Öncelikle Yükseköğretim sınavlarından çıkan tüm gençlerimizi tebrik ediyorum. Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri Emirhan Kadiroğlu ve Emir Ahmed Türkiye ilk 500’üne girdiler. Hüma Hatun Anadolu İmam Hatip Kız lisesinden Zeynep Sude Uzan da TYT Türkiye birincisi oldu. Elbette bu öğrencilerimize ayrıca tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.

Sonuçlar açıklandı ve sıra geldi tercih yapmaya! Yukarıda büyük başarı gösteren öğrencilerimiz açısından önemli bir sorun yok. İstedikleri üniversitenin istedikleri bölümünü yazabilirler ve o bölüme girebilirler. Yerleştirme nasıl yapıldığını anlatarak konuya başlayalım. Birinci sıradaki öğrencinin tercihleri alınır. Örneğin; A üniversitesinin Falanca Mühendisliği bölümünü tercih etmiş olsun. Haliyle birinci tercihine yerleşir. Sonra ikinci sıradaki daha sonra üçüncü sıradaki öğrencilerin tercihlerine bakılır. Dördüncü sıradaki öğrenciye sıra gelmiş olsun. Dördüncü sıradaki öğrenci de A üniversitesinin Falanca Mühendisliğini birinci tercihine yazmış olsun. Hemen bu bölümün kontenjanına bakılır. Örneğin; 40 kişilik kontenjan olsun. Bu bölümü yazan iki kişi olduğu için kontenjan dolmamış durumda ve bu öğrenci de aynı bölüme yazılır. Sonra öğrenci sırasına göre ilerlemeye devam edilir. Örneğin; bininci sıradaki öğrenciye sıra geldi. Bu öğrenci de A üniversitesinin Falanca Mühendisliği bölümünü birinci tercihine yazmış olsun. Kontenjana ve yerleşenlere bakılır. Daha önce bu bölümü yazan ve yerleşen 40 kişi olduğunu görelim. Bu nedenle öğrenci birinci tercihine yerleşemez ve ikinci tercihine bakılır. İkinci tercihinde kontenjan dolmadıysa ona yerleşir. Bu süreç böyle devam eder.

Benim zamanımda sabah gazete kuyruğuna girer ve gazetelerden üniversiteyi kazanıp kazanmadığımıza bakardık. O zaman yeterince üniversite yoktu. İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir gibi illerde yetersiz sayıda üniversite vardı. Üniversite sınavına girenlerin %10-15 kadarı üniversiteyi kazanırdı. Bu nedenle de üniversiteyi kazanmak oldukça önemli bir başarı idi. Tabi Türkiye geçen zaman içinde gelişti ve yeni üniversiteler açıldı. Günümüzde kontenjanlar ile üniversite sınavına girenler arasındaki fark giderek azaldı. Artık üniversiteyi kazanmak değil, büyük üniversitelerin önemli bölümlerini kazanmak önemli hale geldi. ABD’de 3254; Çin’de 2595, Rusya’da 1096; Almanya’da 464 ve Kanada’da 370 üniversite var. Türkiye’de üniversite sayısı 208. Sayı olarak yurtdışı üniversitelere yaklaşınca üniversiteler ve YÖK haliyle eğitim kalitesine yönelmiş durumda. Artık sayıdan çok eğitim ve araştırma kalitesini artırmaya çalışıyoruz. Üniversitelerin artık bulundukları bölgenin ekonomisine, kalkınmasına nasıl katkı sağlayacağı, Kalifiye işgücü yetiştirilmesine nasıl katkı sağlanacağı tartışılmaya başlandı. Gelişme de böyle sağlanır. Önce kurum kurulur ve sonra bu kurumun ilerlemesine çalışılır. Yani üniversiteyi kurmadan üniversitelerin kalitesini artırmak tartışılmaz. Örneğin; Oxford üniversitesinin tarihi 1096’lara kadar gider. İstanbul Teknik Üniversitesi tarihi 1773’lere kadar gider. Bu üniversiteler zaman içinde bazen yavaş bazen hızlı biçimde ilerlemiş ve günümüze ulaşmışlardır.

Hocam! Amma da konuştun” diyeceksiniz. Bunun için gelelim asıl meseleye ve tercihlerin nasıl yapılacağına… Yüksek puan alan arkadaşlar için sorun biraz daha rahat. Bu öğrenciler ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre tercihlerde bulunmalıdır. Hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş da yüzmeye zorlanmamalıdır. İHA-SİHA, otomobil, helikopter motoru gibi alanlara ilgi duyan ve matematiği gelişmiş öğrenciler mühendisliği seçmelidir. Tıp bilimlerine ilgi duyan ve Fen bilimlerine yatkın olan kişi tıp bölümünü seçmelidir. Bir işletmede yönetici, memur, bankacı olmak isteyen ve sosyal yönü gelişmiş olanlar da İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerini tercih etmelidir. Genellikle, köklü üniversite mezunları daha rahat iş bulabilirler. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin kökleri 1773’e; İstanbul Üniversitesi’nin kökleri 1453’e ve Marmara Üniversitesi kökleri 1883’e dayanmaktadır. Bu zaman zarfında da bu kurumlar Türkiye’nin göz bebeği olmuş ve gelişmişlerdir. Haliyle daha yüksek puanla öğrenci alan bu üniversitelerden mezun öğrenciler de işverenlerce tercih edilmektedir. 2000’li yıllarda kurulmuş üniversitelerin bunlarla rekabet etmesi kolay değildir.

Gelelim, biraz daha ortalama veya ortalamanın altında puan alan arkadaşlara! Yüksek puanla öğrenci alan İTÜ, İstanbul, Marmara, Gazi gibi 10-15 tane üniversite size iş bulmada veya yüksek maaşlı iş bulmada yardımcı olacaktır. Ama bunlar da yüksek puanla öğrenci alıyorlar. O halde diğer üniversiteleri yazacaksınız. Diğer üniversitelerle Kastamonu Üniversitesi’nin arasında fark bulunmamaktadır. Hatta bazı alanlarda Kastamonu üniversitesi bayağı iyi… Kastamonu’dan 400-500 km ve hatta daha uzak bir üniversitede okumanın size faydası (gerek iş bulma gerekse diğer konularda) yok. Fiyatlar ve maliyetler de arttı. Yani Kastamonu dışında bir üniversiteye giderseniz yerleşme, ulaşım gibi maliyetleri düşünmeniz gerekli. “KYK yurtları var” diyeceksiniz. Türkiye’nin Dünya’da en fazla sayıda devlet yurdu yatak sayısına sahip ülkelerden biri olduğu doğru. Dile kolay! Yaklaşık 800,000 adet yatak kapasitesi var ama bunlar her zaman yeterli olmayabiliyor, yani size KYK çıkmayabilir. Üstelik tek maliyet unsuru da yatak değil. Örneğin; bayram ve tatillerde memleketinize yani Kastamonu’ya gidiş dönüş otobüs biletleri almanız gerekli. Karabük’te yazın Çad’lı öğrencileri gördüm. Uçak fiyatları pahalı olduğu için memleketlerine gitmemişler, Karabük’te vakit öldürüyorlar. Bunun dışında Kastamonu’da fiyatlar çoğu illere göre daha ucuz. Kısaca büyük bir üniversiteye gitmeyecekseniz Kastamonu Üniversitesi’nde okumanız daha mantıklı. Başka ilde üniversiteye giderek yapacağınız harcamayı siz yabancı dil kursları, Erasmus vb ile değerlendirebilirsiniz. Biraz Erasmus’tan da bahsedelim. Erasmus ile üniversitelerin anlaşmalı olduğu Avrupa ülkelerine gidip bir dönem orada ders alıp okuyabiliyorsunuz. Orada okuduğunuz süre içinde devlet size hatırı sayılır para da veriyor. Yani biraz tasarruflu olursanız devletin size verdiği para yetebiliyor. Örneğin; Kastamonu Üniversitesi’nde okurken bir dönem Portekiz veya İtalya’daki üniversitelere gidip okuyabiliyorsunuz. Haliyle bu dönem içinde yabancı dilinizi geliştiriyorsunuz.

Hepinize tercihlerinizde başarılar diliyorum.