Hani, devletin cebinden bir kuruş para çıkmayacaktı!  Yapacak, belirli bir süre işletecek sonra devlete devredeceklerdi. Devletin bu yöntemle yatırım yapması son derece normal. Buna itiraz eden yok. Fakat kulağa hoş gelmeyen, normal olmayan şeyler var.

Yap-İşlet-Devret modelinin bütçeye getirdiği yük, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün 4 yıllık hesap haritası ile ortaya çıktı. KGM’nin otoyollar için 2024-2028 döneminde ödemeyi planladığı tahmini garanti tutarı 831,9 milyar TL.(25 milyar $) cik. Eee, geçişler Euro ile olunca rakam da astronomik çıkıyor.

Çanakkale Köprüsünde 2023-2024 döneminde garanti edilen araç geçiş sayısı 16 milyon 425 bin olarak belirlenmişti. Ancak gerçekleşen araç geçiş sayısı  3 milyon 336 bin oldu.

Günde 45 bin araç garantisinin verildiği köprüden günlük sadece 9 bin araç geçiyor!

Hazine’den işletmeci firmaya geçmeyen araçlar için 281 milyon Euro (10.5 milyar lira) ödenmiş.

Köprü'nün açılışı 18 Mart 2022’de yapılmıştı. Araç geçiş ücreti 15 Euro + KDV olarak ve Avrupa Birliği enflasyon farkı olarak belirlenmişti. Sağlam ve garantili anlaşma. Firma 2034'e kadar köprüyü işletecek. Dua edelim de Euro düşsün!

Balıkesir hava limanı 5.5 yıl evvel büyük paralar harcanarak yenilendi.Yılda 1 milyon yolcu garantisi verildi. Fakat bugüne kadar hiç bir hava yolu şirketi burayı kullanmadı. 5.5 yılda devlete maliyeti 550 milyon lira.

Açıldığında 46 personel çalışıyordu şimdi 78 personel çalışıyor.

Nasıl bir araştırma yapıldı da yılda 1 milyon yolcu garantisi verildi?

Yavuz Sultan Selim Köprüsünde ve diğerlerinde de durum farklı değil.

Bu nasıl bir öngörüdür, nasıl bir hesaptır? Bu hesaplamaları yapanlara sormayacak mıyız?

* İşletme süresini neye göre belirlediniz?

* Geçecek olan araç sayısını, iniş kalkış yapacak uçak ve yolcu sayısını; hangi öngörüyle ve hangi hesap yöntemi ile belirlediniz?

Verilen bu garantilerin bütçeye çok ağır yük getirdiği ortada.

KGM nin sadece otoyollar için ödemeyi planladığı tahmini garanti tutarı 832 milyar TL. ( 25 milyar dolar )

Bir hesap da biz yapalım

Malûm 16 milyon emekli perişan. Çok istediğimiz(!) halde maaşlarına zam yapamıyoruz.

Kaba bir hesapla bu 832 milyar TL yi 16 milyon emekliye bölelim. Adam başı 52 bin TL. eder.

52 Bini 12 aya bölelim, 1 yıl boyunca her ay maaşlara 4 bin 333 TL. seyyanen zam demektir.

Sadece tek bir örnek üzerinden çıkan rakam bu.

Hangi birini sayalım. Gözleri ışıldayan bakanın, çağın buluşu diye övündüğü, Kur Korumalı Mevduat Hesabının Merkez Bankasına verdiği 818 milyar zararı da unutmayalım.

Mevcut Anayasada, eşitlik ilkesi 10. madde şöyle demektedir: "Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Sizlerin de dikkatinizi çekmiştir.

Vatandaş bu duruma tepkisini sosyal medya üzerinden şöyle gösteriyor;  "Kafe açacağım. Devletimden müşteri garantisi istiyorum. Zarar edersem, kar edecek şekilde üstünü  devlet tamamlasın. Madem anayasaya göre eşitiz, müteahhitlere tanınan ayrıcalıktan bende yararlanmak istiyorum."

Hadi bakalım, sizce vatandaş haksız mı?

Not; Rakamlar ulusal basında çıkan, takip edebildiğim kadarıyla yalanlanmayan haber kaynaklarından alınmıştır.