Cumhuriyetimizin ilk yüzyılını şan ve şerefle tamamladık, cumhuriyet ile demokrasiyi aynı potada eritebilen yüz yaşındaki nadir devletlerden biriyiz, her vatandaşın damarlarında hiç eksilmeyen coşku nice yüzyılların muştucusu…

İkinci yüzyıla “merhaba”.

Dünyanın jeopolitik kıymete sahip en önde gelen toprakları üzerinde yurt tutmak her devletin harcı değil…

Hem de hiç değil.

Etrafımızdaki yangın ve vahşet çemberi ortada…

Ortasında bu çemberin rengarenk çiçek bahçesi Türkiye.

Kastamonu olarak ne onur ve gurur ki…

Temelinde de, duvarında da, çatısında da emeğimiz var Türkiye Cumhuriyeti’nin.

Canla…

Başla.

İlk yüzyılın olduğu gibi ikinci yüzyılın da temel taşlarından biri olabilmesi lazım Kastamonu’nun…

Ki, işte o zaman, birinci yüzyıldaki kıymeti daha da anlamlı hale gelir.

Kurtuluşta cepheye cephane taşıyan, kuruluşta “zihniyet devrimi”ne ev sahipliği yapan, korunmasında eğitimli nesilleriyle her cephede mücadele eden Kastamonu…

İkinci yüzyılda da aynı bilinçle her mevzide yerini almalı.

Not: Henüz farkına varamadığımız zengin potansiyel üzerinde “oturuyoruz”…

Ayağa bir kalkabilsek farkına varacağız.

Yürüyebilsek…

Koşabilsek.

Ekonomi alanında büyük potansiyel…

Kastamonu’nun yer altı da yer üstü de ekonomiye tahvil edecek potansiyel ile kaplı.

Ziyan ettiğimiz potansiyel hem “zengin toprakların yoksul insanları” olarak kalmamıza hem de ülke ekonomisine katkı veremememize kapı aralıyor…

Ferah koridorların kapılarını bir bir kapatıyor.

Farklı sektörlerde ihracat rekorları kırması gereken bir il…

Birkaç kalem ve az tutar ile ihracat liginin diplerinde kulaç atıyor.

Eğitim misal…

Cumhuriyetin ilk yüzyılında “Kastamonu Lisesi”, “Taş Mektep”, “Göl” ile hem devlet kademelerine hem de özel sektöre sayısız yönetici, sanat ve kültür insanı yetiştiren Kastamonu, bu tedariki cumhuriyetin ikinci yüzyılında da sağlayabilecek mi?

(Şu anki görüntüye bakılırsa “zor”…

Tarihi okullar başta olmak üzere ilimizdeki yekun okulların başarı durumlarının her eğitim-öğretim yılı sonunda çıkarılması ne güzel olurdu?

Bu sayede başarı eğrisinin istikameti görünür ve müdahale edilebilirdi…

Okul değerlendirmesi elbet yapılıyordur ama “kol kırılır yen içinde kalır” yöntemi tercih edildiği için memlekete ne faydası var?

En ufak bir zorlama var mı dibe rota tutan başarı eğrisinin yönünü yukarı çevirmek için?..

Var mı?)

Kültür iklimini her dem bahar kılmak için ne yapıyoruz?..

Hiç dertlenen var mı?

Hikayelerini yazdığımız kültür insanlarının hemen hepsi yıllar öncesine dair…

Hani nerede ikinci yüzyılın kültür insanı olmaya adaylar?

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına emek katmamız lazım…

Nasıl başaracaksak artık.

Not 2: “İlk yüzyılda Kastamonu” minvali konuşmalar ve değerlendirmeler çokça oluyor…

Geçmişle övünmek “milli spor” zaten.

Kastamonu misali ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme bilançosu zarar yazan illerde bu haletiruhiye çok daha baskın haliyle…

Bugünün tüm başarısızlığını geçmişe yüklemek adet.

“Kastamonu cumhuriyetin ikinci yüzyılında ne rol oynayacak, ne kadar sahnede kalacak, replikleri ne olacak?”…

Konuşulacak asıl mevzu bu olsa gerek.

“Çalıştay” vesaire de gerekmez…

Her vatandaş yazsın göndersin ortak bir adrese.