En fenası insanları yoksul olduklarına inandırmaktır, kapısına yardım götürüp de “sen yoksulsun” diye kafasına soktuğunda asıl yoksulluk o zaman başlar işte…

“Ötekileştirmek” budur.

Oysa, umut ekmek lazım, kapı önlerindeki saksılara…

Rengarenk çiçekler.

Etiketi “yoksul” olan…

İstese de “varsıl” olmaya rota kıramaz.

Siner iliklerine “yoksul” kelimesi…

Dili “varsıl olacağım” demeye dönmez.

Nerede “sosyal yardım” varsa…

Orada “vahşi kapitalizm” vardır.

Kastamonu asla “yoksul” değil…

Varsıllığa götürecek potansiyelinin farkında değil sadece.

Ormanı “para”, ovası “para”, denizi “para”…

Havası da toprağı da “altın”.

Evvel zamanın Kastamonu Kadınları çarşaf uçlarına bağ örerek ev geçindirdi, çocuk okuttu, bark kurdu…

Kendir soydu, sarımsak dikti, pancar söktü.

Mık kesti erkekler…

Marangoz oldu.

Bugün “yoksul” olmayı kabul ettiriyorsa idareciler…

Evvela ecdadına saygısızlık ediyorsun kardeşim.

Ne “makarna”…

Ne “süt”.

Kendine gel…

Balık tut.

Not: “9 Eylül 1923”…

“Halk Fırkası” kuruldu.

Vatanımız işgal altındaydı, Anadolu ve Rumeli’deki vatanperverler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” şemsiyesi altında toplandı, “Sivas Kongresi” ve devamında “Büyük Millet Meclisi”…

Vatan kurtuldu.

Düşman yurttan kovuldu…

Türk Milleti istiklalini yekun dünyaya ilan etti.

“İstikbal” mücadelesi başladı…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi” sıfatıyla “8 Nisan 1923” tarihinde bir bildirge yayımladı, “9 madde”.

“9 ilke”…

“9 umde” olarak tarihe geçti.

Bu “9 umde” 9 Eylül 1923 günü kurulacak olan “Halk Fırkası” isimli partinin “yörüngesi” niteliğindeydi...

İstikbalin rotasıydı.

9 umdenin tamamını “Ben bugün de HF’liyim” diyen meraklılar okuyabilirler kaynaklardan…

Ancak, 1’inci umde, “Ben bugün de HF’li değilim” diyenlerce de okunması gereken kıymet ve önemde.

“Umde 1”…

“Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur. İdare yöntemi halkın doğrudan doğruya kendi kaderini belirlemesi esasına dayanır. Ulusun gerçek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında hiçbir kişi, hiçbir makam, hiçbir güç milletin yazgısına egemen olamaz. Tüm yasalaştırma çalışmalarında, her çeşit örgütlenmede, genel eğitimde ve iktisadi konularda milli egemenlik ilkesi doğrultusunda hareket edilecektir. İcra Vekillerinin (Bakanlar kurulunun) görev ve sorumluluklarını belirleyen yasa, vilayetlerin yerel işler konusunda “manevi şahsiyetlerini ve muhtariyetlerini” kullanabilmelerini öngören Şûralar yasası, vilayetlerin iktisadî ve toplumsal ilişkileri itibariyle birleştirilerek Genel Müfettişlikler Oluşturma Yasası, Nahiye Yasası hızla çıkarılacak ve uygulanacaktır.”

“Fransız Devrimi” ve sair…

Buna da “Türk Devrimi” denir.

(“Halk Fırkası” 9 Eylül 1923’te kuruldu, 1924’te “Cumhuriyet Halk Fırkası” ismini aldı, 1935 yılında “Cumhuriyet Halk Partisi” oldu…

Her 3 dönem isim farklıları yanı sıra “ideolojik” olarak da farklılık gösteriyor mu, bence net, en azından “2 benzemez”.

“6 ok” meşhurdur…

“Cumhuriyetçilik”, “Halkçılık”, “Milliyetçilik” ve “Laiklik” 1927’de; “Devletçilik” ve “Devrimcilik” ise 1935’de eklendi.

“9 umde” pek bilinmez…

Asıl odur ama.)

(“’HF’, ‘CHF’, ‘CHP’ arasında fark var mıdır?” soruma...

“En azından 2 benzemez” cevabı verdim yukarıdaki satırlarda.

Nedenini “CHP” web sitesinden okuyalım…

“1960’lı yıllarda Türkiye’nin yaşadığı modernleşme sürecinin yansımaları olarak ortaya çıkan göç, kentleşme, sanayileşme gibi dinamikler çerçevesinde toplumsal sınıfların olgunlaşmasıyla birlikte CHP sola açılarak kendisini siyaset yelpazesinde “ortanın solunda konumlandırmıştır. 1970’li yıllarda ideolojisini ‘demokratik sol’ kavramıyla tanımlayan CHP, önerdiği sosyal reformlarla ‘düzen değişikliği’ni hedeflemiştir. Bu süreçte CHP, ‘devlet partisinden’ ‘halkın partisine’, düzen partisinden ‘değişimin partisine’ dönüşmüştür.”

“Reddi miras”…

 Net.)