Hizmet sektörüne uzun yıllarını vermiş biri olarak ve bu sektöre geçmeden hizmet sektöründe bana çok büyük fayda sağlamış olan Serbest muhasebecilik ve 13 yıl gibi bir süre bir kamu bankasında çalışmam hep bana bir artı olarak döndü.

Hangisini daha çok sevdin derseniz Turizm sektöründe konaklama yani bir nevi hizmet sektörünü sevdim ve benimsedim.

Bu nedenle şehrimize gelenlerle sohbet etmek nerelerde kaldığını, nereleri gezdiğini, nerelerde yemek yediğini öğrenmek, memnuniyetlerini duyduğumda sevinmek veya memnuniyetsizliğini duyduğumda ise yöremiz adına ise üzülmek ve endişelenmek garip bir duygu.

İstiyorum ki hergelen kaldığı konaklama tesisinden tutun, yemek yediği yerlere kadar her şeyden memnun olsun, bu memnuniyetle ayrılsın ve şehrimiz hakkında geri döndüklerinde olumlu şeyler paylaşsın bundan güzel reklam olur mu?

Daha önceleri de bu konuyu yazmıştım ancak tekrar yazma gereği duydum zira bu konularda biraz şikâyetler var gibi.

Tatilciler gittikleri yerlerin tarihini, kültürünü, yöresel yemeklerini merak ettiklerinden görmek, tanımak, tatmak açısından gezerler. Hep vurguladığımız olay en iyi reklamı gelen ve memnun olan turistler yapar.

Memnuniyeti artıracak ve yörenin reklamı yaptıracak kişilerin başında da restoran gibi hizmet veren yerlerde çalışan garsonlara, konaklama yerlerinde çalışan personele büyük iş düşmektedir, gelen ziyaretçiler ile muhatap olan onlara hizmet eden çalışanlar işletmenin dolayısı ile yörenin bir nevi aynasıdır.

Herkes garsonluk yapabilir ama herkes iyi bir garson olamaz.

Konaklama tesislerinde ilk gelenlerle ilk muhatap olan varsa güvenlik görevlisi veya resepsiyonist’dir ilk karşılama ve intiba çok önemlidir.

Kimileri bu görevleri geçici görür, kimileri ise hayatını bu işe adar, hayatını bu işe adayanlar ise sektörde haklı bir üne sahip olarak aranan biri olur.

Özellikle işletmelerin iş düzeninin düzgün olarak işleyebilmesi için işini bilen ve severek yapan elemanlara ihtiyacı vardır.

Pek çok iş kolay değil ama garsonluk ya da servis elemanı olmak da göründüğü kadar kolay değildir. Yüksek enerji gerektirir. Sürekli getir-götür yapmak, beklerken bile ayakta durmak, her zaman dikkatli olmak şarttır.

Gelen müşteri ile bire bir muhatap olan kişilerin düzenli ve temiz görünümü büyük önem taşır.

Düzgün Türkçe ile konuşulmalı, konuşurken mesafeli durmalı “sen” değil “siz” olarak hitap edilmelidir.

Bahşiş önemlidir, ancak bahşişe göre servis ve müşteriler arasında ayrım yapılmaz.

Mutfaktan çıkan ürün dünyanın en lezzetli ürünü de olsa servis düzgün şekilde sunulmuyor servis edilmiyorsa müşteri memnuniyeti olmaz.

Çalışan, çalışmış olduğu işyerine sahip çıkabilmeli, kendisine değer verildiğini hissetmeli, hak ettiği ücreti ve sosyal haklarını alabilmelidir.

Atalarımızın dediği gibi “At sahibine göre kişner” anlayana.

Sadece yediği yemeğin parasını veren ancak verdiği para ile işyerini satın aldığını zanneden egosu yüksek, kendine hizmet ettiği kişiyi küçük düşüren sözler ve küçük düşürecek hareketlerde bulunan müşteriler az da olsa mutlaka olacaktır, böyle bir durumda çalışanların sakinliğini koruyarak çözüm odaklı düşünerek hareket etmeleri gerekir.