Cumhuriyetimizin 101’inci kuruluş yıldönümünü kutluyoruz, geride kalan 101 yıl kanıtladı, gelecek nice 101 yılda da “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır”…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün (yukarıdaki) sözü baki kalacaktır.

Dünyanın savaşlarla dolu en sıcak coğrafyasında “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” tavrı bir ada misali yüksekte kalmayı daim sürdürecek…

Dosta güven verecek.

Mazlum ve mağdurların tek kalesi olarak kalsa da…

Surunda tek gedik dahi açılmayacak.

Cumhuriyet ilanı zorlu bir süreç nihayetinde oldu…

Korumak kollamak daha zor belki, kadını erkeği, genci yaşlısı ile Türk Milleti bu yolun geri dönmez muhafızları olduğunu defalarca izah etmekten ne geri durdu ne de bundan sonra geri durur.

Cumhuriyeti kabullenemeyen envai zihniyettekilerin uzantıları 101 yıldır dur durak bilmedi…

Maşa olmaktan vazgeçmedi.

Emperyalizm 101 yıl önce ne ise bugün de o…

Bugün, devletlerin ötesinde, bizatihi ulusaşırı dev şirketlerin gözü vatan topraklarında.

“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak”…

Fazla söze gerek yok.

(Cumhuriyeti ilan kararı, 29 Ekim’i 30 Ekim’e bağlayan gece, saat 8:30’da (20:30) verildi Büyük Millet Meclisi’nce…

Saat 8:45’i gösterirken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı seçildi.

İlk başbakan “İsmet İnönü…

İlk Meclis Başkanı “Ali Fethi Okyar”.

İsmet İnönü’nün sözlerinden okuyalım…

“Türkiye Cumhurbaşkanlığı için yapılan oylamaya, yüz elli sekiz kişi katılmış ve Cumhurbaşkanlığına yüz elli sekiz üye, oybirliğiyle Ankara Mebusu Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini seçmişlerdir.”

“Yaşasın Cumhuriyet” nidaları içinde…

Cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı kürsüye çıktı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Büyük Millet Meclisi’ne hitabını meclis tutanaklarından okuyalım…

“Muhterem arkadaşlar, mühim ve cihan şümul hadisatı fevkalâde karşısında muhterem milletimizin teyakkuz ve intibahı hakikisine bir vesikai kıymettar olan, Teşkilâtı Esasiye Kanunumuzun bâzı maddelerini tavzih için encümeni mahsus tarafından Heyeti Celilenize teklif olunan kanun lâyihasının kabulü münasebetiyle yeni Türkiye Devletinin zaten cihanda malûan olan, malûm olması lâzımgelen- mahiyeti beynelmilel mâruf unvanı ile yadedildi. Bunun icabı tabiisi olmak üzere, bugüne kadar doğrudan doğruya Meclisinizin Riyasetinde bulundurduğunuz arkadaşınıza ifa ettirdiğiniz vazifeyi Reisicumhur unvanı ile yine aynı arkadaşınıza, bu âciz arkadaşınıza tevcih buyurdunuz. Bu münasebetle şimdiye kadar mükerreren hakkımda izhar buyurmuş olduğunuz muhabbet ve samimiyet ve itimadı bir defa daha göstermekle yüksek kadirşinaslığınızı ispat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı Heyeti Celilenize bütün samimiyeti ruhiyemle arzı teşe'kkürat ederim.

Efendiler! Asırlardan beri Şarkta mağdur ve mazlum olan milletimiz, Türk Milleti, hakikatte meftur olduğu hasailden muarra telâkki ediliyordu. Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak kendi hakkında suizanda bulunanların ne kadar gafil vene kadar tetkikten uzak, zevahir perest insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz, haiz olduğu evsaf ve liyakatini Hükümetinin yeni ismiyle cihanı medeniyete daha çok suhuletle izhara muvaffak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti cihanda işgal ettiği mevkie lâyık olduğunu aşariyle ispat edecektir. Arkadaşlar bu müessesei âliyeyi vücuda getiren Türk Milletinin son dört sene zarfında ihraz ettiği, zafer, bundan sonrada birkaç misli olmak üzere, tecelliyatını gösterecektir. Âcizleri mazhar olduğum bu emniyet ve itimada kesbi liyakat etmek için pek mühim gördüğüm bir noktadaki ihtiyacımı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, Heyeti Aliyenizin şahsım hakkındaki teveccüh ve itimadının, müzaheretinin devamıdır. Ancak bu sayede ve Allah'ın inayetiyle, şahsıma tevcih buyurduğunuz ve buyuracağınız vazaifi hüsnü ifaya muvaffak olabileceğimi ümidederim. Daima muhterem arkadaşlarımın ellerine, çok samimî ve sıkı bir surette yapışarak onların şahıslarından kendimi bir an bile müstağni görmiyerek çalışacağım. Milletin teveccühünü daima noktayı istinat telâkki ederek, hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”)

(Konuşmanın günümüz Türkçesi Nutuk’ta var…

İlgililerin dikkatine.)

Not: Büyük Millet Meclisi’nin o vakit ki milletvekili sayısı “333”…

Oylamaya katılan milletvekili sayısı “158”.

Oylamaya katılmayan milletvekili sayısı…

“175”.

Oylamaya katılmayanların “ret” yönünde oy kullanacakları hesap edilirse...

Tarihin akışı bambaşka olabilirdi.

(28 Haziran 1923 tarihinde yapılan genel seçim sonucunda Kastamonu milletvekilleri…

“Ahmet Mahir Efendi, Ali Nazmi Özügür, Ali Rıza Bey, Halit Akmansü, Hasan Fehmi Tümerkan, Mehmet Mühto, Necmeddin Molla Kocataş, Veled Çelebi İzbudak”.

Meclis tutanaklarında 29 Ekim 1923 günü söz alan milletvekillerinin konuşmaları yer alıyor…

Kastamonu milletvekilleri söz almamayı yeğlemişler.

Bilahare devam ederiz…

“Cumhuriyet” oylamasına katılıp katılmadıkları üzerine.)