Kastamonu'ya ilk 1995 yılında geldi, Dünya gazetesi illerin ekonomik durumlarını masaya yatırıyordu, yazarlar ve bilim insanları yerli aktörlerle bir araya geliyordu...
Anlayana yol haritası.
90'lı yıllar bitmeden yeniden yolu Kastamonu'ya düştü...
Her vilayete olduğu gibi Kastamonu'nun da üzerine tüm hassasiyeti ile titrerdi.
Vali, belediye başkanları, oda başkanları, iş ve meslek sahipleri, girişimciler...
Kastamonu'nun nasıl daha refaha ve feraha kavuşacağını durmaksızın anlatırdı.
Duayen gazeteciydi...
Daha doğrusu duayen insandı.
2000'li yılların başında TOBB heyeti ile Kastamonu'ya geldi bu sefer...
Kastamonu Üniversitesi 3 Mart Salonu'nda KATSO'nun emektar üyelerine ve vergi şampiyonlarına plaket töreni de yapılmıştı o vakit.
Uzun uzun konuşulmuştu Kastamonu....
Oturum başkanıydı.
(Dönemin valisi toplantıdan erken ayrılınca, daha doğrusu, panelistleri dinlemeyince...
Epey sinirlenmişti ve sözünü esirgememişti.)
Doğruyu söylerdi....
Doğruyu yazardı.
Kadim dostu Prof. Dr. Kenan Mortan tanıştırdı beni...
Hakkını ödeyemem.
Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası (KATSO), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hisse senedine sahip, vakti zamanında alınmış...
Onursal değere haiz.
KATSO bu "ortaklıktan" doğan hukuku dayanak yaparak davette bulundu...
Davet kabul gördü.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başcı "Para Politikaları" konulu konferans vermek için 23 Eylül 2014'de Kastamonu'ya geldi...
Oturum başkanı Dünya'nın başyazarı Osman Arolat.
Dünya gazetesi ile ortak bir projeydi...
Yekun görsel ve yazılı medya KATSO toplantı salonunu doldurdu, faiz rakamı vesaire de açıklandı o gün, nefeslerin tutulduğu bir gündü.
O günden bir gün önce...
KATSO önünde heyacanlı bir bekleyiş içindeydik, misafirimiz geldiğinde heyecanımız katlandı, "Osman Arolat".
Odanın merdivenlerini ağır ağır çıktı...
Dönemin KATSO Başkanı Selçuk Arslan'ın odasında kahve içildi, Kastamonu'ya dair anılar tazelendi, Osman Arolat konuştu biz dinledik.
Kısa bir şehir turunun ardından...
Akşam yemeği için tarihi bir konağa geçtik.
Yemek değil dersti adeta...
Saatlerce soru sorduk, hiç üşenmedi, uzun uzun anlattı.
O gece uzun sürdü...
Yaşar Kemal'i dinledik.
Süleyman Demirel'li nice anılar...
Nefes almadık.
Sporun her dalından konuştuk...
Futbol kulübü yöneticiliği anılarını dinledik.
Güldük...
Hüzünlendik.
"Hocam" dedim, "Kastamonu'daki geri kalmışlığı mukayeseli izah edebilmek için sizin gazeteden epey alıntı yapıyorum"...
"Aferin" dercesine güldü.
O gece bitmesin diye kum saatini hep ters çevirdim...
Bitti ama.
Oturuma başkanlık etti...
Mesleki ağırlığı, bilgi birikimi, saygıdeğer konumu tüm medya ve ekonomi çevrelerince baş üstündeydi.
Dünya gazetesindeki köşesinde Kastamonu'ya ilişkin izlenimlerini her ziyaretinin ardından yazdı...
"Kastamonu" eki olarak gazete ile birlikte dergi yayımlandı.
Osman Arolat'ın Kastamonu'ya dair her yazısı...
Başlı başına dersti.
Telefon aracılığı ile aralıklı da olsa ilişkimiz sürdü...
Dizlerimin bağı çözülür, kalbim süratle çarpar, kelimeleri unuturdum.
Ne bahtiyarlıktı...
Ne makamdı onunla konuşmak.
Gazete yazarlığımda 20 yıl oldu...
20 yıl boyunca Osman Arolat'tan beslendim.
İlk işim sabahın kör vakti...
Osman Arolat'ı okumaktı.
Bu sayede...
Kastamonu'ya çok elbise biçtim.
Bir gün gözlerime inanamamış ve defalarca okumuştum satırlarını, oğlum Özenç Afacan'ın Brezilya seçimlerine dair tespitlerine yer vermişti köşesinde Osman Aralot, üniversite öğrencisine verdiği kıymet ve desteğe bakar mısınız?..
O gün yaşadığım mutluluğu anlatmaya, siz söyleyin, kelimeler yeter mi?
Osman Arolat ebedi dünyaya yol eyledi...
Yunus Emre'nin deyişi ile "ten ölür, can ölmez".
Fikirleri dünya durdukça hatırlanacak...
Eserleri ile yaşayacak.
Emeği çok geçti Kastamonu'ya...
Daim hatırlanacak.