Arılar varsa yarınlarımız var.

Haziran ayına girdik. Bir yılın daha tam ortasındayız. Bahar geldi geçti. Aslında hiç anlamadık bile ne zaman geldi ne zaman bitti.

Yaz başladı resmi olarak.

Sıcak bir haziran günü Ağlı yollarındayım. Hava sıkıntılı her an bir yerlere yağmur dolu indirebilir. Gün dönümüne kadar böyle dengesiz havalara alışkın olsak da yine de endişe ediyoruz. Malum son yıllarda epey felaket yaşadık.

Cebrail Keles (2)

Bir doğa harikası “Karaçam”

Ağlıdan Azdavay, Şenpazar yoluna giderken sağ tarafta Sada köyünün Karaçam mahallesi var.

Adı gibi karaçamların, köknarların arasında kaybolmuş doğa harikası bir yer. Yıllardır her geçişte yazına ayrı, kışına ayrı hayran olduğum güzellik. Eskiden beri her fırsatta fotoğraflarım. Yakın zamanda Mustafa Karaçam dostumun davetini kıramayıp yolumu düşürüp bu güzelliği yakından gördüm.

Adı Karaçam, kendisi karaçamların arasında. Tüm hanelerin soyadı karaçam.

Peki, bu karaçam sevdası nereden geliyor diye Mustafa karaçam’a sordum. Ben de bizim yaşlılardan duyduğum kadarını bilirim aklımda kaldığı kadarıyla anlatılan öykü şöyleydi.

Bizim eskiler anlatır ki bundan yıllar yıllar önce komşu köylük ahalisi ile birlikte dedelerimiz de hayvan otlatmaya çıkmışlar. Herkes azığını açıp birbirine ikram etmiş, Allah ne verdiyse hep birlikte yemiş, soğuk sulardan içmişler.

Dedem yemek sonrası arkadaşlarına, - Haydi bakalım bir güreş tutalım ağalar diyerek ortaya çıkmış.

Arkadaşları az önce üstünde yemek yedikleri kesilmiş koca karaçam kütüğünü gösterip,  -Sen karaçam kütüğü gibisin, biz seni nasıl yeneriz ki diyerek kimse ortaya çıkmamış.

O günden sonra buralar dedelerimiz karaçam diye anılır olmuş.

Hem mahallenin adı hem soyadlarımız karaçam olmuş.

Cebrail Keles (4)

İstanbul’dan Ağlı Karaçam köyüne tersine göç…

Mustafa Karaçam 53 yaşında, Ağlı karaçam da doğar. Kalabalık bir ailesi vardır toplamda 10 kardeştir. Köydeki kaynakları on kardeşi besleyecek kadar büyük değildir. Çare yoktur. En bilindik şeyin peşine düşerler.

Kardeşler birer birer gurbetin yolunu tutar.

 İlkokuldan sonra da gurbetçilik sırası Mustafa’ya gelir. 1983 de İstanbul’a gelir. Burası büyükşehirdir ve tutunmak için çok çalışması gerektiğini bilir.

 Bir lokantada mesleğe sıfırdan başlar. İlk olarak Komilik yapar. Sonrasında yıllar geçtikçe basamakları bir bir çıkmaya başlar. Dürüst ve çalışkandır. Çevresinde sevilir. Artık o küçük komi büyümüş ve tecrübeli bir şef garson olmuştur.  Sonra devam eder mesleğe ve aşçı yardımcısı olarak mutfakta yerini alır. Çalışkanlığı, yeteneği ile kısa zaman sonra hem aşçı, hem de döner ustası olur.

Cebrail Keles (5)

10 yıl büyükşehrin kalbinde Taksim de esnaflık yapar. Çevresindeki esnaflara lezzetli ve ekonomik pideler, dönerler, sulu yemekler yapar.

Fakat dünya değişmektedir.

Taksim artık bir oteller bölgesi olmuştur.

Etrafta esnaf kalmamıştır.

Büyük şehirde yaşamak zor…

Mustafa Karaçam için İstanbul artık geçim kapısı olmaktan çıkmıştır. Yazdan yaza bayramda seyranda gelip gittikleri baba ocağında kız kardeşi arıcılık yapmaya başlamıştır.

Sonra pandemi olur.

Herkesin evine kapandığı o dönemde kesin kararını verir.

Toplar ailesini döner Karaçam’a.


Karaçam köyündeyim.

Yanımda Mustafa Karaçam’ın 10 yaşındaki oğlu Enes var. Köyde birlikte gezerken terk edilmiş ahşap evlere bakıyorum. O ince işçiliğe doğayla uyuma, estetiğe bir kez daha büyük bir hayranlık duyuyorum.

Cebrail Keles (1)

Yeni doğmuş buzağılar, etrafta gezen tavuklar, tepede bir horoz, bahçede bir sürü kovan var. Meyve ağaçları, yeni dikilmiş fasulyeler, marullar, soğanlar küçücük boy vermiş.

Cebrail Keles (3)-1

Arıcı kıyafetiyle oğluna işin inceliklerini öğreten Mustafa Karaçam kırk yıldır bu işin içindeymişçesine usta görünüyor.

İstanbul’u özlemiyor musun diyorum.

Gülüyor,

Bal üretiyorum, tüm müşterilerim İstanbul’da arada bir onların siparişleri için gidiyorum.

Sanki 30 yıldır İstanbul’da hiç yaşamamış gibiyim. Hatta 25 yıl aynı mahallede oturdum, orası bile bana yabancı geliyor. Bir an önce köyüme döneye can atıyorum.

Şimdi oğlum ve eşimle birlikte köyde mutluyum.

Oğlum doğanın içinde büyüyor. Karda kızak kayıyor, dağda hayvan peşinde geziyor. Burada çevreyi tanıyor. Büyükşehrin stresi yok, organik gıdalar üretiyor, onlarla besleniyoruz.

Mutluyuz diyor.

Cebrail Keles (6)

Tüten ocak, yanan ateş, değişen hayatlar…

Ağlı Sada köyü Karaçam Mahallesi. Uzaktan da yakından da bir doğa harikası. Buradaki evlerin bacaları uzun zamandır suskun iken, tarlalarda hayvan gözükmezken bir bacadan duman tütmeye başladı.

Mustafa Karaçam baba ocağını yeniden alevlendirdi.

Artık kış günlerinde bir duman yayılıyor Karaçamların üstüne.

Bu ağır yükü buraya taşıyan ise çoğunlukla görmediğimiz ama vızıltısını duyup önemsemediğimiz o küçücük arılar başarmış.

Bazen en büyük yükü en zayıf görünen bedenler taşır.

Cebrail Keleş/ Balıkçı Şef
6 Haziran 2024- Kastamonu