Seneler seneler önceydi, temiz bir 10 yılı var, kırsal ekonomiye dair meslek örgütleri bir araya geldiler ve “Kastamonu Kırsal Kalkınma Platformu” kuruldu…

Süregiden toplantılar birbirini izledi, fikir havuzu devir daim çalıştı, doldu taştı.

KÖY-KOOP’tan KATSO’ya…

13 civarıydı üye kuruluş sayısı sanırım.

Kaç sene geçmiş aradan “demirin tavında dövüldüğü” o yılların ardından…

O dönemki milletvekillerinin bile üzerinden kaç dönem geçti.

En son Öğretmenevi’nde toplantı olmuştu takip ettiğim geniş katılımlı…

“BAKAP” ve “IFAD” gündemi vardı.

Hah işte platformun faydası…

O toplantıların ardından, Kastamonu Kırsal Kalkınma Platformu’nun sıkı takibi sonucu, ilimiz “IFAD” (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu) kapsamına alındı.

Milyonlarca lira bütçe Kastamonu’ya aktı…

Fena mı oldu?

Bütçenin ötesinde…

“Yerel birlikler” kuruldu ilçe ilçe.

Platformun öncelediği hedeflerinden diğeri olan “BAKAP” kurulmadı henüz…

Kurulacağı da yok.

Konunun direksiyonundan Kastamonu indi zaten…

Zonguldak meslek odalarının sevkinden ilerliyor sivil süreç.

Platformda başkan değişikliği oldu…

Dönemseldi zaten.

Ne ismi duyulur oldu…

Ne cismi görünür kaldı.

Yazdık çizdik bu sayfalarda…

“Bana mısın?” diyen olmadı.

“Kolektif çalışma kültürü” noksanlığı mı demeli?..

“Siyaset sularında seyretmek” mi diyelim?

“Pandemi” diyelim iyisi mi?..

Her eksik işin üzerini örtmeye kafi.

Geçen yıllar içinde büyük şansları bir bir kaybetti Kastamonu…

Kırsalın ekonomik kalkınması ve sosyal gelişmesi istikametinde çok daha ilerdeki güzergahlara ulaşılabilirdi.

Tercih edilmedi…

Ne diyelim?

(Son birkaç haftadır platformun yeniden toplanmaya başladığına ilişkin basında haberler çıkmaya başladı…

“Zuhur”.

Kırsalın farklı sektörlerine ilişkin toplantılar ayrı ayrı yapılmış…

“Miş’li zaman” kullanıyorum, kulaktan dolma bilgi çünkü, koskoca platformun bir basın bildirisi yok.

Yeni haliyle “40” civarı üyeden bahsediliyor…

Kastamonu’da kırsala ilişkin “40” meslek kuruluşu varsa ne mutlu, daha neyin derdi, taban örgütlenmesi “bomba”.

Toplantılarda “sorunlar” konuşuldu denildi…

“Çözümler?”.

Çözümleri devlet bulacak anlaşılan…

Biz “Yandım Allah” tarafı.

“Makro proje” ortaya kondu mu?..

“Yok.”

“Mikro” dertler…

Bir bohçaya sığmayacak kadar ayrıntı.

Umut…

“Bakan”.

Bu dem…

O dem.

İyi de…

Ortaya “proje, hedef, süreç” koyamayana “Bakan” ne yapsın?

Sadece “bakar”…

Ötesi yok.

Bu dem “sorun” konuşma vakti değil…

“Çözüm” önerme vakti.

Aksi halde bana “yem” lazım…

Sana “tohum”.

Bu kafayla memleket gelişmez…

Yapılan pansumanın hükmü kaç vakit?)