Şehrin temeli-sütunu-çatısıdır esnaf, bir dirhem esnaf katmadan şehir hamuruna, ne kabarır ne tat tat verir…
Mayasıdır toplum hayatının esnaf.
Sabahları açtığı kepenk ile şehrin içine güneş girer…
Akşam eve yürüyen yorgun ama huzurlu her esnaf, şehrin kalkınmasının ve gelişmesinin hayattan yana ağır basan terazisidir, esnaf gülmüyorsa şehrin hali perişandır.
“Dursun Ergin”…
Kastamonu esnafının yerine göre babası-kardeşi-evladı idi.
İçinden çıktığı esnaf camiasına sımsıkı sarıldı…
Dertli esnafın omuz başından omzunu asla eksik etmedi.
Birkaç kelime ile izah gerekirse…
“İtidal”, “uzlaşı”, “denge” sıfatları kimliğinin köşe taşlarıydı.
İster “sağduyu” deyin ister “solduyu”…
Saf duygusuydu esnafın.
Afaki olmadı hiç…
Daim tutarlıydı.
Bölmedi esnafı asla…
Birleştirdi.
Üslup sahibiydi…
“Efendi” insandı.
Mizahi tarafı da güçlüydü…
Strateji bilirdi.
Zannımca “son esnaf lideri” olarak Kastamonu tarihindeki yerini aldı…
Hepimizin ağabeyi idi.
Emeğinde yaşayacak…
Cennet mekan.
(Gidenlerin ardından “yeri doldurulamayacak” ifadesi sıkça kullanılır…
Bu ifadeye mazhar olunan güzergahtan teğet geçmek bile büyük onur ve gururdur.
Esnaf örgütündeki “ağırlığı” göz önüne alındığında, daima esnafın yanında durması hassasiyeti ile, hakikaten “yeri doldurulamayacak” bir liderdi Dursun Ergin…
Kastamonu esnaf örgütlenmesinin yarını için büyük kayıp.)
Not: “Bu yönetmelikle hekimlerin yazdığı reçeteler baskı altına alınmakta; antibiyotik, ağrı kesici ve mide ilaçları yazmamız kısıtlanmaktadır. Hastaların tıbbi durumu, ihtiyacı neyi gerektiriyorsa bizler o ilacı yazmakla yükümlüyüz. Hastasını tedavi etti diye hekimlerin, sağlık çalışanlarının gelirini azaltmak hangi mantığa sığar? Soruyoruz!” kısmını aldığım bir basın açıklaması var Kastamonu Aile Hekimleri Derneği’nin…
Ardı ardına iş bıraktıkları eylemlerden birinde yapılmıştı, es geçmiştim o vakit acı acı gülerek, “halk sağlığı” üzerine dizi halini alan notları yazmaya başladığımda kuyudan çıkardım.
“İş bırakmak” emek kesiminin hakkı elbette…
Hizmet alan halkın hakkı yok edilerek işverene had bildirmek bir hak mücadelesi yöntemidir sonuçta, saygı duymak lazım, “emekçiler kardeş” nihayetinde!
İş bırakan aile hekimlerine destek veren CHP’nin “koruyucu halk sağlığı” üzerine ne önerisi var?...
İlaç endüstrisine meydan okuyan “halk sağlığı” politikası nedir “özel hastaneci hekim” partililerin?
Açıklamaya geri dönersek…
“Antibiyotik”, “ağrı kesici”, “mide ilaçları” kelimelerine dikkat buyurun, bu ilaçların kullanımında nüfus oranına bakıldığında dünyanın lider ülkelerinden biri olduğumuzu “çağdaş” bilim çevreleri sürekli dile getiriyor malum, e o halde “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” dedirtircesine aile hekimlerinin bu üç ilaç gurubunu yazmaktaki sevdaları nedir?
Türkiye’nin yabancı uluslu ilaç şirketlerinin en kallavi müşterilerinden biri olduğunu sağır sultan bile duymuşken…
İlla ticaret devam etsin öyle mi?
Bir satıh daha ileri gidelim…
“Antibiyotik, ağrı kesici, mide ilaçları” tedavi midir?
Tabii ki hayır…
Hastalığın sebebine inmeyen, sonucuna odaklanan, hatta hastalığı “sürdürülür” kılan araç değil mi bu tür ilaçlar?
Hastalık sürsün…
İlaç endüstrisi kazanmaya devam etsin.
Aile hekimlerinin yaptıkları açıklamanın kafasına bu ilaçları yazmayı sürdürme talebini koymalarını anlamak olası değil…
İlaç endüstrisinin flamalarını kuşanmadıkları kalmış.
Aile Hekimi kurumunun görevi “reçete yazmak” değil…
“Koruyucu hekimlik”.
Ne kadar çok reçete…
O kadar az “koruyucu tıp”.
Sağlık hizmetlerini olabildiğine “liberalleştirmeye” hizmet eden bir anlayıştır bu…
“Halk sağlığını” önceleyen “halk tıbbı” anlayışının 180 derece tersidir.
Hele ki kendini cumhuriyetin kurucu felsefesinden tarafa koyduklarını ifade edenlerin asla ve asla güzergahından geçmeyecekleri ve karşısından itiraz edecekleri bir politika…
Halk sağlığı muteber olan tek istikamet olmalıdır sağlık emekçilerinin pusulasında.
Tarafını halktan yana seçen ve yabancı ilaç tekellerine ve endüstrisine meydan okuyan sağlık emekçilerine bin selam…
Sayıları çoktur eminim.