Her ne kadar mecrasını futbol sahası teşkil etse de bu yazının, asla bir futbol yazısı değil bu, “futbol sadece futbol değil” çünkü…

Arka fonunda sosyolojinin alt ünitelerine açılan “yerel kalkınma, sosyal gelişme, strateji” var.

Var Kastamonu’da “futbol” var olmasına da…

Futbolun “sebep-sonuç” sarmalında yöremizin “kazanacakları” hanesi boş.

Ne “kamuoyu birliği” var…

Ne de futbolu/sporu “sosyal yatırım” olarak gören ve gelecek yıllara sari planlayan “kafa” var.

Olanı da yok etmeye yeltenmekte üstüne olmayan bir “ortak kafa” bu hatta…

“Kibrit suyu üretim tesisi” mübarek.

Tabanında ortak emek toprağı buldukça yeşerir futbol/spor…

Meyvesi “toplumsaldır”.

Bakmayın “son yarım yüzyıldır” peyderpey “liberalleşen, endüstrileşen, sektörleşen” futbol aslında tam da “varlık sebebi” ve “doğası” gereği “halkçıdır, amatördür, kolektiftir”…

Köklü her futbol kulübünün tarihinde “bağımsızlık, halk, direniş” vardır.

Kolektif emeğin sembolü, flaması, armasıdır “futbol topu”…

Saha içindekilerden tribünlere kadar “topyekun”.

(Önceki dönem valilerimizden biri “Eski dönem filmlerini izlerken o vaktin sosyolojisine dikkat et arka fondaki görüntülerden” demişti, “cadde, sokak, endüstri, müzik” vesaire, sözünü tutarım o günden beri…

Görselden hep ipuçları çıkartırım toplumsal hayatın geneline dair.

Geçtiğimiz Pazar günü Batman Petrolspor’a konuktu GMG Kastamonuspor’umuz…

Ekrandan “stat, tribün, reklam panolarına” odaklandım top taca her çıktığında.

Batman ile sahada berabere kaldık…

Saha’da yenildik ama.

Mustafa Afacan Köşe 1-2

Hem de “açık ara”…

Neydi o Batman Stadı’nın mimarisi ve konforu, neydi o tıklım tıklım dolu 15 bin taraftar, neydi o saha kenarını dört yön donatan reklam panoları.

Batman Petrolspor, GMG Kastamonuspor’u sahadaki futbol maçında yenemedi ama…

Stat mimarisinde, taraftar sayısı ve coşkusunda, özel sektörün kulübe desteğinde Batman ili Kastamonu’yu saha’da yendi.

Karşılaşmaya ev sahipliği yapan Batman Şehir Stadı 2018 yılında hizmete girdi…

Çim zemin, koltuklu tribünler, engelli tribünü, ışıklandırma, UEFA ve FİFA standardında, 15 bin seyirci kapasiteli.

Hemen bitişiğinde “kapalı yüzme havuzu”, “atletizm pisti” ve “sosyal donatılar”…

Tam bir 7/24 “yaşayan stat”.

Stat devreye alındığında…

Batman 3’üncü ligdeydi ha.

Batman “nüfus” olarak da “allame-i cihan” değil Kastamonu’ya oranla…

Tribünü dolduran 15 bin “nüfuzu” var ama.

Mustafa Afacan Köşe 2

Batman, “stat” maçında Kastamonu’yu yendi, güneydoğudan gerideyiz…

Kabul edelim bu gerçeği.)

(Kastamonu’da neden yeni stat olamadı gitti?...

Sebepleri çok elbette.

Öncelikle, Kastamonu’da futbol/spor “ekonomik ve sosyal bir kalkınma argümanı” olarak görül(e)medi siyasilerce ve atanmışlarca sittin sene…

Rahmetli Vali Kamil Demircioğlu’nun “spor vizyonunu” mum ile aradık sonraki yıllarda.

Futbolun/sporun ister “amatör” ister “profesyonel”, 7’den 70’e halkın sadece bedensel değil, kültürel ve ekonomik olarak da ihtiyaçlarına cevap verdiğini anla(ta)madık…

11 kişi oynar, 11 bin kişi izler, 111 kişi dolaylı fayda sağlar, 1.111 milyon kişi gönül verir.

Batman’a 2010’lu yıllarda yeni stat yapılırken…

Bizim siyasilerimiz poz veriyordu Gazi Stadı’nda hatırlayın.

Batman bir “camia”…

Kastamonulu iş insanları, yüksek bürokratlar, hemşeri dernekleri “camia” mı, ne gezer, kusura bakmasınlar ama futbol topunu karpuzdan ayırabilirler mi, işlerine gelmez ayırmak ya da.

Batmanlıların tek yumruk stat istediklerine ve takibini yaptıklarına şüphe yok…

Kastamonulular ise daha ilk dakikadan itibaren stat yeri beğenemedi hatırlayın, ilgili müdürlüğün stat yeri ile ilgili kapsamlı bir çalışması olmadığını gördük, kamuoyu “anket” peşinde koşarak hız kaybettirdi sürece.

Şundan emin olun ki…

Kastamonu’da yeni stat isteyenlerden daha çoktur “istemezük” kesimi.

Destekten çok…

Köstekçi takımı.

Oysa bilmiyorlar ki…

Stat sadece “müsabaka” yapılan yer değil, orası toplumsal yaşamın merkezlerinden biri, hem de en “sınıfsız” ve “imtiyazsızı”.)

(Spor insanı hemşerimiz Murat Başesgioğlu’nun bir örneği siyasetçi Kastamonu’ya gelir mi?...

Keşke.

Kendi sokağında “Kartalspor” futbol kulübünü kurdu…

Sporun evvela mahalleden başladığının öğretmeni oldu, Kastamonuspor’a desteğini hiç esirgemedi ki sporun ilçe boyutuna emek verdi böylelikle, sokaktan ilin bütününe yayılan spor güzergahını çizdi.

“Platon” misali düşünürsek…

Ya siyasetçiler/bürokratlar sporu bilmeli ya da sporu bilenler siyasetçi/bürokrat olmalı.)