HÜSAMEDDİN ÇOBAN BEY

İLİ                                       KASTAMONU

İLÇESİ                                MERKEZ

Malazgirt Savaşından yaklaşık üç yıl kadar sonra miladi 1074 yılında Kastamonu Danişmenlerden olan Selçuklu Komutanı Tutak Beyin komutasında gelen bir gücün de desteği ile Oğuz Boyları peyderpey Kastamonu ve civarlarında mekan tutmaya başladılar. Bu günkü Tosya Civarlarında organizeyi Hamza Baba bu işlemler ile uğraşırken Daday Civarlarında Ballı Babanın Kastamonu çevresinde ise Frenk Şah ile Şeyh Ahmet ile Saçlı Sultanın Araç civarında Danişmend Gazinin  Taşköprü civarında ise Yavaşça Sultanın ve ismini sayamadığımı bir çok oba beylerinin de bu hareketin öncü kuvvetleri olduğu bilinmektedir.

Kastamonu aslında bundan yıllar önce Eyüp El Ensar ile yol arkadaşlığı yapan ve miladi 670 li yıllarda Kastamonu ya gelen Kays-ül Hamedani nin gelmesi ve Kastamonu ya yerleşmesi ile fethin ilk emareleri de başlatılmış ve bu yıllarda da Taşköprü Civarına yaklaşık 300 çadırlık bir grupla Kimmerler yerleşmiş ve buralarda da kendir bile üretmeye başlamışlardı.

Kastamonu’nun Bizans’dan ilk alınması ise Yörük Türklerinden olan Süleyman Şah döneminde Kayı boyunun bölgeye yoğun olarak yerleşmeye başlaması ile bölgenin hakimiyeti başlamıştır.

Süleyman Şahın Komutanlarından olan Emir Karatekin, Orta Anadolu’dan emrindeki Alpler ile hareket ederek büyük uğraşlardan sonra Kastamonu, Sinop ve Çankırı civarlarını Bizanstan temizlemeyi başarmış ve bölgede hakimiyeti sağlamıştır. Emir Karatekin böylece bölgenin hakimi olmuş ve Yönetimini de emri altına almıştır.

Danişmenlere göre ise bu civarlar Danişmend gazi kumandasındaki güçler ile haçlı zihniyetinin bir parçası olan batı Romalılardan temizlenmiştir.

Bu bilgiler Kastamonu ve civarlarında kesin bir Türk hakimiyetinin kuruluşunun uzun yıllar aldığının bir belgesi niteliğindedir.

Aslında kesin olarak Kastamonu ve civarlarındaki Türk hakimiyeti Çobanoğulları ailesi tarafından sağlanmıştır. Çobanoğulları sülalesi miladi 1075 yılından itibaren bölgeye yerleşmeye başlamış ve yaklaşık bin çadırlık bir gücün başında bulunan Hüsameddin Çoban Bey Kastamonu ya yerleşerek beyliğin hakimiyetini sağlamış ve Ata Bey unvanını da elde ederek beyliğin bölgedeki hakimiyetini sağlamış ve Çobanoğlu beyliğinin de kurulmasını sağlamıştır.

Süleyman Şah Ümerasından olan ve Kastamonu’ya gelerek Kastamonu’da ilk hakimiyeti sağlamış olan Emir Karatekin Soyundan geldiği kabul edilen Hüsameddin Çoban Bey Melikül Ümera yani Beylerbeyi Unvanına sahip olup Sinop, Kastamonu, Bolu, Eskişehir, Kütahya üzerinden Ak Denize kadar uzanan bölgenin lideri olmayı başarmış büyük bir komutan ve uç beyi olup bölgede Türk hakimiyetini sağlayan bir liderdir.

Hüsameddin Çoban Bey bu makamı kolay elde etmemiştir. Önce Karadeniz de Kurucaşile ile Çatalzeytin arasındaki Kestane ağaçlarından bölgede kurduğu tersanelerde büyük donanma gemiler yaptırmış ve  bu donanma ile Sinop ve İnebolu ile Cide den hareket ederek Kırım üzerine büyük bir deniz seferi düzenlemiş ve Kırımın fethini gerçekleştirmiş dönüşünde de elde ettiği ganimetlerin büyük bir kısmını Selçuklu Devletine hediye etmiştir.

Günümüze Kastamonu Merkezde bulunan Kefeli yokuşu denilen yerin ismi de Kırım daki Kefe Şehrinden gelmiş olup bu seferin en güzel tarihi belgesi niteliğindedir. Çünkü Çobanoğlu Beyliği Kastamonu ya yerleştikten sonra o günlerde Kalenin Dış Surları iç kale surları arsında bulunan Kefeli yokuşu, Kırk Direkli Camii, Karanlık Evliya, Atabey Türbesi, Bayraklı Sultan ve Kale kapısındaki Aşıklı Sultan ile Honsalar daki Dai Sultan ile Kalenin karşısındaki Deveci Sultan ile Maşatlık ve hemen kale dış surlarının kenarında kalan bu günkü Nasrulllah Kadı Camisinin yanında yer alan Frenk Şah Hamamı ile yakınındaki Dar-Ül Şifa o günden günümüze ulaşmış en büyük tarihi abideler olarak da ayakta durmaktadırlar.

Bu bölge aslında yaklaşık yüz bin çadırlık büyük bir güç ile bu bölgeye gelen Oğuz Türklerinin Kayı Boyuna bağlı Alpler ile onların komutanlarının hakimiyetinde aralarında Hüsameddin Çoban Bey, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi’nin de bulunduğu büyük bir alan Türk Hakimiyeti altına alınmıştır.

Çobanoğlu Beyliği kesin olmamakla birlikte Miladi 1211 ile 1308 yılları arasında bu civarda hüküm sürmüştür. Çobanoğlu Beyliği bu süre içinde dört bey tarafından yönetilmiştir. Kastamonu da bu beylere Ata Bey denilmektedir.

Bu Ata Beyler sırası ile Hüsameddin Çoban Bey, Alp Yürek Bey, Muzaffereddin Yavlak Aslan ve Nasuriddin Mahmut Bey dir.

Muzaffereddin Yavlak Aslan 1291 yılında Moğollar ile yapılan bir savaşta şehit olmuştur. 1308 yılında ise 1292 yılında Eflani de Şemseddin bin Candar Yaman ın kurduğu Candaroğlu beyliği tarafından tarih sahnesinde yer alması ile Çobanoğlu Beyliği hakimiyeti son bulmuştur. Burada dikkate değer bir husus da yine 1308 yılında Selçuklu Devleti de tarih sahnesine hakimiyetini kaybetmiştir. Bu bize Çobanoğlu Beyliğinin Anadolu Selçukluları ile çok yakın ilişkisinin olduğu fikrini ve hatta onun bir alt beyliği olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Kastamonu da Çobanoğlu Beyliğinden Günümüze kadar ulaşmış bazı eserler, Türbeler ve Kültür Varlıkları ise;  Yılanlı Şifahanesi, Akçasu Camisi, Atabey Camisi, Karanlık Evliya Türbesi, Şeyh Türbesi ve Camisi, Aşıklı Sultan Türbesi, Atabey Gazi Türbesi, Deveci Sultan Türbesi, Hepkebirler Türbesi, Maden Dede Türbesi, Samur Dede Türbesi, Dai Sultan Türbesi,  Halhal Sultan Türbesi, Muzaffereddin Gazi Türbesi, Müfessir Alaaddin Türbesi,  Vehbi Gazi Türbesi, Kesikbaş Türbesi, Muzaffereddin Camsi  (yıkılmış olup yeri boş olarak durmaktadır), Atabeygazi Medresesi (yıkılarak yerine başka bir bina yapıdı), Atabey hanı, Firenk Şah Hamamı, Şeyh Hüsameddin Camisi, Yavaşça Sultan Türbesi, Muzaffereddin Medresesi, Muzafferddin Bey Hamamı,  Hamza Baba Türbesi, Yavlak Aslan Türbesi, Yavak Aslan Camisi,  Bayraklı Sultan (Yunus Mürebbi) türbesi, Garip Şah Türbesi, Danişmend Gazi Türbesi, Ali Danşmen Gazi Türbesi, Çal Baba Türbesi, Gıyak Sultan Türbesi, Ballı Baba Türbesi,  Çatal Çam Türbesi,  Baki Baba türbesi, Hacıbaki Türbesi, Asar Camii, Çiriş Camii, Dikili Sayruk Türbesi, Can Baba Türbesi, Berekl Türbe  ve berekli  Kesik baş efendi türbesi  olarak sayabiliriz.

Mekanları cennet ruhları Şad olsun.