“Kastamonu Havalimanı 90’lar” yazımda “tali” bazı hatalar olduğunun yayımdan sonra farkına vardım, farkına varmalarım klozet üzerinde olur hep, değişik çalışan bir zihin benimki besbelli...

“Bağırsak zekası” diyelim.

Sıkıntı nereden doğuyor biliyor musunuz, “şehrin hafızası” kurumsal bir sistem üzerinden yürümüyor, “sora sora” ilerlemekten başka çare yok…

Dün akşam yediğimizi hatırlamazken 35 sene önceyi kim nasıl hatırlasın?

Önceki yazımda pist yapımını “1996” yılında başlatmıştım, o tarihte devam eden çalışma vardı “doğru”, 1997’lerde de sürdü gitti bu da “doğru”…

Oysa ilk çalışma 1991’de başladı.

“Vali İsmail Günindi” döneminde…

“Doğruya doğru”.

“STOL” tipi havaalanı unvanı almasının da sebebi hikmeti 1991…

Vali İsmail Günindi döneminde, “Özel İdare” komutasında, “Köy Hizmetleri” başta olmak üzere ilimizde yekun yatırımcı kamu kuruluşlarının makine parkı ve personel imecesinde pist inşasına başlanıldı.

Ulaştırma Bakanlığı’ndan Valilik’e gelen ödenek Özel İdare’ye aktarılırdı…

Özel İdare Müdürü “Turgut Eroğlu”, şantiye şefi “Orhan Afacan” (Koçero).

Öğle yemekleri “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı” aşevinden…

Tam bir “kamu dayanışması”.

Vali İsmail Günindi, sonrasında “TUREM” ismini alacak olan binayı, THK’ye tahsis etti…

THK binayı işletemeyince Özel İdare yeniden devraldı.

“Cumhuriyet Balosu” yapılırdı o binada…

Hey gidi.

Kastamonu Havaalanı’nın 1959’daki toprak pistinden…

1991’de beton piste.

1991’in kahramanlarına şükran…

Unutmaz tarih.

(2006 yılında…

Dönemin Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Kastamonu Valisi’ni telefonla arar, Kastamonu’ya golf sahası yapmak istemektedir, “Havaalanına özel uçakla inebilir miyim?” diye sorar.

Vali “inersiniz” der…

Belediye ekiplerine pist süpürtülür.

Uçak iner…

Başkan, kendisini karşılamaya gelen yetkiliye “Keşke bu piste ineceğime ilerideki göle (Karaçomak Barajı) inseydim” der, hemşerimiz yetkili cevap vermez, öyle ya uçak hem piste hem de suya nasıl insin?

Kadıdağı civarında yer incelemesi yapılır ve beğenilir…

Uğurlarken, suya inme meselesini valiye de söyler başkan, vali “Suya gömülürdün” deyince, “Benim uçakta suya inmek için donanım var” der başkan, vali inanmaz “Göster” der, uçağın su iniş takımları gösterilir tatbiki olarak, vali kanaat getirir.)

Not: Önceki yazımda 2010’lardaki havalimanı inşasına dair hatalı bir kelime var…

“Revize”.

Yeni havalimanı yapılırken, evet doğru, “yeni” bir proje uygulandı…

“Revize” haddini aşan bir kelime.

Ancak…

Mevcut pist olmasaydı o “yeni” projenin hayata geçirilmesi “imkansızdı”.

Çünkü…

Yeni havalimanı yapım süreci eski beton pist elde koz tutularak karar aşamasına getirildi.

İlk başta, sadece özel bir havayolu şirketinin uçaklarının inmesini sağlayacak pist yeterli görünüyordu, depoya kaldırılmış radar sistemlerinin transferinden söz ediliyordu…

Şahidim.

Süreci başlatan Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası’dır…

Halil Öztosun başkanlığındaki yönetim kuruludur.

Vali Mustafa Kara’dır…

KATSO ile birlikte özel havayolu şirketinin Atatürk Havalimanı’ndaki hangarını ziyaret eden.

Dönemin siyasileri bihaberdi…

Ilgaz Tüneli’nin yapılacağını bile havalimanı için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı TBMM’de ziyaret edince öğrendiler.

(Belli ki bu havalimanı mevzusu daha çok su kaldıracak…

Devam ederiz.)

Not 2: Çayboyu’nda sağlık hizmeti veren bir özel merkezin temizlik görevlisi elindeki çöp poşetini sabah sabah kaldırımın kenarına bıraktı, elindeki mavi eldivenleri çıkardı ve poşetin üzerine attı, arkasını döndü gitti…

Bu örnekten ne dersler çıkarmalıyız?

Attığının “tıbbi atık” olduğunu düşünürüm…

Tıbbi atığın sokakta ne işi var?

Sabah vakti caddeye çöp bırakılır mı?..

Hekimlerin en önce bu hassasiyeti göstermeleri gerekmez mi?

Belediyenin bu tip “farkındalık” isteyen mevzuları çözmek için “sivil toplum” desteğine ihtiyacı var…

Başkan ise “dernek ve kooperatiflerle ortak çalışmam” minvalinde.

Nasıl olacak bu iş?..

Zabıta zoru ile mi?