişten günümüze dilden dile anlatılarak gelmiştir.

Ayrıca miladi 1273 yılında pervane oğlu ali veya Süleyman bin Ali diye bilinen zatın Kastamonu da yaptırdığı ve günümüze sadece giriş kapısının ulaştığı yılanlı  külliyesinin  kapısında her hastalığın şifası vardır  ancak ölüm müstesna diye  yazdırdığı  bu tarihi eser ile günümüz insanlarına da büyük bir mesaj vermektedir.

Bilim insanları ölümün dışında her hastalığın şifasını bulacaklardır. Her dönemde ortaya çıkan farklı hastalıklar olacaktır. Bu farklı hastalıkların da bu dünyada mutlaka bir ilacı bulunacaktır. Ancak bunun tıp alanında çalışan insanların da sürekli olarak yeni oluşan hastalıklar için de sürekli bir çalışma yapması zorunluluktur. Ölümün dışındaki her hastalığın ilacı da  bu dünyada mutlaka vardır. Bu şifayı bulmak da yine bu dünyadaki insanların görevidir.

Geçmişten günümüze şifa bulan ve ömrü insanlara şifa dağıtmak olan ve günümüzde sağlıkçı ismini verdiğimiz tüm sağlık çakışanlarına  şunu demek istiyorum.  Dünya var oldukça çeşitli hastalıklar ortaya çıkacaktır. Bunun tedavisi için de çeşitli şifa kaynakları bulunacaktır. Biz insanlara düşen görev de dünyanın düzenini bozmamaktır.

Kastamonu da yetişmiş son dönem ilim ehli zatlardan birisi olan ve 4 mart 1989 tarihinde hakka yürüyen  bir gönül sultanının şöyle dediğini hatırlıyorum. İnsanın kendisi bozulmadıkça  Dünyanın nizamı da bozulmaz diye buyurmuştu. Günümüzde de mutlaka yeni hastalıkların yeni ilaçları da bulunacaktır.

Yeter ki biz insanlar insanlık açısından bozulmayalım.  Dünyanın düzenini de bozmayalım.