Çok şefkatli pek merhametli Allah’ın adıyla başlıyorum.

Değerli okurlarım,

Bu yıl sevgili Ramazanımıza yarın kavuşuyoruz. Mübarek olsun.  

Bu akşam teravih, gece sahur, yarın da oruç var.

Yılda bir defa gelerek hanelerimizi bereketlendiren, içimizdeki “güzel bizi” dışarı çıkaran, bizi biz olmaktan çıkaran kötülükleri bizden uzaklaştıran, adeta bizi melekleştiren orucumuzla yarın buluşuyoruz.

Doya doya yaşayalım bu Ramazanı. Bütün aile fertlerine, özellikle de çocuklarımıza yaşatalım. Büyüdüklerinde “Nerede o eski Ramazanlar!” diye hayıflansınlar, iç geçirsinler.

Bizim dışımızdaki “bizleri” de unutmadan yaşayalım. Biz bir bütünüz. Ramazan “ben” değil, her zamankinden daha çok “biz” olma ayıdır.

Sahip olduğumuz dünya görüşüne göre ister “millet olma bilinci” dersiniz, ister “ümmet şuuru,” isterseniz “insan olma farkındalığı”. Size kalmış. Ama “biz olmanın” tam zamanı.

Unutmadan söyleyeyim. Öncelikle depremi yaşayan kardeşimizle “biz” olacağız.

Değerli okurlarım,

Sizlerle daha önceden (Nasrullah Gazetesi vasıtasıyla) paylaştığım bazı satırları -affınıza sığınarak- yeniden paylaşmak istiyorum.

Allah’ımızdan, Ramazanı sağlık ve afiyetle yaşayıp bayrama sağlıcakla ulaşmayı bizlere, milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa nasip etmesini niyaz ediyorum.

Oruç Nedir?

Oruç “imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bir amaç uğruna ve bilinçli olarak, yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak” demektir. (Diyanet, İlmihal, 1/381.)

Tanımda ifadesini bulan “imsak vakti” ilmihal kitaplarında uzunca anlatılan, bizlerin ise saate bakarak tespit ettiğimiz, sabah ezanı öncesi yeme-içmenin, “sahurun” son vaktidir.

İftar vakti” ise akşam ezanı vaktidir.

Bir amaç uğruna” Allah rızasıdır. Bizler Allah rızası için oruç tutarız. Başka bir amaç için tutulursa ya tamamen orucu yitiririz ya da sevabını kaybederiz.

Bilinçli olarak” ifadesi ile kastedilen ise “niyettir”. Mümin, amellerini/işlerini niyetle yapar.

Uzak durmak” imsaktir yani tutmaktır.

Oruç tutmak” derken kastettiğimiz de budur. Aslında “kendimizi tutmaktır.” Oruç tutarken görünüşte oruç tutarız ama gerçekte “kendimizi tutmalıyız”.

Bildiğiniz gibi orucun hedefi sadece aç kalmak değildir. Kendimizi (nefsimizi) tutup onun istediği şeylerden men etmek suretiyle eğitmektir. Bu ay aynı zamanda eğitim ayıdır.

Eğitim asıl savaş için, antrenman asıl maç için yapılır.

Bizler de mübarek Ramazan eğitimini gelecek mübarek on bir ay için yaparız.

Mübarek Ramazanda kazandığımız güzel davranışları mübarek on bir ayda uygulamak için uğraşırız.

“Hacca giden bir kimsenin haccının kabul olup olmadığı memleketine döndüğü zaman anlaşılır” derler.

Ramazanda da orucumuzu doğru tutup tutmadığımız, orucumuzun bizi Ramazandan sonraki mübarek on bir ayda ne kadar tuttuğu ile anlaşılır.   

İmanı Neler Bozar

Değerli okurlarım,

Her Ramazan TRT televizyonlarında yer bulan Yunus Emre dizisi var. Bu dizide Taptuk Emre der ki:

“Orucu, abdesti, namazı bozan şeyler bellidir. Bilmez isen öğrenirsin. Amma oruç, abdest, namaz iman var ise vardır. Hele sen imanı bozan şeylerden bahset bize…”

Ve ardından imanı bozan şeyleri saymaya başlar:

“Kul hakkı yemek;

Emeği hiçe saymak;

İşi ehline vermemek;

Adam kayırmak;

İşine ve tartısına hile karıştırmak;

Hırsa kapılmak;

Zayıf bulunca zulmetmek, büyük görünce dalkavukluk etmek;

Topluluk içine fitne sokmak;

Bölüştürmek değil, bölücülük yapmak;

Dostunu dahi kıskanmak;

Yalan söylemek;

Buğz beslemek.”

Sayılan hususları daha da artırmak mümkün pek tabi…

Değerli okurlarım,

Bu millet “sakız orucu bozar mı”, sorusunun cevabını öğreneli yıllar oldu.

Ama imanımızı bozan haller orucumuzu da zedeliyor. İmanı bozan haller insanlığımızı da Müslümanlığımızı da bozuyor.

İyi insan olmadan iyi Müslüman olmak çok zor.

Müslümanlık kalitedir. Başkaları ile uğraşmak değil, kendimizi geliştirme çabasıdır.

Ecdadımızdan bize miras kalan, başkalarını kendimizden daha üstün görmemizi öğütleyen dindarlık asırlar ötesinden bize şöyle sesleniyor:

“Eller yahşi (iyi), biz yaman (kötü)

Eller buğday, biz saman”

Bozulmayan bir imanla, kendimizi tutacağımız oruçlarda buluşmak üzere,

Sağlıcakla kalın.