Önceki gece saatlerce eskrim karşılaşmalarını izledim, “epe” ve “flöre”, kurallarından bihaber olsam da doyamadım…
Bu alandaki cahilliğimden dolayı, sporcuların taktiğine dair kusur bulamamanın acısını her ne kadar yaşasam da, her acının merhemi estetik.
“En yorucu branş” desem gülersiniz biliyorum…
Diyeceğim yine de.
Ardından “yüzme” yarı final ve finalleri…
Bir gün önce geçildiği rakibini, son saniyede yaptığı atak ile, sanise farkı ile geride bırakan yüzücü karşısında hayrete düştüm.
Doğada hiçbir şey garanti değil…
“Burun ucu”, galibi belirliyor, geçmiş olsun.
Kastamonu’dan olimpiyat sporcusu çıkarmak için…
Namzetlerin, destekçilerinin ve yetkililerin evvela ısrarlı birer olimpiyat izleyicisi olmaları elzem.
En net öğreticisi gözdür…
Yürek, azim pompasıdır.
Elbette milli sporcularımızın hiçbir maçını kaçırmayacağız…
Ciğerlerinde nefes olacağız.
Cümle müsabakaları izleyelim ama…
4 yılda bir gelen bu kervan habersizce geçip gitmesin.
İzleyelim ki…
Olimpiyat sporcusu çıkarma hevesimiz artsın.