Önceki akşam işi gücü bıraktım Ersu Şaşma’yı izledim, “sırıkla yüksek atlama”, olimpiyat 5’ncisi oldu…
Geçildiği rakiplerinden birinin efsane sırıkla yüksek atlamacı Sergey Bubka’nın rekorlarını yerle bir eden İsveç'li Armand Duplantis olduğunun altını çizmek zorundayım.
“Sırıkla yüksek atlama”…
Atletizmin en engebeli istasyonu.
Ekranda izlediklerinin kendi ilinde de olmasını istiyor insan…
Hoş görülebilir ve kabul edilebilir bir duygu olsa gerek bu.
Kastamonu Polisgücü’nün atletizm takımı aklıma geliyor ister istemez…
Gazi Stadı’na futbol maçı olmayan günlerde sadece onların antrenmanını izlemek için giderdim yalan yok.
Eski model bir Ford minibüs ile stada giriş yaparlardı…
Siyah beyaz boyalı, “Polis” amblemli, ha durdu duracak dedirtenlerden.
İki cengaver polisti antrenörleri…
Kastamonu’nun sevgilisiydiler.
O takımda atletizmin her türü vardı demeyeyim de…
Epey branşı barındırıyordu.
İller arası şampiyon çıkardıklarını hatırlıyorum…
Nereden baksanız 10 yıl öncesinden bahsediyorum.
Dün akşam ne yedim?..
Hatırımda yok.
Atletizm Kastamonu’da ne halde bugün?..
Sentetik yüzeyli atletizm pisti yok mu statta, var, eee.
Kır nüfuslu bir ilde atletizm olmayacaksa nerede olacak?..
Kros parkuru il baştan sona.
Kastamonu evvel zaman “atletizm şehri” değil miydi?..
“Fikri Hoca” desem.
Ersu’lar yetişir Kastamonu’da…
Emek, plan, irade ve bilim ile.
Dördünü bir araya getirmek…
Kastamonu’yu aşar mı?