Kastamonu vilayetinin kadim şehri İnebolu, yıllar yılı boğuştuğu dertlerden, ki “yol, liman, sel baskını” idi ana kalemleri, bir bir kurtulmanın eşiğine vardı…
En fazla 5 yıl sonra küllerinden yeniden doğmuş bir İnebolu ile karşılaşma olanağımız çok ama çok fazla.
19’uncu yüzyıl İnebolu’suna kavuşmanın etkisi sadece İnebolu’yu değil, sahil başta olmak üzere, tüm Kastamonu’ya kaldıraç görevi görür…
Ekonomik etkisi yönünden bakıldığında İnebolu sadece “İnebolu” değil çünkü.
Tasarruf tedbirlerine karşın İnebolu’daki kamu yatırımlarının hız kesmemesi gösteriyor ki devlet katında da İnebolu’nun “fayda katsayısı” elveriyor…
Aksi halde kontak kapatılırdı.
İnebolu “asli” sorunlarını geride bırakacağı geleceğe yürüyor…
Yaşam yanı sıra “ekonomi” altyapısı güçlendiriliyor.
Tüm mesele “altyapı”…
“Üstyapı” ardından koşa koşa gelir bilimin öğrettiği üzre.
İnebolu’yu fişek gibi ileri götürecek ana başlıklar “liman, sel riskinin bertaraf edilmesi, yol” idi…
Her birinde yol alınıyor.
İnebolu Limanı’nın kapasite büyütme çalışması sürüyor…
Ki İnebolu Limanı’nın tahsisi özel sektöre verildiğinden bu yana hep derdimiz limanın büyütülmesi değil miydi? İnebolu Limanı büyük tonajlı gemileri kapsayacak hale geldiğinde evvela deniz ticaretine kollarını alabildiğine açacak, ardından da bölgedeki üretim ve lojistik yatırımlarına. İstihdam artacak, kamu kurumlarına bağlı istihdamın yönü değişecek, bilinç farklılaşacak.
(Limanın genişletilmesi üzerine çok yazı yazdım…
Vakti varmış anlaşılan.
Elbette elimde bilimsel ve kat’i veri yok ama Küre madenlerinin ömrünün azaldığı iddia ediliyor…
Madenin yakında bitecek olmasına rağmen, aynı zamanda limanın işleticisi maden şirketinin liman kapasitesini artırmaya gitmesi ilginç, daha değerli hatta.)
Seneler önce yazdığımız yazılarda “İnebolu’nun Orta Avrupa’nın lojistik merkezi olması” minvalinde görüşler ileri sürüyorduk…
Orta Avrupa’da yarı mamul ürünler İnebolu’ya inecek, burada montajı yapılacak, demiryolu bağlantısı ile taa Orta Doğu ve Kafkaslara gidecekti.
E hayal dediğin…
Böyle olacak.
İnebolu’nun bir diğer sorunu “yaşamsaldı”…
“Sel baskını”.
DSİ, İnebolu’da çalıştı, layığı ile görev yaptı…
Sel taşkını derdini kaynağında çözdü, “Sökü Göleti” projesini gerçekleştirdi, bu sayede İnebolu şehrine ulaşmadan kelepçe altına alındı sel. Son 3 gündür yağan yağmur, İnebolu’ya sıkıntı verebilirdi, gölette mahsur kaldı sel.
Sökü Göleti yetmezdi elbet…
İnebolu Çayı havzası genişletildi.
Gök yarılmadıkça…
İnebolu için “sel kıyameti” yok artık.
İnebolu Çayı havzasındaki ağaçların kesilmesi de büyük fayda…
Bu sayede sel, önüne ağaçları katıp, köprü altlarını geçişe kapayamayacak.
Bilimin olduğu yerde…
Afet olur mu?
Ve elbette “Kastamonu-İnebolu Yolu”…
Ulaştırma Bakanlığı’nın mevcuttaki “en yüksek bütçeli” yol projesinin yapım çalışması sürüyor, tasarruf tedbirlerine karşın sürüyor, kıymetli çünkü.
Yol bittiğinde…
Ekonominin kapısı tastamam açılmış olacak.
Sadece İnebolu kazanmayacak…
Kastamonu kazanacak, bölge kazanacak, Türkiye kazanacak.
(İnebolu’dan bir sevinçli haber daha var…
İnebolu Belediyesi “içme suyu arıtma projesi” için harekete geçti, ilgili bakanlık nezdinde girişimde bulunuldu, musluklardan dört başı mamur içme suyu akacak umarım.
Plastik kaplarda su ihtiyacı gidermek…
İnsan haklarına “baltadır”.
Çeşmelerde bilabedel akan su…
İnsan hakkıdır.)
İnebolu ekonomi ve sosyal yaşamda ayağa kalktığında tastamam…
İşte o zaman Kastamonu için “demiryolu” talebini dillendirmek zaruri ve mantıklı bir hal alır.
Araç-İhsangazi OSB, Kastamonu OSB, Seydiler OSB aynı hat üzerinde…
Tosya OSB VE Taşköprü OSB “demiryolu hattına” yük taşınabilir mesafede.
Kastamonu’yu güzel gelecek bekliyor…
Çalışarak yürüyelim o güzel geleceğe.
(Buradan güzel ağabeyim Mustafa Fakazlı’ya selam ediyorum…
İnebolu dendiğinde ilk zihnimde çakan kıvılcımdır o.)