Bugün dünyadaki İsrail zulmü tam anlamı ile vahşeti bu satırlara sığabilecek boyutta değildir. İsrail vahşetinden bahsetmeden önce belki okuduğunuz bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Milli Mücadele generallerinden merhum Cevat Rıfat Atilhan’ın “İğneli Fıçı” isimli kitabı dünyada Yahudi mezalimini anlatan en güzel eserlerden biridir. Orada bunların ne biçim bir zihniyete ve yaşantı modeline sahip olduğunu çok güzel bir şekilde görebiliyorsunuz.
Dünyanın tek şeriat devleti İsrail dir. Tahrif edilmiş, kendi menfaatlerine göre düzenlenmiş Tevrat a göre dünya milletlerinin en üstünü olduğunu kabul eden inanç anlayışları ile ibadet ettiklerini zannederek, kendinden olmayanlara eziyet ve zumlu caiz gören bir anlayışla dünyada da zumlun kapısı olmuşlar, olmaya da devam etmektedirler.
Bu gün Gazze, şeridi iki milyon insanın yaşadığı bir bölge. Tarihin başından bu yana uygarlıklara ev sahipliği yapmış bu bölge dini açıdan çoğunlukla Müslümanlar,Hiristiyanlar,Musavi lere ev sahipliği yapmaktadır. Bu bölge fakirliğin, işsizliğin yanında diğer değişik zorluklarla yaşama tutunmaya çalışırken bunun üzerine İsrail zulmü çöreklenmiştir. Amaç herkesin bildiği üzere vaat edilmiş toprakları işgal etmek, buradaki masum insanları kovmak mal değerlerine el koymak Gazze sahiline kadar işgal etmenin yanında Akdenizin yer altı zenginliklerine el koymaktır. Süper güç olarak adlandırılan sözde insan hakkı savunucuları bu işgale çanak tutmaktadır. Onların anladığı insan hakkı sadece kendi milletinin insanıdır. Hayvanlarına verdikleri kıymet kadar buradaki insanlara verecekleri insanlık değerleri kalmamıştır. Medeniyet anlayışları merhum Akif’in “Tek dişi kalmış canavar” olarak ifade ettiği çürümüşlüktür.
Hepimizin bildiği ve takip ettiği üzere bugün Gazze de  ne yok ki; Her şeyden önce adı bizim literatürümüze göre işgal, kendilerinin anladığına göre savaşsa dünya böyle bir savaş zumlu yaşamamıştır bu zamana dek. Acının zerresinin olmadığı, masumiyetin dokunulmazlığının olmadığı, sadece nefes alan ne varsa hepsinin yıkıma uğratıldığı yok edildiği,  savaşın bile uluslar arası hukuku vardır onunda ayaklar altına alındığı bir gerçeğini görüyor gözlemliyoruz. Bu yıkımdan insanlar kadar, hayvanlarda,nebatat da, hatta betonlarda kendi nasibini almaktadır. 
Şunu iyi anlamakta fayda var ki; Ortadoğu da 1967 de başlayan yıkım harekatı bu gün çapını büyüterek devam etmektedir. Şayet bir çözüm bulunmaz bu zulme karşı dik durulmazsa havuza atılan taş misali dalga dalga bölgeyi etkisi altına alma gerçeği göz ardı edilmemelidir. İsrail sapık bir ideolojik yapının kurbanı olarak kendi dinine hizmet ettiği anlayışla yıkıma tam gaz devam etmek düşüncesindedir. Umarım,”Bana ne” anlayışı bölge ülkeleri olarak bizlere, olmazsa torunlarımıza ağır faturalar ödetmez. Zülmün büyüklüğü o kadar korkunç ki   bazı sağduyulu Yahudiler dahi  karşı çıkmaktadır.  
İsrail zulmünü telin amaçlı kaleme aldığım bu şiirimi sizlerle paylaşıyorum. Saygılarımla.

İSRAİL VAHŞETİN ADI ; 
Bu savaş değil vahşetin adı,
Sivillerin gıdası sadece kanı,
Bumu yaşamanın hayatın adı ?
        Dünyanın huzurunu yıktın israil,
        Vahşetin yolunda boğul israil…;
Sen devlet değil terör timisin,
Sivilleri topluca ölüme ittin,
İnsanlık adına varlığın yitirdin;
        Dünyanın huzurunu yıktın israil,
        Vahşetin yolunda boğul israil…;
Çığlıkta bebekler vicdanın yok mu?
Ona çok gördüğün sade soluk mu?
Yaş değil gözlerdeki kanlı oluk mu?
        Dünyanın huzurunu yıktın israil,
        Vahşetin yolunda boğul İsrail…;
Okullar,hastaneler bu ne rezalet,
Hukuk tanımazsın aklına lanet,
Her daim varlığın dünyada zillet;
        Dünyanın huzurunu yıktın İsrail,
        Vahşetin yolunda boğul İsrail…;
Musibetin yakındır bekle görelim,
Dünyadan zulmünü uzak edelim,
Biz de Rabbimize şükür edelim;
        Dünyanın huzurunu yıktın İsrail,
        Vahşetin yolunda boğul İsrail…..