Kastamonu’nun tabana yayılan ekonomi sektörlerinin başında “tarım ve hayvancılık” geliyor, her ne kadar kırsal nüfus azalma istikametinde seyretse de sektörel özelliğini muhafaza ediyor, peki bu kapsama karşın “ihracat” ne durumda misal?..

Üretilen onca kalem ürünün ne kadarı yurtdışı pazarda kendine yer buluyor da katbekat gelir olup üreticisinin cebiyle buluşuyor?

Ülkemizin tarım ve hayvancılık sektörüne ilişkin ihracat listelerine kenarından bucağından da olsa tutunmamız lazım gelir değil mi doğal olarak?..

Bin küsur köy, sayısız üretim kooperatifi, gittikçe sayısı artan yatırımcı şirketler.

Geçmişinde ülkemizin ilk ziraat mekteplerinden birine ev sahipliği yapan memleketin günümüzde de “alıp başını gitmesi” lazım ihracat listelerinde…

Alıp başını gitmiş hakikaten.

Sektörün içinden kıymetli bir dostuma sordum tarımsal ihracat durumumuzu…

Girişimci mahsulü birkaç kalem ürün saydı.

Konteyner bazında mı?..

Olmasa gerek.

Aracı firmalarla mı?..

Büyük olasılık.

Resmi istatistiklerde zaten karne ortada…

Kastamonuluya “tarımsal ihracat” deme de ne dersen de.

Kıymetli dostum dalında kuruyan yabani meyveleri örnek gösterdi, “Kim toplayacak?” dedi, “Toplamış hangi soğuk hava deposuna koyacak?” diye devamını getirdi…

“Uzatma” dedi, yazının başlığını da koyuverdi sağ olsun, “Su akar, Kastamonulu bakar”.

Ağır mı oldu?..

Gerçek tastamam bu.

Akıp gidiyor etrafımızda hayat…

Bakıyoruz o kadar.

(Aslında epey emek verilmedi değil…

Meyvecilikte misal.

Bir ara “bodur meyve” seferberliğine niyetlendik…

Konferanslar, saha incelemeleri, cümle emek verildi meslek odaları ve kamusuyla.

Özenip “kapalı bahçe” kuranlar oldu…

Elinle uzan dalından kopar kirazı.

Ceviz seferberliği vardı bir ara…

Tutmadı.

Yer yer yabani meyve yetiştiriciliği kursları vesaire…

Sonuç?

Acaba “eski köye yeni adet mi?” tüm bu çabalar?..

Rekabet edebilmek için olması gereken mi?

2018 verisi misal…

İlimizde toplam 98 bin 540 meyve veren elma ağacı hesapladım, “Golden, starking, Amasya”, kese kese bu kadar kaldı demek.

Kayseri’nin sadece “Yahyalı” ilçesindeki meyve veren alma ağacı sayısı kaç biliyor musunuz?..

“675 bin 100”.

Bakınca bağ oluyor…

Yahyalı’da “Bin 90” aile geçimini elma üretiminden kazanıyor. 

Evvel zamanın “elma üreticisi, elma deposu, elma ihracatçısı” Kastamonu…

Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası’nda yüzyıl önce üzerine “elma talimatnamesi” yazılan Kastamonu.

Yahyalı yılda “100 bin ton” elma üretiyor, 18 ülkeye ihraç ediyor, 5 milyon dolar cebine koyuyor…

Hedef “28” ülke.

8 soğuk hava deposunda 45 bin ton elmayı saklıyorlar, artanı komşu illerdeki depolara gidiyor, öyle ya da böyle işin başına çıkıyor Yahyalılı…

Karşılığını aldıkları büyük emek.

Kastamonu’da kaç soğuk hava deposu var?..

Hey gidi Et Balık Kurumu’nun Hacıorta’daki soğuk hava depoları?

Bugün nasıl aranıyor…

Hey gidi hey.)

Not: Kastamonu’da acaba sondan başa mı gitmek lazım meyve ekonomisinde, önce soğuk hava deposu, sonra meyve üretimi misali…

Saklayamadıktan sonra üretsen ne fayda.

Gerçi kim üretecek?..

Kim toplayacak?

Geçtiğimiz aylarda “budayıcı” mevzusunu yazmıştım…

Ne ayıp!

Kastamonu’daki meyve ağaçlarını budamak için il dışından ekipler geliyordu…

Vatandaş sıranın bir an önce kendisine gelmesi için çırpınıyordu.

“Budayıcı” yok henüz…

Alfabenin neresindeyiz?